Marvel Comics İncelemeleri

Avengers vs. X-Men #11

Senenin büyük Marvel hikayesi Avengers vs. X-Men, on birinci sayısıyla, sonuna bir adım daha yaklaştı.

Geçtiğimiz sayılarda; hikaye Cyclops ve Phoenix Five’ın başını çektiği X-Men tarafının üstün olduğu bir maceradan, Phoenix Five’ın git gide üyelerini kaybettiği ve X-Men’in Cyclops’tan yavaş yavaş koptuğu bir olaya dönüşmeye başlamıştı.

Bu sayıda ise “AvX”, tamamen Avengers vs. X-Men konseptinin dışına çıkıyor, ve “Emma Frost – Cyclops vs. X-Men ve Avengers” şeklinde bir mücadeleye dönüşüyor.

Avengers vs. X-Men # 11’e, Avengers tarafının lideri Captain America ile başlıyoruz. Cap, oldukça uzun ve çaresiz bir diyalog sahnesiyle, Emma Frost ve Cyclops’u durdurmak için elinde olan her şeyi kullanmak zorunda olduğunu, normalde “onun” yardımını istemeyeceğini, fakat çaresiz olduğu ve bu savaşın doğruluğuna inandığı için “ona” geldiğini söylüyor. İlerleyen sayfalarda, bu gizemli arkadaşın kim olduğunu da öğreniyoruz.

Cap’in asıl Hulk’u kendi tarafına çekmesinin ardından, daha şaşırtıcı bir sahneyle Rogue’un ve diğer X-Men üyelerinin de, Xavier ile birlikte çalışmakta olan Avengers’ın ekibine dahil olmasına şahit oluyoruz. Ki bu da, bir anlamda “Avengers vs. X-Men” olayının resmen bitişi demek oluyor, çünkü yazının başında da dediğim gibi, Avengers ve X-Men takımları, Phoenix Five’ın kalan son iki üyesine karşı birleşmiş oluyor.

Bunun ardından, Phoenix “Two” tarafına dönüyoruz. İkiliden kontrolünü iyice kaybetmiş olan Emma, bütün dünyayı yakıp “olması gerektiği gibi” yeniden inşa etmeyi düşünürken, Cyclops da, Phoenix’in kalan tek diğer host’unu da ortadan kaldırıp, tek başına “Phoenix” olma ihtimalini düşünüyor. Çift arasındaki ufak çaplı gerginlik, fazla büyük bir olaya sahne olmayacakmış gibi gözükse de, bir anda Charles Xavier ve Avengers / X-Men ekiplerinin Utopia’ya gelmesiyle, muhtemelen bu seriyi sonlandıracak büyük savaş sahnesi de hazırlanmış oluyor.

Cyclops ile Xavier, birkaç sayı önce yaşadıklarına benzer bir konuşma yaşadıktan ve birbirlerine tehditler savurduktan sonra, olay ikiye ayrılıyor. Birincisi, Utopia sahilinin tamamen boş olan bir halinde, Cyclops ile Xavier’ın yalnız olduğu sahneler (ki bunlar tahmin edebileceğiniz gibi Scott’un kafasının içinde gerçekleşmekte) ve tüm kahramanların Cyclops ve Emma Frost ile savaştığı asıl sahneler. Temel olarak savaş sahneleri olduğu için, burada anlatabileceğim fazla bir şey yok, fakat fazla uzatmadan özetlersek, Xavier ve diğer tüm kahramanların çabaları, Emma ile Cyclops’u ciddi miktarda zorluyor, ve özellikle Xavier’ın kafasının içinden çıkmayı reddetmesiyle sinirlenen Cyclops, sonunda kendi karısına saldırıyor ve onu etkisiz hale getirerek Phoenix Force’un tamamına hükmetmeyi başarıyor.

Böylece, Emma da savaşın dışında kalmış bir haldeyken, Cyclops bir kez daha tüm kahramanlara dönüyor, ve kendisini bir türlü rahat bırakmayan Xavier’la bir kez daha yüz yüze geliyor. Onlarca uyarının ve kendini tutmaya zorladığı anın ardından, Cyclops bu sefer sayıya, ve hatta belki bütün Avengers vs. X-Men serisine damga vuracak şeyi yapıyor, ve Charles Xavier’ı öldürüyor.

Yaptığı hareketin hemen ardından, etraftakileri suçlayan Cyclops, Captain America’ya mutlu olup olmadığını soruyor, ve kendisini durdurmaya yönelik son birkaç cılız çabayı da rahatlıkla geri püskürtüyor. Fakat, Xavier’ın ölümünün anlık şokunu üzerinden atar atmaz, bir an için kendi kendine duruyor ve Jean’in nasıl hissettiğini şimdi anladığını söylüyor.

