DC Dizileri

Arrow S02E20

arrows2e20iArrow 20. Bölümü “Seeing Red” ile, finale 3 bölüm kala bizi bu sezonun büyük Mirakuru hikayesinin sonuna yaklaştırıyor ve Mirakuru’nun son aşamadaki etkilerini bizlere gösteriyor. Bölümde önemli gelişmeler olduğundan bu noktadan sonra spoiler olduğunu belirteyim ki henüz izlememiş olanlara kötü bir sürpriz olmasın.

Öncelikle şunu söyleyeyim, bölümün adı “Seeing Red” olmasına rağmen ve Roy’la ilgili gibi görünmesine rağmen bence Roy’la çok alakası yoktu. Roy’un hikayeye tek katkısı, Mirakuru’nun son raddede yarattığı etkiyi görmemizi ve bunu Slade’le ilişkilendirmemizi sağlaması oldu. Tabi ki Roy’un şehirde yarattığı terörden sonra nasıl olup da Ollie’nin yanına döneceğini veya bir sidekick/kahraman olarak sunulacağını merak ediyoruz fakat bunlar sonraki bölümlerin konusu. Bu bölümde Roy’un bundan sonraki asıl öyküsüne sadece bir giriş yapıldı gibime geliyor. Bölümün asıl odak noktası ise Moira oldu. 

Açıkçası Moira’nın ölümü bölümü izlerken şaşırtsa da sonradan düşününce çok da büyük bir şok gibime gelmiyor. AltEvren’deki ilk Arrow incelemem olan 10. Bölümde Moira’nın Merlyn’in tekrar ortadan kaybolmasından sonra pek bir işlevi kalmadığından bahsetmiştim. Her ne kadar şehirde belediye başkanı olarak ufak bir hikaye potansiyeli olsa da, aslında Moira dizideki görevini ve ömrünü uzun zaman önce doldurmuştu. 

Peki neydi bu görev? Çocukları için her türlü fedakarlığı yapmak tabi ki. Bu bölümde de gördüğümüz üzere Ollie’nin hamile bıraktığı kıza 2 milyon dolar vermekten, Thea için belediye başkanlığı yarışından çekilmeye kadar her türlü fedakarlığı yapan Moira, son olarak da kendi canını çocukları için vererek tam bir anne figürünü ortaya koymuş oluyor. 

arrows2e20iii

Açıkçası her ne kadar izlerken çok büyük keyif aldığımı söyleyemesem de aslında geriye yönelik düşününce Moira ilginç bir karakterdi sanıyorum. “Güçlü işkadını”, “güçlü anne” gibi karakterleri bu tarz dizilerde her zaman bulamıyoruz ve Moira’yı oynayan Susanna Thompson bu rolün altından hakkıyla kalktı doğrusu. 

Tabi Moira’nın ölümünde bir ironi de yok değildi aslında. Tam da çocuklarına dürüst davranmaya başladığı noktada arkasında iki büyük sır bırakarak gitti. Bunlardan ilki Ollie’nin çocuğu konusunda. Anladığımız üzere kendisinin hamile bıraktığı kızcağız tam da Moira’nın planladığı gibi onun verdiği parayı kullanarak Central City’de Ollie’nin çocuğunu yetiştiriyor. 

Bu çocuğun ileride karşımıza çıkması çok muhtemel, belki de bu karşılaşma yakın bir zamanda olur. Spoiler vermemek açısından çok fazla değinmek istemiyorum fakat çizgi romanlarda da Ollie’nin bir çocuğu olduğunu belirtmek isterim, ismi de Connor Hawke. Merak edenler daha ötesini araştırabilir. Bir de, bu çocukla ilgili Central City vurgusu bize Flash’ı hatırlatıyor. Belki de iki dizide birden görünen bir karakter olur. 

İkinci büyük sır da Merlyn konusunda. Tam da Slade limuzine çarptığı sırada Moira Merlyn’le ilgili bir şeyler söylemek üzereydi, belki dikkatinizi çekmiştir. Maalesef bu da Moira’nın geride bıraktığı bir başka sır olarak kalıyor, tabi Merlyn hala yaşadığı için öğrenmemiz de çok sürmez sanıyorum. Belki de sezon finaline saklamışlardır. 

