Öncelikle her ikisini de çok beğendiğimi belirtmek istiyorum, MCU filmleri de, Agents of SHIELD dizisi de artık büyük keyifle izlenebilecek olgunluğa ulaşmış durumdalar.
Kısaca filmde ve dizide neler gördüklerimizin üzerinden geçecek olursak: Filmin en büyük olayı, Captain America’nın ilk filminde, 2. Dünya Savaşı sonunda yenilmiş olan HYDRA örgütünün aslında SHIELD’ın içine sızdığını görmüş olmamız. SHIELD’ın üst seviye ajanlarının neredeyse tamamını ya kendi tarafındakilerden oluşturan ya da yok eden HYDRA, filmde SHIELD tarafından yaratılan Insight adlı programı kullanarak HYDRA’ya tehdit oluşturabilecek milyonlarca insanı öldürmeyi planlıyor ve Captain, Black Widow, Nick Fury, Falcon ve Maria Hill’den oluşan ekibimiz de HYDRA’nın bu planını durdurmak için elinden geleni ardına koymuyor.
Dizi tarafında ise, HYDRA’nın gün ışığına çıkma planı sonucu Hub’da işler karışıyor ve Victoria Hand Hub’ı temizlemeye çalışırken bir yandan da Coulson ve ekibinin de HYDRA’dan olduğu fikri yüzünden onları da yok etmeye çalışıyor. Fakat sonuçta yakın zamanda tanıyıp sevdiğimiz John Garrett’ın da HYDRA’dan olduğu ve uzun zamandır kimliği gizlenen Clairvoyant’ın da aslında Garrett olduğu ortaya çıkınca Hand ve Coulson arasındaki anlaşmazlık çözülüyor.
Değinilecek o kadar çok detay var ki, neresinden başlasam bilemiyorum. Filmle başlayacak olursam, sanırım filmin getirdiği en güzel yeniliğin Falcon olduğunu söyleyebilirim. Sam Wilson karakteri ve Falcon bu filmle o kadar güzel bir şekilde MCU’ya katıldı ki, anlatamam. Avengers Assemble çizgi filmini izleyenleriniz varsa bilir, orada da Falcon yeni Avenger olarak ekibe katılıyor, ve Winter Soldier filmi sayesinde MCU’da da yeni bir Avenger’a daha kavuştuğumuzu söylemek sanıyorum yerinde olur. Rolü oynayan Anthony Mackie çok başarılı bir iş çıkarmış, aynı şeyi, Falcon’ı ortaya koyan teknik ekip hakkında da söylemek sanıyorum doğru olur.
Filmin önemli sürprizlerinden biri de Stephen Strange adını MCU’da ilk defa duymamız oldu. Marvel’ın gizemli Doktorumuz Strange’e film çekmeyi planladığını duymuştuk fakat Jasper Sitwell’in HYDRA düşmanlarını sayarken Dr. Strange’in adını da söylemesi, bizi bu şekilde “tease” etmesi filme eklenmiş çok hoş bir dokunuş olmuş bence.
HYDRA demişken, ilk parantezi Arnim Zola’ya açmak lazım. Kendisini çok az görsek de, zihnini bilgisayarlara transfer etmeyi başarmasıyla olsun (Ultron?), HYDRA’nın düşmanlarını belirlemede kullandığı algoritmayla olsun filme çok büyük etkisi bulunan bir karakter oldu aslında. Ve özellikle insanların geçmişini okuyarak geleceklerini tahmin etmekte kullandığı algoritmaya Berk kendi yazısında zaten değinmiş fakat burada benim eklemek istediğim şu: Person of Interest dizisi tam da bu konuyu ele alan bir dizi ve madalyonun biraz da öbür tarafına bakmamızı sağlıyor. Eğer Captain America’yı izleyip bu tarz bir sistem eleştirisi ya da genel olarak bu “Big Brother” mevzusu hoşunuza gittiyse, Person of Interest’e de bir bakmanızı öneririm.
Yine Berk’in değindiği “Captain America vs. Government” mevzusunu biraz daha derinleştirecek olursak, ben burada biraz da Civil War tarzı bir hava kokladığımı söyleyebilirim. Eğer bunu bu noktada bırakmazlarsa ve şurada (http://geekyapar.com/konular/cizgi-roman/captain-america-2den-sonra-marvel-sinematik-evreninde-olacaklara-dair-7-ipucu/) J.H.’in değindiği noktalara taşırlarsa (Geekyapar’da J.H.’in konuyla ilgili diğer yazılarını da okuyun bu arada, oldukça güzel yazmış), ki benim oldukça aklıma yattı, güzel bir Civil War-vari kurgu da izleyebiliriz MCU’nun gelecek filmlerinde.
Filmin asıl bombası ise ilk post credits sahnesinde karşımıza çıktı. Çok etkileyici bir sahneydi açıkçası, hala etkisinden kurtulabilmiş değilim. Bu sahnede, Avengers 2: Age of Ultron filminin ana düşmanlarından ve yine HYDRA ajanı olan Baron von Strucker ile meşhur ikizlerimiz Quicksilver ve Scarlet Witch ilk defa görücüye çıktılar. Şimdiden 2. Avengers filminde oynayacakları rolü merak etmekle beraber, Agents of SHIELD’da da HYDRA temizliği devam edecek gibi göründüğünden diziyi de etkilemeleri mümkün. Quicksilver ve Scarlet Witch’den bahsederken Baron von Strucker “mucize/miracle” ifadesini kullandı. Mutant olarak ifade edilmeleri, telif hakları sebebiyle mümkün olmadığından, orijin hikayelerinin nasıl yansıtılacağını çok merak ediyorum. Fakat bu kısa sahneden anladığımız kadarıyla, HYDRA’nın Winter Soldier’da yaptığı gibi, bir deney sonucu ortaya çıktılar gibi görünüyor. Tabi Avengers gibi daha büyük çaplı bir filmde rol alacaklarından, yapılan deneyin de daha büyük çaplı bir deney olmasını bekleyebiliriz.
