Marvel Comics İncelemeleri

Avengers & X-Men: Axis: Marvel Tarihi

axaxis1Marvel’ın 2014 yılının ikinci yarısı için hazırladığı büyük hikaye, Avengers & X-Men: Axis, geçtiğimiz Çarşamba (24 Aralık) günü tamamlandı. Sitemizin büyük hikayeleri inceleme mantığına uygun olarak, bu ilk yazıda hikayenin kısa bir özetini sizlere aktaracağız, ikinci bir yazı ile de içeriğini incelemeye ve değerlendirmeye çalışacağız. 

Avengers and X-Men: Axis, Rick Remender tarafından yazılan ve Adam Kubert, Leinil Francis Yu, Terry Dodson ve Jim Cheung tarafından çizilen, dokuz sayılık bir hikaye. 

İlginç bir şekilde, Axis hikayesini anlamak için bundan önceki büyük hikayeleri, yani Age of Ultron, Infinity, Original Sin gibi hikayeleri okumuş olmanıza pek gerek yok. Axis, temel olarak Avengers vs. X-Men hikayesinin, ya da daha spesifik olarak, bu hikaye sonrasında başlayan Uncanny Avengers serisinin bir devamı olarak karşımıza çıkıyor – Marvel günün birinde bu “Avengers – X-Men Eventleri” serisini gerçek anlamda bir üçlemeye dönüştürür mü bilmiyoruz, fakat şimdilik Avengers vs. X-Men’i hikayenin birinci, Uncanny Avengers’ı ikinci, Axis’i de üçüncü aşaması olarak görmek mümkün. 

Tabi bu doğrultuda, Avengers & X-Men Axis’i anlamak için, temel olarak – yine Rick Remender’in yazdığı – Uncanny Avengers serisindeki bazı gelişmelere de hakim olmak gerekiyor. 

Ön Bilgi 

Avengers vs. X-Men hikayesinde bu iki takımın birbirlerine girmelerinin ardından, Captain America Uncanny Avengers (ya da çizgi romanlardaki isimleriyle, Avengers Unity Squad) adında bir takım yaratmış, bu takımın mutantlar ve insanlar arasında bir köprü görevi üstlenebileceğini düşünmüştü. Avengers ve X-Men arasındaki gerilimin bir daha yaşanmaması için kurulan bu ekibin yaşadığı ilk macera da, kurulmalarına vesile olan AvX hikayesiyle doğrudan alakalıydı. 

Avengers vs. X-Men hkayesinin sonunda, Cyclops tarafından öldürülen Charles Xavier’ın bedeni, geleneksel anlamda Captain America’nın en büyük düşmanı olarak bilinen Red Skull tarafından çalınmış, Red Skull Xavier’ın beynini kullanarak telepatik güçler kazanmıştı. Uncanny Avengers serisindeki hikayenin ardından Red Skull bir süreliğine durdurulmuş, fakat kendisi hakkında tam bir sonuca ulaşılamamış, seri farklı maceralara yönelmişti. 

Doğrudan Axis hikayesine giden süreçte, Red Skull’un Marvel’ın “mutant adası” Genosha’da olduğu ve burayı mutantlar için bir toplama kampına çevirdiği ortaya çıktı. Skull, bu sürecin sonunda Magneto tarafından öldürüldü, fakat bu onu durdurmak yerine, Red Onslaught adlı son derece güçlü bir varlığa dönüşmesine neden oldu. 

axaxis2

Avengers and X-Men: Axis 

Axis hikayesi, temel olarak bu kurgu üzerine kuruluyor. Telepatik güçlerini kullanarak dünya çapında kaos yaratan Red Skull, Avengers ve X-Men takımlarının çeşitli üyeleri tarafından durdurulmaya çalışılıyor, fakat hem kendi gücü, hem de planlarını Tony Stark’ın zihninden telepatik olarak ele geçirerek yarattığı, süper kahramanları yok etmek için özel olarak tasarlanmış “Stark Sentinel”ler sayesinde iki takımı da büyük ölçüde alt etmeyi başarıyor. 

Fakat bu erken zaferlere rağmen, normal şartlarda yenilmesinin serinin tamamını kaplamasını bekleyebileceğimiz “süper kötümüz”, yalnızca üç sayı dayanabiliyor. Kahramanlarımız tamamen alt edilmişken, Loki, Dr. Doom, Deadpool, Hobgoblin, Carnage, Sabretooth, Mystique gibi “kötü” karakterler ile birlikte savaş alanına gelen Magneto Red Skull’u gafil avlıyor, ve Dr. Doom ile Scarlet Witch önderliğinde yapılan bir büyü sayesinde, Red Onslaught / Red Skull yenilgiye uğratılıyor. 

