Marvel Cinematic Universe Filmleri

Iron Man 3

Daha önce de söylediğim gibi, AltEvren’i açarken en büyük hayallerimden biri, birden çok yazarın tek bir platformda yazabildiği bir oluşum yaratmaktı. Aynı konu hakkında yazan birkaç yazar olması, bu yazarların birbirleriyle yorum alışverişi yapması gibi fikirler çok hoşuma gidiyordu – fakat açıldıktan ancak iki sene sonra, yazacağım bir konuyla ilgili benden önce bir yazı geldi.

Bu benim için sevindirici bir durum, ve “Iron Man 3 İncelemesi” yazısından sonra, bir de filmi henüz bugün izleyebilmiş olan benden, ikinci bir Iron Man 3 İncelemesi geliyor.

Bir önceki yazıda Serkan’ın dediklerine neredeyse tamamen katıldığımı söyleyerek başlayabilirim. Onun söyledikleri şeyi tekrarlamak muhtemelen anlamsız olacaktır, ama bence de, Iron Man 3 izlemesi keyifli, komedi / aksiyon / drama dozajı yerinde, hoş bir film olmuş.

Filmle ilgili temel bir noktadan başlayayım. Bazı yerlerde, filmde Tony Stark’ın, Iron Man’den daha fazla görünmesinden bahsedilmiş, ve bu negatif bir durum olarak lanse edilmiş. Tespit kesinlikle doğru, zira filmde Iron Man’den çok Tony Stark’ı görüyoruz, ama ben bunun kötü bir şey olduğunu düşünmüyorum – her ne kadar Iron Man karakterinin önümüzdeki Marvel filmlerinde gözükeceği kesin olsa da, Robert Downey Jr.’ı bu rolde ne kadar daha görebiliriz, bundan çok da değilim. Ben, kişisel olarak Robert Downey Jr.’ın bu rolde harikalar yarattığını düşünüyorum, ve bu açıdan, Iron Man unsuru filmden tamamen çıkmadığı sürece, daha fazla Tony Stark’a hayır demem.

Yarın vakit bulabilirsem, oturup “Çizgi roman hayranları için çizgi roman filmi izleme kılavuzu” tarzında bir şeyler yazmak istiyorum – fakat şimdilik şunu söylemekle yetineyim, Mandarin’in sinemaya aktarılışı bence abartıldığı kadar büyük bir fiyasko değil. Özellikle bir önceki yazının altında gelen yorumlarda, bunun bir “ihanet” olarak görülebileceği, bir hakaret olduğu, “sıkı çizgi roman takipçileri gözünde doğal olarak bitireceği” gibi tepkileri görmek mümkün. “Sıkı çizgi roman takipçiliğime” gelebilecek herhangi bir meydan okumayı hevesle beklemekle birlikte, ben Mandarin meselesinin film içinde makul bir şekilde çözüldüğüne inanıyorum.

Mandarin karakteri elbette Iron Man mitosu içinde çok önemli bir yer oynuyor, fakat çizgi romanlarda hoş gözüken bir konseptin, sinemaya ne kadar doğru aktarılabileceği, bir başka alanda ne kadar etkileyici olacağı tamamen ayrı bir konu. Eminim ki, yönetmenler, senaristler ve filmi hazırlayanlar, Mandarin’i olduğu gibi aktarmayı, ya da en azından, süper güçlü, ve ““ana” kötü karakter olarak kullanmayı düşünmüş, ve bunun bir şekilde tutmayacağına kanaat getirerek böyle bir kullanıma gitmiştir, fakat filmin akışı içinde, Mandarin olayının “fos çıkması” bence eğlenceli bir unsur olmuş.

Çizgi romanlara sadık kalınmadığı için beni daha çok üzen mesele, Extremis olayının kullanılması olsa da, filmin akışı içinde bunun da makul bir şekilde kullanıldığını söylemek mümkün. Ben Warren Ellis’in Extremis kurgusunu beğenen okurlardanım, bu açıdan Extremis’i olduğuna biraz daha yakın görmeyi bekliyordum, ama sonuç olarak filmin “temel düşmanı” olarak Extremis fikri de fena işlemiyor.

Tony Stark’a geçmeden önce, biraz yan karakterlerden bahsedecek olursam, özellikle Harley karakterini beğendiğimi söyleyebilirim. Özellikle Star Wars Episode I’deki Anakin Skywalker nefretinin de etkisiyle, ben filmlerde çocuk karakterleri pek sevemiyor, hatta genelde rahatsız edici buluyorum. Bu filmde hem Harley’i, hem de Tony ile ilişkisini başarılı buldum.

