ÇROY

ÇROY 5 – Eee, Bütün Bu Yazıların Amacı Ne?

Şu ana kadar, “Çizgi Roman Okur Yazarlığı”, ya da kısaltılmış adıyla, “ÇROY” isimli yazı dizisinde dört yazı yazdım. Her ne kadar bunlardan yalnızca birincisi “giriş” ismini taşıyor olsa da, aslında şu ana kadar yazdıklarımın hepsi daha da büyüyecek bir yazı dizisinin “Önsöz”ünü oluşturacak nitelikteydi.

Bir başka deyişle, asıl ÇROY Yazı Dizisi şimdi başlıyor. Bu yazı, ilk dört yazı ile, asıl yazı dizisi arasında bir geçiş yazısı olarak görülebilir – bu doğrultuda, burada bahsedeceğim şeyler temel olarak, şu ana kadar dediklerimin bir özeti ile, bundan sonra bekleyebileceğiniz yazıların bir karışımı olacak.

Bu yazı dizisi, her şeyden önce (çizgi romanı, sadece bu yazı dizisi içinde “Yalnızca Marvel ve DC okumak” olarak tanımlayarak) “çizgi roman okumak”, “çizgi roman okurluğu üzerine düşünmek” ve “çizgi roman eleştirmek” ile ilgilenen bir yazı dizisi. Bu açıdan bakıldığında, belki de ilk beş yazıyı büyük bir giriş olarak düşünmem doğru değil, çünkü aslında işin önemli bir kısmını, “çizgi roman okurluğunu ve eleştirisini” analiz etmeyi bu ilk beş yazıda aradan çıkarttığımı düşünüyorum. Bu yazı dizisinde bundan sonra ne bekleyebileceğinizi açıklamadan önce, şu ana kadar dediklerimi, şu anki “context”imiz içinde yüzeysel olarak tekrarlamak istiyorum:

1 – İlk beş yazıda, etrafta çizgi roman okuyan, çizgi romanı ciddi bir “hobi” olarak gören, fakat okudukları çizgi romanları şiddetle eleştiren, bunlardan neredeyse nefret eden bir kesim olduğunu tespit ettiğimi paylaştım.

2 – Daha sonra, çizgi roman okurluğunu gruplara, daha doğrusu, “süreçlere” ayırarak, bunun doğal ve gerekli bir “dönem” olduğunu iddia ettim. Buna neredeyse iki buçuk yazı ayırarak nedenlerini açıklamaya çalıştım.

3 -Doğal bir süreç olmasına karşın, bu durum eğer belli bir süreden sonra devam ediyorsa, yani bir insan, yıllar boyunca hem “çizgi roman okuyup” hem de bundan “şiddetle nefret ediyorsa”, bunun son derece saçma bir durum olduğunu ortaya koymaya çalıştım: “Sadece ve sadece zevk için yapılan bir şeyden gerçekten nefret ediyorsanız, ya o işi yapmayı bırakırsınız, ya da nefret ettiğiniz şeylerle “uzlaşma / kabullenme” yoluna gidersiniz.” şeklinde bir yaklaşım getirdim.

Bundan sonraki yazılarda, “somut” örneklere yoğunlaşacağım.

Bu yazının temel konusu, eleştiri, son derece önemli ve gerekli bir şey olmasına karşın, çoğu insanın da yapmaktan aciz olduğu / yapmaması gereken bir olgu. Yanlış anlamayın, saçma sapan bir “Sen daha iyi yapamıyorsan eleştirme!” tutumu önermiyorum (sonuçta ben de bu sitede yer verdiğim çizgi romanlardan hiçbirinden daha iyi bir çizgi roman ortaya çıkaramam muhtemelen) – fakat, yine de, eleştirdiğiniz konu hakkında tam bilgi sahibi değilseniz, olaya hakim değilseniz, eleştirdiğiniz şeyi tam anlamıyorsanız, bunun hem sizin, hem de eleştirdiğiniz kişiler/çalışmalar için son derece anlamsız olduğunu düşünüyorum.