ARROW

Moira’yla ilgili son olarak değinmek istediğim de Ollie’nin Arrow olduğunu neredeyse bir sezondur biliyor oluşu ve oğluyla gurur duyması. Bunu kendisi anlayabilecek kadar zeki bir karakterin öldürülüp de hikayeye artık neredeyse hiç bir katkısı olmayan Laurel’in hayatta olması bende buruk bir tat bıraktı. 

Bölümün bir diğer büyük gelişmesi de Sara’nın katil içgüdüleri yüzünden Helena’dan sonra Roy’u da öldürmek istemesi ve bunu fark ederek Ollie’yi de karanlığa sürüklememek için onu bırakması oldu. “İçimdeki Karanlık” kurgusu ve bunun karakterin yakınındakilere zararı konusu yakın zamanda biten Dexter dizisini hatırlattı bana birazcık. Ama bu tarz bir kurgunun Arrow’da da başarılı bir şekilde de yansıtıldığını söyleyebilirim. Sara’nın “Şeytanla karşılaşmak” şeklinde bahsettiği League of Assassins ve Ra’s al Ghul dönemi bana biraz da (yine konuyla bağlantılı olarak) Lazarus Pitt mevzusunu hatırlattı. Sara içinde bir karanlıkla ölümden geri dönen bir başka karakter olarak düşünülebilir. Eski bir arkadaşını görmeye gittiğinden bahsetti yine bölüm sonunda. Acaba League of Assassins’e mi geri dönüyor? 

Sara’ya değinmişken Sin’i de atlamayalım . Uzun zamandır Sin’i görmediğimizi fark ettim bu bölümde, özlemişiz kendisini. Roy’la ilgili yaptığı “comic book strong” yorumu hoş bir detaydı. Benim bununla ilgili pek anlamadığım ve bu yüzden pek beğenmediğim nokta da Roy’dan bu kadar kan çekilmişken birden nasıl bu kadar güçlendiği oldu, bunu da not düşmüş olayım. 

Bu arada bütün bölüm STAR Labs’den Mirakuru’ya bir çözüm gelmesini beklemedim değil aslına bakarsanız. Roy’un ve Slade’in bizi biraz daha oyalaması açısından sanırım o ilaç gene son dakikada, sezon finalinde falan gelecek herhalde. 

arrows2e20ii

Biraz da Slade’e değinelim. Slade bir taşla iki kuş vurma geleneğini yine bozmuyor ve Moira’yı öldürerek hem Ollie’yi mahvediyor, hem de yardakçısı Blood’ın belediye başkanlığını garantiliyor. Üstelik gitmeden önce Thea’yı da tehdit etmeyi ihmal etmiyor. Diziyi izninizle “Ollie’nin Çilesi” olarak adlandırmak istiyorum bu noktada artık. 

Blood’ı da bayağıdır görmemiştik. Sanırım sezon finalinde Blood şehrin yönetimini eline alacak ve Slade’in talimatıyla Arrow’u suçlu ilan ederek Ollie’yi ve ekibimizi avlamaya başlayacak. Kaçak, beş parasız bir Arrow ilginç bir hikaye çıkarabilir ortaya. 

Dizinin başındaki konuya da sonda değinmiş olalım. Dizi kendisiyle ilgili absürt bir noktaya ta bölümün başında parmak basıyor. Bu nokta Isabel Rochev’in kaybolmasıyla ilgili hiç bir haber olmaması. Rochev Mirakuru’yla canlandırılmıştı ve Slade muhtemelen Queen Şirketi’nin başına geri getirecek kendisini fakat nasıl oldu da kaybolmasını gizlemeyi başardılar, bunu nasıl açıklayacaklarını merak ettim, cidden absürt bir durumdu çünkü. 

Finale sadece 3 bölüm kalırken, sizler bölümle ilgili ne düşündünüz? Yorumlarınızı bekliyoruz.