Ama elbette, serinin ana düşmanının üçüncü sayıda yenilmesinin arkasında bir bit yeniği var: bu olayın hemen ardından, Avengers ve X-Men üyeleri (Profesör Xavier’ın beyninin de içinde bulunduğu) Red Skull’un bedenini kimin saklayacağı konusunda bir tartışmaya giriyorlar, ve her iki takımın da fazlasıyla agresif olduğu bu süreç, ciddi bir gerginliğin oluşmasına neden oluyor. 

axaxis3

Hikayenin “Inversion” – yani “ters çevrilme / ters yüz olma” – adlı bölümünde Dr. Doom ve Scarlet Witch’in yaptığı büyünün gerçek doğası ortaya çıkıyor: Bu büyü, Red Skull’u durdurmasına durduruyor ama, tüm karakterlerin doğasını da tersine çeviriyor, yani iyi karakterlerin kötü, kötü karakterlerin ise git gide daha iyi olmasını sağlıyor. Spider-Man, Nova, Steve Rogers, Nomad ve Quicksilver gibi büyüden etkilenmeyen karakterler dışında herkes gerçek kişiliklerinin dışında davranmaya başlıyor, ve sonuç olarak Avengers – X-Men takımları arasındaki gerginlik tırmanarak ikinci bir Avengers vs. X-Men savaşına dönüşüyor. 

Rick Remender’ın X-Force serisinden beri takip ettiğimiz Evan (Apocalypse’in gençliği) karakteri de, bu süreç dahilinde “gerçek” yüzüne dönüyor, ve “Apocalypse olma potansiyelini” tamamen kullanarak X-Men’in başına geçiyor. Cyclops ve Havok gibi karakterlerin desteğiyle, dünyayı mutant olmayan herkesten temizlemeye karar veren Apocalypse, bu iş için son derece güçlü bir bomba hazırlıyor, fakat bu bomba, kendisini dünyayı kurtarmak için feda eden Carnage sayesinde etkisiz hale getiriliyor. 

Avengers ve X-Men takımlarının akıllarını tamamen kaybetmiş bir şekilde birbirleriyle savaştıkları, dünyanın geleceğinin bu durumdan etkilenmeyen bir avuç kahraman ve büyü sayesinde “iyi” olan birkaç kötü karaktere bağlı olduğu bu süre zarfında bir önemli olay daha yaşanıyor: Scarlet Witch, kendisini durdurmak isteyen babası Magneto ve kardeşi Quicksilver ile mücadele ederken, “kendisiyle kan bağı olan herkesi durduracak” bir büyü yapıyor, ama Quicksilver’ı anında yere seren büyü, Magneto üzerinde hiçbir etki sahibi olmuyor. 

Bu konu hakkındaki asıl değerlendirmeyi inceleme yazısına bırakmak sanırım daha doğru, ama çıkan önemli sonuç şu: Yıllardır okuduğumuz her şeye rağmen, Marvel Magneto’nun Scarlet Witch ve Quicksilver’ın gerçek babaları olmadığına karar vermiş durumda. 

axaxis4

Hikayenin sonu da, elbette, Scarlet Witch ile yakından alakalı. Dr. Doom tarafından ölümden geri getirilen Brother Voodoo ve kardeşi Daniel Drumm, Scarlet Witch’in vücudunu kontrol etmeyi başarıyorlar, ve onun güçleri ile Dr. Doom’unkileri (ve yeniden seride rol oynayan “iyi” Red Skull’unkileri) birlikte kullanarak, büyünün etkilerini tersine çeviriyorlar. Böylece, etraftaki büyük yıkım ve kaosa rağmen her şey eski haline dönüyor, ve Axis hikayesi sona eriyor. 

Ama tabi, bu da Original Sin gibi, biraz kendi içinde yaşananlardan çok sonrasında devam edecek olaylarla alakalı bir seri. Bunlara da kısaca göz atacak olursak:

* Eski haline dönmek istemeyen ve bunun için kendisini olası karşı büyülere karşı koruyan Iron Man’in karakteri, Axis hikayesinde olduğu gibi kalıyor. Bu durum elbette çizerliğini Yıldıray Çınar’ın yaptığı Superior Iron Man serisinin de temeli. 

* Aynı şekilde, Uncanny Avengers serisinin şu ana kadarki başrolü Havok, yani Alex Summers da bu durumun etkisi altında kalıyor. Uncanny Avengers serisindeki sevgilisi Wasp’ı kullanarak olay yerinden kaçan Havok, kardeşi Cyclops’un yanına gidiyor ve onun X-Men takımına katılıyor. 

* Eski hallerine geri dönen Red Skull ve Dr. Doom ile Axis hikayesinde olduğu gibi kalan Tony Stark, büyünün kaldırılmasının ardından ortadan kayboluyorlar. Yani Marvel Evreni’nin – orijinal hallerine döndüklerini tahmin ettiğimiz – en tehlikeli iki kötü karakteri, ve en az onlar kadar riskli bir adam haline gelen Tony Stark Axis sonrasında herhangi bir şekilde yakalanmış değil.

* Son olarak, büyünün tersine çevrilmesinden etkilenmeyen karakterlerinden biri de Sabretooth oluyor. Malum, Wolverine şu sıralar çizgi romanlarda ölü, dolayısıyla karakteri ılımlı bir hale getirilen Sabretooth’un kısa vadede bu boşluğu doldurması beklenebilir.