Farklı Tatlar

Air

Uzun zamandır okuma listemde olan yirmi dört sayılık Air serisini, geçtiğimiz günlerde sonunda bitirebildim. Yazar G. Willow Wilson tarafından yazılan ve Türk çizer M.K. Perker tarafından çizilen çizgi roman, 2008 – 2010 yılları arasında yayınlanmış, yayınlandığı yıllarda hem iyi, hem kötü eleştiriler almasına karşın, “En İyi Yeni Seri” dalında Eisner ödülüne de aday olmayı başarmıştı.

Bu yazı yazıldığı tarihte Eisner Ödülü’ne aday olan tek Türk sanatçı olma ünvanını sürdüren M.K Perker’in çizdiği bu seriyi, kısaca tanıtıp yorumlamaya çalışacağım. Birkaç yorum ve eleştiri açısından konu olarak detaya girebilirim, bu yüzden çok fazla bir spoiler vermeyecek olsam da, yazıya dikkatli yaklaşmanızı öneririm.

Girişte bahsettiğim gibi, Willow Wilson – M.K. Perker ortaklığında hazırlanan Air, bu ikilinin ilk ortak çalışması değil. Daha önce Türkçe’ye de çevrilen Cairo (Kahire) grafik romanında da birlikte çalışan bu yaratıcı ekip, bu sefer daha uzun soluklu bir macera için bir araya gelmişler, ve Cairo’dan oldukça farklı bir işe imza atmışlar.

Çizgi roman serisi, ilk sayımızda karşımıza “uçma korkusu olan bir hostes” olarak çıkan Blythe karakterini konu alıyor. Daha ilk sayıdan kendisini gizli, anti – terörist bir grup olarak tanımlayan “Etesian Front”a katılması yönünde bir teklif alan Blythe bu öneriyi reddediyor, ve kendisini Zayn adlı, kimin tarafında olduğu uzun süre anlaşılamayan bir adamla birlikte Etesian üyelerinden kaçarken buluyor. Bir Anti Terörist organizasyonu olduğunu iddia eden Etesian’ın gerçek yüzü yavaş yavaş ortaya çıkarken, Zayn ile büyük bir aşk yaşamaya başlayan Blythe, hayatındaki en büyük korkusu olan “uçma” konusunda da yeni şeyler öğrenmeye başlıyor.

Kendisinin “hyperpract” adı verilen, uçma ve farklı şekillerde seyahat etme özelliğine sahip az sayıda insandan biri olduğunu keşfeden Blythe, aynı zamanda çalıştığı şirketin de basit bir ticari havayolu şirketinden çok daha hırslı amaçları olduğunu öğreniyor – kökü Azteklere dayandırılan ve yalnızca “hyperpract” insanlar tarafından yönetilebilen yepyeni bir uçak motoru teknolojisi, ilerleyen sayılarda eserin merkezine konuluyor, ve Etesian Front’tan Zayn’a, Blythe’ın çalıştığı Clearfleet Airlines’dan dünyanın çeşitli terörist organizasyonlarına kadar herkes, bu teknolojiyi ele geçirmeye çalışıyor.

Kapakta yer alan övgülere; önsözlere ve tanıtımlara bakacak olursanız, Air “post 9/11 bir dünyada hava taşımacılığı”ndan tutun, “farklı kültürleri bir araya getiren büyülü gerçekçi bir çizgi romana” kadar pek çok “amaca” hizmet ediyor – hatta, Neil Gaiman ve çeşitli yazarlar, Air’in üslubunu Salman Rüşdi ve Gabriel Garcia Marquez gibi yazarlara benzetiyor.

Dürüst konuşacak olursak, evet, Air kötü bir seri değil. Son derece hızlı bir tempoyla başlayan olay örgüsü, hiç hız kesmeyerek devam ediyor, ve özellikle her sayının sizi merakta bırakacak karelerle sona ermesi nedeniyle, başladığınız zaman hepsini bitirmeden yere bırakması zor bir seri haline geliyor. Bu açıdan da, serileştirilmiş bir çzigi romanın temel amacını başarıyla yerine getirdiğini, ve eğlendirici bir seri olduğunu söylemek mümkün.

Yalnız, seri için yapılan abartılı övgülere de katılmadığımı belirtmek istiyorum. Büyülü gerçekçilik, 11 Eylül sonrası bir dünya düzeninin analizi, farklı kültürlerin bir araya getirilmesi, Rüşdi ve Marquez gibi yazarlarla karşılaştırma, bu yaklaşımlar bu eser için biraz fazla. Tarz olarak da büyülü gerçekçi bir tutum veya anlatım falan yok, hyperpract denilen özelliği bir süper güç olarak kabul etmek isterseniz, Air biraz farklı bir süper kahraman çizgi romanı, eğer bir süper güç olarak görmezseniz ise, fantastik bir çizgi roman olarak tanımlanmalı.

