Genel Çizgi Roman Yazıları

Dijital Çizgi Roman: Daha Çok Soru – Cevap

Dijital çizgi romanlarla ilgili sık aldığım temel soruları (Hangi tableti alayım? Ne boy tablet alayım? Hangi uygulamaları indireyim? vs.) normal bir yazı formatında bir önceki yazıda cevaplamaya çalıştım. Fakat tabi ki, dijital çizgi roman furyasına giriş yapmak isteyen okuyucuların kafasındaki sorular sadece bunlarla sınırlı değil.

Bu işe başladığımdan beri aldığım sorulardan en sık rastladıklarımı, klasik bir AltEvren soru cevap yazısıyla, “tamamlayıcı” bir unsur olarak yeniden ele almak istiyorum.

 Dijital çizgi roman okumak gerçekten keyifli mi?

Bence evet. Sonuç olarak bu kişisel bir tercih meselesi, ama ben dijital çizgi roman okumayı seviyorum, hele hele Marvel – DC yayınları söz konusu olduğunda, dijital – basılı benim için neredeyse hiç fark etmiyor.

Peki, normal bir çizgi romanla kıyaslandığında ne kadar keyifli? Tamamen aynı tadı veriyor mu?

Eğer amaç okumaksa, kesinlikle. Şöyle söyleyeyim, ben aşağı yukarı on – on bir yıldır öyle veya böyle çizgi roman okuyorum, ve aynı zamanda koleksiyon yapmıyor olsaydım, muhtemelen bugünden itibaren bir daha basılı Marvel – DC çizgi romanı almazdım.

Yani dijital çizgi romanların ekstra yönleri bile olduğunu düşünüyorsun?

Belki ekstra yönler denemez, ama “Ulan iyi ki bu teknoloji ortaya çıktı be” dediğim anlar oluyor.

Nedir bunlar?

Aslında düşününce çok fazla şey var. Ben, kitapları hunharca okurken bir problem yaşamama rağmen, çizgi romanlarıma nazik davranmayı seven bir insanım. Dijital çizgi roman okurken, “Aman kapağı kıvrıldı mı?” “Şöyle yere koysam kirlenir mi?” gibi problemler ortadan kalkıyor, bu benim için çok büyük bir artı.

Bunun dışında, yatarak okurken şekilden şekle girme özgürlüğü, karanlık ortamlarda okunabilmesi, bir yere giderken elli çizgi roman yerine bir iPad’in yeterli olması, özellikle dijital ortamlarda çizilmiş eserlerin harika görünmesi, zor okunan yerlerde zoom yapabilme yeteneği, okumayı kolaylaştırıcı çeşitli teknolojilerin varlığı, küçük harflerle yazılmış diyalogların sorun teşkil etmemesi, ufak baskı boyutlarının ve devasa baskıların yarattığı sıkıntıların olmaması, bunlar bana kalırsa hep dijitalin artıları.

Peki hiç eksiklikleri, aynı tadı vermeyen noktaları yok mu?

Elbette, bu da var.

Özellikle para verip, eline somut bir şey geçmiyor olması, satın alıp okuduğun bir çizgi romanın kütüphaneye koyulamaması acı bir durum.

Aynı şekilde, kaliteli bir kağıda basılmış, sağlam bir cildi okumanın ayrı bir keyfi olduğu da bir gerçek.

Fiyat durumu nasıl? Basılı çizgi romanlardan daha ucuza geliyor olmalı?

İlginç bir şekilde, hem evet, hem hayır. Günümüzde ortalama bir çizgi roman $2.99 veya $3.99’a satılıyor. Dijital çizgi romanların fiyatı da her zaman orijinalleriyle aynı oluyor.

Bu açıdan, düz bir mantık yürüttüğünüzde, aslında dijital çizgi roman almak daha ucuz değil. Ama en yeni sayıları, başka türlü çılgın kargo masrafları ödeyecekken, hiçbir ekstra ücret ödemeden okuyabildiğinizi düşünürseniz, fiyat/performans açısından, Türkiye’deki bir okur için pratikte daha ucuza geldiği söylenebilir.