Hawkeye’ın oku tam adrese gitmesine rağmen pek bir işe yaramıyor.

Bunun hemen ardından da, serinin başından beri Avengers takımı tarafından beklenen oluyor ve Cyclops, biraz daha değişik bir görünümle, tam potansiyeline ulaşmış bir Dark Phoenix olarak karşımıza çıkıyor.

Yorumlar

Bu sayı, yapısı bakımından aslında Avengers vs. X-Men # 5 ile benzerlik gösteriyor: Konunun artık fazla önemli olmadığı, iki tarafın ne var ne yok birbirine yönelttiği, anlatılacak pek de bir şey olmayan bir savaş sayısı.

Fakat, bu yapı benzerliği dışında, AvX # 11’in tam bir rezalet olan AvX # 5 ile hiçbir alakası yok.

Bana kalırsa, bu sayı pek çok açıdan başarılı bir sayı. Olaylar sona doğru büyük bir ivmeyle ilerliyor, Cyclops tek başına Phoenix’i kontrol ediyor, sonunda ne olacağını hala tam olarak kestiremiyoruz, Hope ile Wanda hala tam olarak kendilerinden beklediğimiz kadar rol oynamış değiller, bu nedenle AvX teknik olarak iyi bir sayı.

Teknik olarak iyi bir sayı olmanın ötesinde, bu ölüm bir süreliğine kalıcı olursa, AvX # 11 uzun süre Profesör Xavier’ın öldüğü sayı olarak da hatırlanmaya devam edecek gibi gözüküyor. Formspring sayfamızı takip edenler hatırlayacaktır, daha birkaç gün önce Xavier’ın ölümünün nasıl sonuçları olabileceği ile ilgili bir soru cevaplamıştım.

Bir de buradan tekrarlayayım. Xavier’ın ölmesi aslında o kadar da büyük bir mesele değil. Öyle ya da böyle, Xavier çok uzun süredir temel X-Men çizgi romanlarında herhangi kayda değer bir rol oynamıyor. Fakat, evrenin geleceği açısından, Xavier’ın ölümlerinin büyük sonuçları olmayacağını söylemek pek mümkün değil.

Birincisi, AvX sonrası dönemin ilk hikayelerinden biri, geçmişten beş orijinal X-Men karakterinin günümüze gelmesi olacak. Her şeyin ötesinde, henüz Xavier’ın okulunda okumakta olan bu beşlinin, Xavier’sız bir dünyaya gelmesi, hatta ve hatta, Xavier’ı Cyclops’un öldürdüğü bir dünyaya gelmesi, muhtemelen okuması keyifli bir hikaye olacak.

İkincisi, AvX sonrasında önem kazanacak karakterlerden Legion, X-Men Legacy’nin ana karakteri olarka karşımıza çıkacak, ve babasının “legacy”sini ayakta tumaya çalışan bir Legion karakteri muhtemelen Marvel’ın mutant serilerine yeni bir soluk katacak.

Üçüncüsü ise, tabi ki Xavier’ın ölümünden çok, Xavier’ı Cyclops’un öldürmüş olması. Cyclops karakteri Marvel’ın istikrarlı bir şekilde geliştirdiği ve inanılmaz kaliteli bir noktaya getirdiği bir karakter. Çok fazla okurun kendisinden nefret ettiği doğru, fakat Avengers vs. X-Men gibi iğreti bir hikayenin içinde bile, Cyke bir şekilde doğru duruyor ve bu karakterin “yanlış anlaşılması”nı takip etmek böyle zorlama bir seride bile keyifli oluyor. Cyclops’un karakter gelişimi ile ilgili bir yazıyı önümüzdeki günlerde eklemeye çalışacağım, fakat temel olarak Cyclops’un Xavier’ı öldürmeye zorlanmasının, bu karakterin son on – on beş yıldır yaşamakta olduğu değişim sürecinin doğal ve son derece tatmin edici bir finali olduğuna inanıyorum.

AvX # 11, Avengers vs. X-Men’in 6. sayıdan sonraki en kuvvetli sayısıydı bana kalırsa. Xavier’ın ölümünü Hickman yazsa daha iyi olur muydu diye düşünmeden edemiyorum, ama Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek lazım, Bendis,ve belki Bendis’den de çok, çizer Olivier Copiel, bu sayıda iyi iş çıkartmışlar.