Marvel Comics İncelemeleri

Avengers & X-Men: Axis # 1-9

axaxis2-1Marvel’ın Original Sin’in ardından hiç vakit kaybetmeden yayınladığı büyük hikaye Avengers & X-Men: Axis’in kısa bir özetini, Marvel Tarihi kapsamında yazdığımız bu yazıyla aradan çıkartmıştık. 

Avengers & X-Men: Axis, bir event hikayesinden bekleneceği gibi, Marvel Evreni’nin gidişatı açısından önemli gelişmeler içeren, çeşitli karakterlerin doğasını ve evren içindeki konumlarını ciddi anlamda değiştiren bir hikaye oldu; fakat hikaye kurgusu ve okuma keyfi açısından düşünüldüğünde, büyük ölçüde başarısız bir seriydi. 

Bu noktada hem objektif bir yorum olarak, hem de kişisel olarak benim bu tarz hikayelere yaklaşımım açısından belli noktaları netleştirmem gerekiyor. Marvel ve DC “Event” hikayeleri, “iyi” hikayeler olmaktan çok dikkat çekmek, satış yapmak,  sansasyon yaratmak için kullanılan unsurlar – bunu tekrar tekrar söylemeye gerek yok. Elbette ara sıra bu hikayeler içinde de başarılı örnekler, iyi hikayeler görebiliyoruz (Marvel’ın Infinity’si, veya DC’nin Blackest Night’ı akla gelen örnekler) fakat bunlarla birlikte düşünüldüğünde bile, event hikayeleri çizgi roman dünyasının daha ucuz, daha popüler, daha hızlı tüketilecek örneklerini teşkil ediyor. 

Bu tarz hikayeleri değerlendirirken, onların çizgi roman dünyası içinde amaçladıkları “kalite seviyesinin” bu olduğunu unutmamak gerekiyor. Dolayısıyla bir “event hikayesinin” iyi veya kötü olduğunu söylediğimizde genellikle “başarı” kıstasımız okundukları beş – on dakikalık süre içinde kafanızı dağıtmayı başarıp başarmadıkları yönünde oluyor; ki “kötü” olduklarını genellikle söylemeye gerek duymuyoruz, zira amaçlarının çok ciddi olmadığını zaten biliyoruz.

Dolayısıyla, en azından benim, böyle büyük hikayelerin kötü olduğunu söylemem için gerçekten birkaç anlamda sıkıntılı olmaları, daha popüler bir deyişle, “kötünün kötüsü” olmaları gerekiyor.

Axis böyle bir hikaye. 

axaxis2-2

Dokuz sayı boyunca, konudan konuya atlayan, sürekli bir karmaşa içinde sürüklenen, çok az zamanda çok fazla karakteri, çok fazla olayı aynı anda işlemeye çalışan, ve sonuç olarak pek bir şey başaramayan bir hikaye ile karşı karşıyayız. Altını çizdiğim gibi, event hikayelerinin ucuz, popüler, basit hikayeler olmasında herhangi bir problem yok: bu durum zaten bu hikayelerin işlevi ve (umuyorum ki) kimse bunları “ciddi bir çizgi roman okumak için” okumuyor – fakat yine de, dünyanın en önemli çizgi roman şirketlerinden birinin, en azından kendilerinden beklenecek profesyonellikte ve kalitede bir iş yapması gerekiyor. 

O yüzden, örneğin karakterlerin Red Skull durdurulduktan sonra “kötü” olmalarını takip eden süreçte, bu durumu gözümüze sokmak için aşırı basit diyaloglarla konuşturulmalarına, Rogue’un artık “kötü” olduğunu göstermek için, “Hmm, iyi iyi, bugün ellerimle daha çok insan kafatası ezmek istiyordum zaten” gibi cümleler kurmasına, Hulk’ın “Hulk’ın da Hulk’ına” dönüşerek Kluh haline gelmesine anlam vermek pek mümkün değil.

axaxis2-3

Evet, kimse çok derin bir şey beklemiyor, ama “Hulk’ın Hulk’ına dönüşüp Kluh olmak” da – “Kluh” adlı saçma sapan bir konsept birkaç sene önce zaten yapıldığı için orijinal olmaması bir yana – bir Marvel event’inin bize sunabileceği önemli bir faktör olmamalı. Kluh diye karakterin adını tersten yazarak değişiklik yaratmak, profesyonel insanların yazdığı, önemli bir çizgi romana değil, en iyi ihtimalle çizgi romanlarla yeni yeni tanışan genç bir okurun yazacağı fan-fiction’lara yakışan bir öğe çünkü. 