Gerçi dolar çok yüksek bu aralar ama, ne yapalım…

 Cep telefonundan okumak hakkında ne düşünüyorsun?

Cep telefonu keyifli bir çizgi roman okuma deneyimi için bence çok küçük bir ekran. Ama tabi şu da var, artık futbol sahası büyüklüğünde telefonlar, inanılmaz kaliteli çözünürlükler falan var – o yüzden, pek çok insan otobüste, dolmuşta, bir şey beklerken çizgi roman okuyabiliyor.

Benim de etrafımda vakit geçirmek için telefondan çizgi roman okuyan ve rahat bulduklarını söyleyen çok insan var – benim pek hoşuma giden bir şey değil, ama bir önceki yazıda anlattığım uygulamaların çoğu telefonlarda da var, o yüzden telefondan okumak da elbette mümkün.

Dijital çizgi roman gözleri yormuyor mu?

Okuma deneyiminizi doğru ayarladığınızda, bence bu çok da bir problem değil. Dürüst konuşayım, tabletler e-reader’lar gibi değil – eğer gaza gelip iPad’den dört-beş saat çizgi roman okumaya kalkarsam, benim gözlerim yoruluyor.

Ama e-kitaplarda olduğu gibi, “Okumuyorum” veya “Okumayı sevmiyorum” cümleleri beni rahatsız etmezken, “Okuyamıyorum” lafının bir noktada bilgisizlikten kaynaklandığını düşünüyorum. Bilgisayar oyunları oynayan, Facebook’ta, bloglarda sorun yaşamayan, saatlerce internette sörf yapabilen bir insan, gelip “Dijital çizgi roman benim gözümü yoruyor ya, ben hiç okuyamıyorum” dediği zaman bu bana gerçekçi gelmiyor.

Dediğim gibi, uzun süreli okumalarda gözlerin rahatsız olduğu bir gerçek – ama hangimiz normal çizgi romanları bile dört-beş saat ara vermeden okuyabiliyoruz? Ortalama bir çizgi roman yirmi – yirmi beş sayfadan oluşuyor – bu da en fazla yarım saat, kırk beş dakikalık bir okuma demek. Normalin dışında bir göz hassaslığı olmadığı sürece, bence bu gözleri çok da katledecek bir süre değil.

Ekstrem durumları tabi ki bu dediklerimin haricinde tutuyorum.

Sonuç olarak, her şey bir tercih meselesi yani?

Başta da dediğim gibi, aynen öyle. Ama bir şeyin “tercih” olabilmesi için, iki seçeneğin de ne olduğunun iyi bilinmesi gerekiyor. Ne yazık ki insanlar çoğu zaman dijital çizgi romana karşı çok önyargılı yaklaşıyorlar, bir kere bile tablette çizgi roman okumadan, zor geldiği için sevmediklerini iddia ediyorlar. Bu bence yanlış bir durum.

Aynı şekilde, amacın ne olduğu da önemli. Bir şeyi “okumak” ile “okurken keyif yapmak” ayrı şeyler. Ben, amaç okumak ise, dijitalin 2013 yılında çok da ciddi bir eksisi olmadığını düşünüyorum. Okurken keyif yapmak ise tabi ki çok ayrı bir hobi, onun da dijital çizgi romanlarla pek gitmediği bir gerçek – tabi elimdeki içkiyi çizgi romana dökerim korkusu yaşamamak önemli bu noktada.

Dijital çizgi romanla ilgilenmek isteyenlere en son ne söyleyelim?

1 – Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayın, önyargıyla karar vermeyin.

2 – Dijital çizgi roman sadece bu iki yazıda bahsettiklerimizden ibaret değil, çizgi roman için çok daha önemli bir mesele, gelecek yazıları da mutlaka okuyun!

Her zamanki gibi, konuyla alakalı daha fazla soru varsa yorum kısmından sormaya çekinmeyin, en kısa sürede cevaplamaya çalışırım.