War Machine karakterine gelince… “Iron Patriot” isminin açıkçası bu filmde kullanılmasını beklemiyordum, zira telif sıkıntılarından dolayı Marvel’ın War Machine ismiyle devam etmesi daha mantıklı gözüküyordu. Bu konuda yanılmışım, fakat Iron Patriot karakterinin, ciddi bir karakterden ziyade filmde de aktif olarak yapıldığı gibi dalga geçilecek bir unsur olarak ele alınması, “Mandarin sorununu” çözmek için “boyanması ve yeniden adlandırılması”nın absürtlüğüne dikkat çekilmesi, bence hoş noktalar olmuş. Bunun dışında, Albay Rhodes ile Tony bu filmde de iyi bir ikili olmuşlar, War Machine zırhı War Machine olarak biraz daha görülebilirmiş tabi.

Bu filmde beğenmediğim tek yan karakter sanırım Pepper’ın karakteri oldu. İlk iki filmde, hatta bir görünüp kaybolduğu Avengers’ta bile oldukça beğendiğim Pepper, bu filmde bence karakterinin kaldırmaması gereken yüklerin altına konulmuş.

Yanlış anlaşılmasın, burada kesinlikle “kadınlar kahraman olamaz, kahramanlık yapamaz bunun için çok zayıflar, çok kırılganlar” gibi iğrenç bir yaklaşımım yok; fakat bazı karakterlerin “kahramanlaştırılmamaları” bence daha etkili . Bu yüzden bence, nasıl ki minibüste Tony Stark hayranı olarak karşımıza çıkan Gary inandırıcı bir kahraman portresi çizmiyorsa, Pepper Potts karakteri çizmiyor – Pepper olduğu gibi bırakılsa, bence daha iyi olurmuş.

Burada bana çizgi romanlarda Pepper’ın yaptıklarını, Rescue zırhını hatırlatanlar olacaktır, ben çizgi romanlarda da o hikayelerden nefret etmiştim.

Filmin asıl meselesine, Tony Stark’a gelince…

Filmlerin çizgi romanlardan esinlenmesini bir yana bırakın, son yıllarda çizgi romanlardaki Tony Stark karakterinin, “Tony Stark”tan çok Robert Downey Jr. gibi yazıldığını düşünürsek, aktörün bu film(ler)deki başarısı hakkında konuşmaya pek gerek olmadığı bence apaçık ortada. Robert Downey Jr. kaç Marvel filminde daha gözükecek, kontratı devam edecek mi, yeni Iron Man filmlerinde olacak mı, bunu bilmiyorum, ama umarım bir süre daha Marvel Sinema Evreni’ni terk etmez.

Tony Stark ile ilgili takıldığım tek nokta şu: Bence, Tony’nin o panik atakları neden geçirdiğine biraz daha yoğunlaşılabilirmiş.  Evet, Avengers filminde yaşananlar elbette travmatik olaylar, fakat kendini beğenmiş, egosu yüksek bir adamın, nasıl olup da dünyayı kurtarmış olmaktan bu kadar etkilendiği, böyle bir olayın nasıl ona bu kadar “fazla” geldiği, bir rüya sahnesinden ve “Tanrılar, Uzaylılar…” açıklamasından biraz daha fazlasını hakeden bir konu. O yüzden, filmin ilk yarısında, Tony Stark’ın Avengers’daki olaylardan kişisel olarak “neden” bu şekilde etkilendiğine yönelik daha fazla şey görmeyi açıkçası isterdim.

Bunun ötesinde, Avengers’a (ve tabi diğer filmlere) yapılan göndermeler de son derece yerinde olmuş. Marvel, işi fazla abartmadan bir “evren” mantığını yavaş yavaş oturtuyor, ki Avengers’ın vizyona girmesinden yaklaşık yedi ay önce yazdığım “Marvel Filmeleri Nereye Kadar Gidebilir?”de de umutla belirttiğim gibi, bu son derece ciddi bir mesele.

Kısacası, Iron Man, Marvel’ın önceki filmleri gibi, eğlenceli ve heyecanlı, güzel bir film olmuş. Bugüne kadar, DC tarafından daha ciddi, daha karanlık, daha “film gibi” filmler geldi ve gelmeye devam ediyor; ama Marvel, aksiyon dozu yüksek, fazla kompleks olmayan, eğlenceli sahnelerle dolu görsel şölenlerle, süper kahraman filmi türünü tanımlamaya devam ediyor ve her şeyden önemlisi, gelecek Marvel filmleri için hala parlak gözüküyor.