Çizgi romanın genel kalitesi hakkında daha fazla yorum yapmanın dürüst konuşmak gerekirse zaman kaybı olacağını düşünüyorum – normalde (maddi – manevi yakınlıkları nedeniyle) en sıradan Marvel – DC serilerine bile çok yüksek notlar vermelerine alışık olduğumuz popüler geek sitelerinden, daha ciddi çizgi roman sitelerine kadar, her yerde Axis’in ne kadar düşük notlar aldığına, ne kadar eleştirildiğine sizler de göz atabilirsiniz.

Eğer sayfalar boyunca anlamsız bir karmaşa görmekten rahatsız olmayan, birbiri ardına herhangi bir mantık çerçevesi içinde bir araya gelmeyen kavga dövüş sahneleri sunan serilerden hoşlanan okurlar, veya etiketinde Marvel olduğu sürece hikayenin içeriğiyle hiç ilgilenmeyenler varsa elbette Axis de beğenilebilir – ama benim için, Axis bütün pozitif yanlarından ayrılmış bir Fear Itself, veya on iki sayılık hikayenin yalnızca bir sayısı olarak değil de, dokuz sayı boyunca art arda önümüze sunulan bir Avengers vs. X-Men # 5 gibi okunuyor. 

Tabi değinilebilecek birkaç ufak detay daha var. 

Bunlardan birisi serinin yazarı Rick Remender. Bunlardan birkaç sene önce Uncanny X-Force serisinde yazdığı Dark Angel Saga ile dönemin muhtemelen en iyi ana akım hikayelerinden birine imza atan Remender, daha sonra kısa süre yazdığı Secret Avengers serisinde de ortalamanın üstünde bir çizgi tutturmuş, Marvel NOW döneminde de Uncanny Avengers yazarlığı kendisine verilmişti. Kötü başlayan, ama daha sonra istikrarlı olarak daha ilginç bir hale gelen Uncanny Avengers’tan sonra, Axis hikayesi kendisinin yazdığı ilk gerçek “event” hikayesi oldu. 

Axis bize şunu gösteriyor: Rick Remender bu koşullar altında bir event yazarı olmamalı.

Bu illa kötü bir şey olmak zorunda değil, son yılların en yetenekli, en başarılı yazarlarından Matt Fraction, Hawkeye, Sex Criminals gibi son derece başarılı serilere imza atan bir isim, ama yukarıda örneğini verdiğim Avengers vs. X-Men # 5 de onun elinden çıkan bir iş: çünkü Fraction zaman sınırlamalarıyla, editör müdahalesiyle, kendi kurgulamadığı hikayelerle pek iyi işler çıkaran bir isim değil. Ya Remender’da da böyle bir durum var, ya da kendisi tek başına bir “event”in altından kalkabilecek bir isim değil, ama benim için yazar açısından da, bu seri bir hayal kırıklığı. 

Original Sin’den sonra Axis hikayesinde de ufak bir Game of Thrones jargonu örneği var.

Yine Remender konusundan devam edecek olursak, yazarın yıllardır, X-Force günlerinden beri kullandığı bir kurgu öğesinden de bahsetmemiz gerekiyor: Evan karakteri. Evan X-Men’in en büyük düşmanlarından Apocalypse’in genç bir hali, ve İncil’e bariz bir göndermeyle Genesis adıyla karşımıza çıkıyor.

Daha iyi koşullarda büyüyen, sevilen ve arkadaşları olan Evan’ın, “kaderini” yenip yenemeyeceği, yani sonuç olarak bildiğimiz şekliyle Apocalypse’e dönüşüp dönüşmeyeceği çeşitli Marvel serilerinde sorgulanan önemli bir mesele. Bu hikaye sırasında Apocalypse’e dönüşen ve son sayıda bir anlamda günün kurtarılmasına yardım eden Evan açısından, bunun bir final hikayesi olmamasını içtenlikle umuyorum, çünkü öyleyse bu da bir başka hayal kırıklığı anlamına geliyor. 

Pek çoğunuzun merak ettiğinden emin olduğum bir mesele de, Scarlet Witch – Quicksilver – Magneto meselesi. 

Bu durumu biraz açıklamak gerekiyor. Bunun için sitemizin önemli yazılarından “Marvel Film Hakları” yazımızı kısaca alıntılamam sanırım en kolayı olacak:

axaxix2-4

Marvel’ın, 2015 yılında vizyona girecek Avengers 2 filminde bu iki karakteri göreceğiz: fakat açıkladığımız bu durum nedeniyle, Scarlet Witch ve Quicksilver’ın Magneto ile aralarında hiçbir bağlantı olmayacağı gibi, karakterler de mutant olmayacak.

Axis hikayesi çizgi romanlardaki durumu da buna getiriyor – beklenmedik bir gelişme olmadığı sürece, bu seriyle birlikte Magneto’nun Scarlet Witch ve Quicksilver’ın babası olmadığı yeni canon olarak belirlenmiş durumda, kendilerinin mutant olup olmadığı da önümüzdeki günlerde hala değiştirilebilecek bir unsur olarka belirsizliğini koruyor.