Bu yazı dizisinde, spesifik bir “eleştiri hatası”nı “düzeltmeye” veya okurların düzeltmelerine yardımcı olmaya çalışacağım. Bildiğim kadarıyla, bu tarz bir eleştiri hatasını tanımlayan tek bir kavram yok, dolayısıyla ne demek istediğimi uzun uzun açıklamak zorundayım.

Elinizdeki “X” bir konu veya çalışmayı, pek çok açıdan eleştirebilirsiniz – fakat çok fazla olmasa da, onu eleştirmenizin saçma olduğu, eleştirmenizin kimseye bir şey katmadığı ve sonuç olarak sadece size zaman kaybettirdiği şeyler de vardır.

Örneğin, bizim sitemizi, AltEvren’i ele alalım. AltEvren’i, binlerce açıdan eleştirebilirsiniz. “AltEvren kötü, çünkü DC’ye hiç önem vermiyorlar,” diyebilirsiniz. “AltEvren’in yazı sayısını arttırması lazım,” diyebilirsiniz. “AltEvren’in yazı kalitesi çok düşük,” diyebilirsiniz. “Yazılar çok uzun oluyor,” şeklinde bir eleştiri getirebilirsiniz. Hatta ve hatta, “Sitede Türkiye standartlarına göre az Marvel incelemesi var, o yüzden eksik buluyorum” gibi bir cümle bile kurabilirsiniz – bu yanlış bir eleştiri olur, eleştiri yapan kişinin siteyi tam olarak incelemediğini gösterir, fakat sonuç olarak bir “önerme” olarak meşrudur.

Ama, “AltEvren kötü, çünkü AltEvren bir çizgi roman sitesi.” dediğiniz anda, bu çizginin öteki yanına geçecektir. AltEvren’i, varoluşu bakımından bir çizgi roman sitesi olduğu için eleştirmenizin tek sebebi, sizin kişisel olarak çizgi romanlardan hoşlanmamanız olabilir – ki bu durumda da, “eleştiri yapmanız”, başlı başına saçma olacaktır. Üstüne basarak tekrarlıyorum; saçma olan bunu “düşünmeniz” değil, gelip aktif olarak eleştiri yapmanız olur: AltEvren’in ne olduğunu bilmeyen bir okuyucu olarak, örneğin Facebook’ta bir arkadaşınızın paylaştığı linki görürsünüz, merak edip tıklarsınız, “Ha, çizgi romanmış, boşver” deyip kapatırsınız. Doğal olan budur.

Fakat, “Ha, çizgi romanmış, bana uyan bir şey değil” dedikten sonra, gelip, sitedeki makalelerin altına, “Merhabalar, çizgi roman sitesi yapmanızı gerçekten çok saçma buluyorum, keşke bu kadar vakti çizgi romana değil, oyun sitesi yapmaya ayırsaydınız” demeniz absürt olacaktır – çünkü, site çizgi roman okuyanlar için hazırlanmış bir kaynaktır,  internet üzerinde bulunmaktadır, kimse sizi okumaya zorlamamaktadır: Burada yapılması gereken şey, siteyi “eleştirmek” değil, siteyi kapatıp bir daha ziyaret etmemektir. Aksi takdirde, yaptığınız “eleştiri” sadece ve sadece zaman kaybı olacaktır.

Verdiğim örnek, anlayabileceğiniz gibi “çok bariz ve çok abartılı” olması için verilmiş bir örnek. Fakat, demeye çalıştığım şey basitçe şu: Eğer bir şeyi, varoluşunun amacı veya varoluşunun değişemeyecek bir parçası nedeniyle eleştiriyorsanız, bu anlamsızdır, çünkü bu zaten sizin (eleştirdiğiniz şey her neyse) onu sevmediğinizi gösterir. Bu nedenle, ya “eleştirmek istediğiniz” şeyleri “aşmaya” bakarsınız, ya da olayı hepten bırakırsınız.