İkinci post credits’i ben maalesef sinemada oraya gelemeden filmi kestikleri için izleyemedim ama internetten okuduğum üzere Winter Soldier’ımız Bucky’nin (filmde işlevi çok anlaşılmayan) Captain America müzesine gitmesi ve Captain’la geçmişini öğrenmesi üzerine bir sahneymiş, merak edenlere söylemiş olayım. Captain’ın Bucky’nin peşine düşmesiyle bunu yan yana koyunca J.H.’in Bucky’nin bir sonraki Captain America olacağına dair teorisi daha da güçleniyor sanıyorum.
Filmle ilgili neyi beğenmediğime biraz değinecek olursam da, Berk’in dediği gibi, Winter Soldier’ın biraz piyon durumunda kalması (bir sonraki filmde Crossbones olacağı tahmin edilen Rumlow karakteri Winter Soldier’dan daha fazla görünüyor) çok hoşuma gitmedi. Fakat kendisinin asıl rolü ilerleyen filmlerde olacak sanıyorum. Bir de normalde KGB ajanı olan, ismi de buradan gelen Winter Soldier’ın doğrudan HYDRA ajanı olmasını çok beğenemedim ama filmin ana kurgusu için gerekli bir hamleydi tabi bu. Fakat KGB’deyken HYDRA’nın eline düşmesi falan gibi bir hikaye, hem karakterin kolundaki yıldıza, hem de ismine biraz daha anlam katardı diye düşünüyorum, özellikle de filmde KGB’den SHIELD’a dönmüş Black Widow gibi bir karakter varken.
Filmden diziye dönelim. Victoria Hand’i beklerken Garrett’ı Clairvoyant ve HYDRA ajanı olarak bulmak dizinin yapmak istediği ters köşe etkisini oldukça yaptı bende. Üzerine bir de ekibimizin has adamı Ward’un da HYDRA tarafında olması iyice tuz biber ekti, diziye kan getirdi, renk kattı. Üstelik Ward’un soğukkanlılıkla Hand’i vurması da şok üstüne şok etkisi yarattı.
Daha da ilginci, Ward ve Garrett’ın içinde bulunduğu aracın Fridge hapishanesine gidiyor olması ve Franklin Hall’un ve Donnie Hill’in isminin geçmesi. Bunlar yakında Blizzard ve Graviton’u da göreceğimizin habercisi. Deatlok’umuzun da Clairvoyant’ın emrinde olduğunu düşünecek olursak, Garrett kötü adam kombosunu yavaş yavaş yaratacak gibi.
Bu bölümün dizinin en güzel bölümlerinden biri (belki de en güzeli) olmasının bir sebebi de karakterlerimize katılan derinlik. Tek bir bölümle,”içerideki köstebek” kurgusuyla karakterlerimize oldukça fazla derinlik katılmış oldu. Ward’a zaten yukarıda değindim, bir anda sıkıcı iyi adamdan sinsi kötü adama dönüşmesi bambaşka bir olay. Garrett için de aynısı geçerli, sıkıcı kısmı hariç tabi, Garrett başından beri ilginç bir karakterdi. May’in Coulson’a verdiği önem, Nick Fury’yle bağlantısı ve ekibi asıl onun kurmuş olması gerçeği, Coulson’ın neye inanacağını şaşırması, Skye’ın sonunda Ward’a kalbini açması (fakat ileride Ward’un kötülüğü yüzünden incinecek olması), Fitz gibi pasifist bir karakterin birini vurması, ölmemek için az kalsın Garrett’tan taraf olması, Simmons’ın Tripplet’la ilişkisinin iyice ilerlemesi gibi, dizi için bir sezonda görmediğimiz karakter derinliği demek.
Sözün özü, MCU filmleriyle olsun, dizisiyle olsun artık kaptırdı gidiyor. Geleceği çok parlak. İlk Captain America filminden ikinci Captain America filmine geldiğimiz noktaya bir bakın. Avengers nasıl olacak, Captain America diğer Avenger’ların yanında sıkıcı bir karakter midir derken şimdi MCU’da Civil War olur mu, Bucky Captain’dan kalkanı devralır mı, diye tartışıyoruz ki bu MCU prodüksiyonunun ne kadar başarılı olduğunun ve çizgi romanlardaki evren mantığını filmlere oturtmakla ne kadar büyük bir iş yaptığının göstergesi.
Nick Fury’den Black Widow’a, Maria Hill’den Jasper Sitwell’e değinecek daha çok nokta kaldı fakat artık MCU sevgim anlatmakla bitmeyecek sanıyorum. Gelin kalanını da yorumlarda tartışalım, interaktif bir yazı olsun bu. Bu uzun yazımı okuduğunuz için teşekkür eder, yorumlarınızı beklerim.