Bu durum elbette pek hoş bir durum değil, dünyanın dört bir yanındaki çizgi roman okurları da öfkelerini belirtmeye başlamış durumdalar. Fakat her ne kadar “hoş” bir durum olmasa da, bu çizgi roman dünyasının bir gerçeği – 1940’lı yıllardan beri, radyo serilerinden çizgi filmlere, animasyonlardan filmlere, daha popüler olan unsurlar çizgi romanlardaki orijinal durumları değiştirebiliyorlar. Superman’in uçmaya başlamasından Nick Fury’nin çizgi romanlarda da siyahi olmasına kadar, bu durum popüler çizgi romanların ayrılmaz bir öğesi – o yüzden durumu çok ciddiye almamak en mantıklı tutum olacaktır. 

Axis ile ilgili pozitif hiçbir nokta yok mu diye soracak olursanız, eh, en azından gelecek için yaratılan hikaye kurgularından bazıları fena değil. Civil War’dan beri Marvel’da çok süpheli bir kahraman haline gelen Iron Man’in yeni karakterizasyonu, Havok’un Cyclops’a katılması ve benzeri durumlar gelecek için merak uyandırıcı faktörler. Bir başka not olarak, tie-in sayıları ile birlikte okunduğunda serinin biraz daha mantıklı olduğu söylenebilir, ama tabi ironik durum şu; serinin kendisi bu kadar kötü olduğundan tie-in sayıları okumak için herhangi bir istek duymak da zor. 

Sonuç olarak, Axis kötü bir seri. Şu yazıda değindiğim gibi, toplu bir cilt olarak okunduğunda, ilk izlenimlerin biraz daha pozitif olması kaçınılmaz, fakat bu haliyle, okuyucuya çok çok az şey vadediyor. Bir “büyük event” bittikten bu kadar kısa süre sonra bir diğerinin başlaması, dokuz sayılık bir serinin, birkaç hafta içinde bitirilmesi normal durumlar değil – elbette beklememek, her hafta bir sayı okumak her çizgi roman okurunun isteyeceği bir durum – ama on yıllardır çizgi roman endüstrisinin bu şekilde gelişmesinin bir sebebi var: yazarların ve çizerlerin, böylesine sıkışık bir süreç içinde hakkıyla iyi bir hikaye ortaya çıkartmaları çok çok zor. 

axaxis2-6

Özellikle ve özellikle Marvel hikayelerini takıntılı bir şekilde takip etmeyen, son yıllardaki olayları, Remender’ın kendi serilerinde yarattığı unsur ve karakterleri tanımayan okurlara tavsiyem, bu seriye para harcamamaları yönünde. Takdir elbette sizin, ama şu adresteki yazının son paragrafı, yalnızca incelediği Axis # 9 için değil, tüm seri için çok doğru bir değerlendirme:

“The plot and story make no sense and are contrived as hell, the writing is awful, the characterization is a joke and insult to fans, and the artwork is a mess with so many people working on it. It’s official. After a series of bad event comics, one after another, Marvel should walk away from them for a good year or two. They need time to sit and think about what they did, like a child who broke a vase or something.”

“Olay örgüsü ve hikaye fazlasıyla zorlama ve herhangi bir mantık sunmuyor, hikayenin yazımı berbat, karakterizasyon okuyucularla dalga geçer gibi, çizimler bu kadar çizerin çalışması nedeniyle tam bir keşmekeş. Evet, artık resmi –  art arda gelen kötü “event” hikayelerinden sonra, Marvel’ın bunlara bir ya da iki yıl ara vermesi gerekiyor. Vazo falan kırmış bir çocuk gibi oturup, ne yaptıkları hakkında düşünmek için zamana ihtiyaçları var.”

Özetle...
[columns size="1/3" last="false"]

Vasat

Axis muhtemelen okuduğum en kötü "event" hikayesi

[/columns] [columns size="2/3" last="true"] Sevebilirsiniz...

Avengers vs. X-Men'i, Uncanny Avengers serisini okuduysanız ve bu serilerin bağlanacağı noktayı merak ediyorsanız

En ufak bir kriter olmadan, sadece vakit geçirmelik bir eser arıyorsanız


Sevmeyebilirsiniz...

Bu yılların Marvel hikayelerini takip etmediyseniz, Uncanny Avengers size herhangi bir şey ifade etmiyorsa

Dağınık, karışık hikayelerden hoşlanmıyorsanız

Süper kahraman çizgi romanlarını ve özellikle çok karakterli büyük hikayeleri sevmiyorsanız

  [/columns]
İnceleme sistemimiz hakkında daha fazlası için tıklayın!