Tabi, burada “eleştiri” kelimesinin ilk göründüğünden çok daha çeşitli bir olgu olduğunu hatırlatmak gerekiyor, bunu da örneği iyice somutlaştırarak göstermeye çalışacağım.

Bu yazı dizisinin bundan sonraki ilk yazısında, ölümün ve buna bağlı diğer konseptlerin (ölüp geri gelme, öldükten sonra gözükmeye devam etme, birden fazla defa ölme, vs.) günümüz çizgi romanlarında temel bir öğe olduğundan bahsedeceğim ve bunun “eleştirilmemesi” gerektiğini savunacağım.

Burada, bahsedilen “eleştirmeme”nin ne olduğunu anlamak çok önemli.

Elbette, Amerikan Çizgi Romanının ana akımındaki çeşitli öğeleri eleştirirken, ölümün hikayelere heyecan katmak için kullanılan bir öğe olmasını eleştirebiliriz. Yani, bir bütün olarak “sektörü” eleştirirken ölüm eleştirdiğimiz bir olay olabilir.

Veya, örneğin son derece meşhur Walking Dead örneğinde olduğu gibi, başlı başına çizgi romanlarda ölümü “eleştiren” bir eser üretebilirsiniz, bu, eserin kalitesini ve (WD örneğinde, popülaritesini) arttıran bir durum olur.

Bunlar, yani meta kurgusal eleştiriler ve çok daha fazlası elbette mümkün.

Fakat, eğer bir hobi olarak çizgi roman okuyorsanız, her hafta Marvel – DC yayınları takip ediyorsanız, ve bir karakter öldüğü anda, dört yazıdır bahsetmekte olduğumuz nefretle, çizgi roman forumlarına girip, “Ölse ne olacak hemen geri gelecek hep aynı şey!!!” tarzı yorumlar yapıyorsanız, ben bunun, “AltEvren kötü, çünkü bir çizgi roman sitesi” demek ile çok çok benzer bir şey olduğunu düşünüyorum.

Çizgi roman (=Marvel ve DC), belli başlı değişmez öğeleri bulunan bir olgu. Bu öğelerin büyük çoğunluğu bize negatif / saçma / yanlış gelecek şeyler olabiliyor – fakat, bunlar çizgi romanın artık o kadar büyük bir parçası olmuş durumdalar ki, “Çizgi romanda X-Y-Z olmasın!” demek, “Çizgi romanda çizimler olmasın!” demek kadar anlamsız bir uğraş haline geliyor.

Bunun çok bariz bir şey olduğunu düşünebilirsiniz. Fakat, online ortamlarda yapılan tüm çizgi roman eleştirilerinin en az % 90’ı, bu tarz konular üzerine yoğunlaşıyor. Bu da, bana kalırsa, bu eleştirileri yapan insanların zaman kaybetmesi ve yeni çıkacak eserleri beğenmemesini daha da kolaylaştırması haricinde, çizgi romana, sadece Marvel – DC olarak değil, bir bütün olarak zarar veren bir durum.

Bu yazı dizisinin konuları işte bu “X – Y – Z”ler olacak.

Çizgi roman okurları olarak, neleri biraz olsun “aşmalıyız” ki, çizgi roman okuma ve eleştirme zevkimiz artsın? Nelerin “çizgi romanın birer parçası” olduğunu kabullenmeliyiz ki, ya bunları kabullenerek okumaya devam edelim, ya da (gerekirse çizgi romanın sınırları dışına çıkmadan) farklı ilgi alanları arayalım?

Bu yazı dizisinde – tekrar hatırlatıyorum, çizgi romanı Marvel – DC ve Amerikan mainstream’i çerçevesine sınırlayarak – bu konulardan bahsetmeye çalışacağım.