Bunun dışında, “hyperpract” denen kişilerin ve “hyperaxis” denilen – olayın en merkezindeki olayların – seri boyunca adamakıllı açıklanmaması, neredeyse, “İşte bakın, böyle bir şey var, bir anda yer değiştiriyorlar, şöyle işliyor, böyle işliyor, aaa, bu güç sayesinde bu da yapılabiliyor” gibi bir üslupla okuyucuya sunulması da, eserin – okuduğum birkaç eleştiride daha yer alan “fena olmayan fikirler, başarısız bir uygulama” yönündeki imajını biraz daha güçlendiriyor.

Kişisel olarak, bize yabancı, mistik gelen kültürlerin tarihini, sanki abartılı medeniyetler, bizden önce varolmuş ultra-teknolojik uygarlıklarmış gibi sunan eserleri pek sevmiyorum. Bu açıdan, yine olayın merkezindeki, Aztekler tarafından yapılan ve günümüz uçak teknolojisinin çok ötesinde olan “device” (“aygıt”) mantığının da, bana fazlasıyla sıkıcı geldiğini belirtmeliyim – ama tabi bu sadece şahis bir görüş.

M.K Perker’i de eleştirinin dışında bırakmayıp, biraz çizimlerden söz edecek olursak, bu açıdan fazla bir problem olmadığını söylemek mümkün. Perker’in kurguya uygun, dinamik bir çizim tarzı var, ve karakterlerin tasarımlarını da oldukça gerçekçi olduğundan, çizimler herhangi bir noktada olayın önüne geçmiyor, sizi rahatsız etmiyor.  Kısacası, bir – iki panel dışında, yirmi dört sayı boyunca çok istikrarlı bir çizim tarzı olduğunu söyleyebiliriz.

Sonuç olarak, bana sorarsanız Air eğlenceli, keyifli, fakat çok da fazla olağanüstü yanı olmayan bir çizgi roman. Birkaç gündür AltEvren Gurme’de değindiğim Türk çizgi romanlarında “yazarlık” probleminde bahsettiğim (ve Seyfettin Efendi’nin başarıyla altından kalktığına da şu yazıyla değindiğim) çeşitli problemler, tahmin edebileceğiniz gibi “Türk” olmakla değil, çizgi roman konusunda tecrübesiz olmakla ilgili sorunlar – ve yazar Willow Wilson da bu problemlerden nasibini alıyor. Paneller ve maceralar arasında yaşanan kopukluklar, “hava”da kalan, kafanıza tam yatmayan fikirler ve sonuç olarak, “iyi düşünülmüş” ama “iyi uygulanmamış” pek çok unsur, Air’i bir başyapıt olmaktan alıkoyuyor, ve 24 sayı sonunda (biraz alelacele bir sona ulaştırılarak) iptal edilen seri, sadece okurken hoş vakit geçirilebilecek bir seri olarak raflardaki yerini alıyor.

 AltEvren’in Notu: 6 / 10

Kim Okumalı / Kim Okumamalı?

Farklı Tatlar için eklediğimiz bu yeni özellik, tanıtımını yaptığımız eserlerin ne tarz okuyucuların ilgisini çekebileceğini açıklamak için kullanılıyor. (+++) Bu eseri kesinlikle okuması gereken okuyucuları, (++) eserle ilgilenmesi çok muhtemel olan okuyucuları, (+) boş zamanı varsa bu eserle ilgilenebilecek okuyucuları, (-) ise bu eseri beğenmeyecek okuyucuları ifade ediyor..

(+++) Başarılı bir Türk çizerin kayda değer eserlerinden birini okumak isteyen, tek Eisner “adaylığımızın” nereden geldiğini öğrenmek isteyen okurlar.

(+++) Aztekler, Mayalar gibi uygarlıklar ilgisini çeken, hatta bu uygarlıklar etrafındaki komplo teorileri (2012’de dünyanın yok olması, vs.) ile ilgilenen okurlar

(++) Havacılık ve terörizm konularını, yine benzer komplo teorileriyle ele almayı seven okurlar.

(++) Her sayısının sonu heyecanlı biten, sonunda ne olduğunu merak etmeden duramayacağı hikayelerden zevk alan okurlar.

(+) Türkiye ve Orta Doğu’nun genel olarak rol oynadığı çizgi romanları seven, merak eden okurlar

(-) Havada kalan, tam olarak açıklanmayan, kafanızda kesin ve net olarak oturmayan kurgu ve fikirlerden hoşlanmayan okurlar.

(-) Kapakta iddia edildiği gibi gerçekten edebi bir çizgi roman arayan okurlar.

Yazılarımızdan yayınlandıkları anda haberdar olmak ister misiniz? Yeni Twitter hesabımızı takip edin: AltEvren Twitter