Marvel Comics İncelemeleri

Wolverine #16

wolverine16-4Wolverine’in yeni serisi, daha birinci sayıdan itibaren büyük bir olayla başlayarak çizgi roman alemine hareketlilik getirmişti. Logan, cehenneme gönderilip eski dostları ve düşmanlarıyla yüzleşirken, vücudu da bir iblis tarafından ele geçirilmiş ve X-Men üyelerine saldırmıştı. 

Bu durumdan kurtulmayı başaran Wolverine, daha sonra bunu kendisine yaptığını öğrendiğimiz organizasyonun peşine düşmüş, fakat bu organizasyon tarafından bir ciddi tuzağa daha düşürülmüştü: Wolverine’in kendisini cehenneme gönderdiği için intikam aldığı kişiler aslında bunu gerçekten yapanlar değil, Wolverine’in farklı kadınlarla yaşadığı ilişkilerden doğma, kendi çocuklarıydı.

Wolverine #16, Logan’ın bu haberi öğrenmesinden sonra, insanlığından tamamen ümidi kesip, hayvanların arasında yaşamaya başladığını gördüğümüz bir sahneyle açılıyor. 

Güçlerini kullanmaktan vazgeçmiş, zayıf ve yaşlı hayvanlar arasında yaşayan Wolverine, artık kendisini tamamen insanlıktan soyutlamış bir durumda olsa da, kız arkadaşı Melita, ondan ümidi kesmiyor. Wolverine’e yakın olan herkesten onun hakkında bilgiler alan Melita, sonunda Logan’ı buluyor ve onu yeniden topluma dönmeye, yeniden insan olmaya ikna ediyor. 

Evet, Wolverine’in on altıncı sayısının temel özeti kısaca bu. 

Ama, Wolverine #16, derginin geleceği için çok önemli bir sayı. Geçtiğimiz on beş sayı boyunca, diğer karakterleri etkilese de, Wolverine tamamen kendi macerasını yaşıyordu. Üyesi olduğu gruplardan ne Avengers’ın, ne de X-Men’in yaşadığı olaylar, dergilere yansımıyordu, Wolverine’in üzerinde bir etki yapmıyordu. Üstelik, Wolverine’in tek başına girdiği hikaye de, yeni karakterler, Wovlerine’in çocukları gibi önemli kavramlar ve karmaşık bir organizasyon gibi pek çok yeni faktör sunuyordu. 

O yüzden, Jason Aaron’un bu on altıncı sayıya, fazlasıyla önem vermesi gerekiyordu. Çünkü, X-Men Schism sonrasında, Wolverine dergisi artık X-Men’den bağımsız olarak yazılamayacak bir hale gelecekti. Wolverine’in kendi X-Men takımını kurduğu, zamanının çoğunu X-Mansion’da geçirdiği bir anda, X-Men’in Wolverine dergisinde gözükmemesi, Logan’ın kişisel hayatını etkilememesi, haliyle, pek mümkün değildi. 

Kısacası, Aaron’un bu sayıda, hem tam on beş sayı ayırdığı bir hikayeye kabul edilebilir bir son yazması, hem Schism sonrası Wolverine dergilerine iyi bir giriş yapması, hem de bu iki hikaye arasında mantıklı bir geçiş sunması gerekiyordu. 

Marvel yazarlarından uzun süredir görmediğim bir performansla, Aaron’ın üçte üç yaptığını rahatlıkla söyleyebilirim. 

Wolverine #16 yalnızca bu iki hikaye arasındaki köprüyü kurmakla kalmıyor, aynı zamanda başlı başına oldukça keyifli bir çizgi roman. Özellikle, Melita’nın insanlara Logan’la ilgili sorduğu şeylerde, karşısındakilerden aldığı cevapları okuduğumuz üç sayfa, son derece eğlenceli olmuş. Yani Jason Aaron, görevini başarıyla tamamlamakla kalmamış, üstüne ekstra bir şeyler daha eklemiş. 

Wolverine, on yedinci sayıdan itibaren Schism’in sonuçlarının Wolverine’in üzerinde yarattığı kişisel etkenlere yoğunlaşacak. Jason Aaron’un bu sayıdaki performansının, serinin geleceği için umut verici olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz.