Marvel Cinematic Universe Filmleri

Üç Boyutlu Avengers İncelemesi–II

Evet, sonunda Avengers filmini izlemeyi başardım. Dürüst konuşayım, sinemaya bir önceki yazının devamını yazmaya hazırlıklı olarak gittim; amacım filmi keyfini çıkararak izlemek değil, AltEvren için bir eleştirisini yazmaktı. Hatta inanır mısınız, bir şey kaçırmayayım diye elimde kalem ve not defteriyle gidecek kadar profesyonel bir tutum içindeydim.

Avengers filminin ilk boyutu olarak, “Beklenti”lerimi yazmıştım. Şimdi de, ikinci boyuta, filmi izledikten sonra edindiğim “İzlenim”lere, veya yorumlarıma, eleştirilerime geçiyorum. Yazıdan ne bekleyeceklerini bilmek isteyenler, benim film hakkındaki yorumumu merak edenler, ve tüm yazıyı okumaya vakti olmayanlar için söylüyorum; Avengers, tek kelimeyle, olmuş.

Ben film izlemekten pek hoşlanmayan – ve dolayısıyla film kültürü açısından değerlendirildiğimde, “cahilin önde gideni” sıfatını rahatlıkla taşıyabilecek bir adam olduğumdan, kuru kuruya bir film eleştrisi yapmam doğru olmaz diye düşünüyorum. Böyle bir şey yapsam bile, muhtemelen başka yerlerde bulabileceğiniz “Avengers eleştirileri” benim yazacağımdan daha kaliteli olacaktır. Bu yüzden, ben de iddiasız bir yazı yazmaya, olayı sadece kendi açımdan değerlendirmeye çalışacağım.

Bunun için de birbirine çok benzer, ama aslında çok farklı iki soru soracağım:

1- Avengers neden olmuş?

2- Avengers, neden iyi bir film olabilmiş?

Öncelikle mantıklı olarak ilk sorunun üstüne gitmek istiyorum.

Birincisi, Avengers zaten temel olarak iyi olmaya yatkın bir film. Iron Man, Thor, Captain America ve Hulk dörtlüsü, çizgi roman aleminin en sevilen karakterlerinden bazıları – yani güçlü karakterler, bir ağırlıkları olan karakterler. Bu karakterlerin etrafında kurulacak bir filmin, zaten bir anlamda başarılı olması beklenmeli – bir başka deyişle, eldeki malzeme oldukça kuvvetli.

Üstelik, Marvel Studios’un filmleri içinde bu karakterlerin orijinlerinin ve gelişimlerinin bir anlamda üstüne gidilmiş olması, Avengers filmine daha da fazla alan bırak. Hulk, zaten iki filmle izleyicilere tanıtılmış bir karakter; Downey Jr.’ın Iron Man’i çoktan fenomen haline gelmiş bir figür – Thor ve Captain America ise, deyim yerindeyse, sadece Avengers’a prolog olması için iki tane filmi çekilmiş kahramanlar. Bu açıdan, film bize zaten tanıdığımız, zaten sevdiğimiz karakterleri sunuyor – geriye kalan ise bu karakterlerin iyi bir hikaye etrafında bir araya getirilmesi ve birbirleriyle iyi harmanlanması.

Hikaye açısından değerlendirecek olursak, bana kalırsa film ideal olmuş. Karakterlerin bir araya getirilmesi ve Avengers takımının kurulması aceleye getirilmemiş, uzun uzun anlatılmış, ve bana kalırsa, filmin Joss Whedon’un kendine has mizahi anlatımıyla sunulmuş olması nedeniyle, hiç de sıkıcı olmamış. Karakterlerin bir araya getirildikten sonra tam olarak anlaşamaması, hatta Thor ve Iron Man’in birbirlerine girmesi, Hulk’la Thor’un kavgası, özellikle Silver Age çizgi romanlarına aşina olanların hatırlayacağı, “Team-Up’dan önce mutlaka edilmesi gereken kavga” konseptine uygun olarak hazırlanmış.

Karakterlerin birlikte kullanılması açısından da, yine filmde bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Takımın birbirine süreyle alışması, başta pek anlaşamamaları, sürekli devam eden iğnelemeler ve alaycı yorumlar bence oldukça eğlenceli bir şekilde işlenmiş.

Bireysel olarak incelemek gerekirse,

Hawkeye, bence oldukça başarılı bir şekilde aktarılmış. Tarzı nedeniyle oldukça çağdışı bir karakter gibi gözüken Hawkeye’ı, modern okları, casusluğu ve “no bullshit” tarzıyla iyi işlemişler. Ha, çizgi romanlardaki liderlik kompleksli, kıl, yer yer rahatsız edici Hawkeye figürü var mı? Kesinlikle yok. Ama bir önceki yazıda böyle bir beklentinin gerçekçi olmadığını söylemiştim zaten. Açıkçası, Hawkeye’ın filmin büyük bölümünde Loki kontrolünde olması sanki çok da gerekli değilmiş gibi geldi bana – başından beri takımla olsa Avengers sinerjisi bakımından daha iyi olabilirdi – ama yine de son sahnelerde tam bir Avenger olarak gördüğümüz için, çok da sorun değil bu.

Black Widow, çok farklı bir karakter olmamış, ama takımdaki bayan kontenjanını iyi doldurmuş.

Captain America ve Thor, bana kalırsa, güç seviyelerinde değişiklik olmakla beraber, çizgi romanlardaki hallerine oldukça sadık kalınarak tasarlanmışlar. Captain America’nın takımın lideri olduğu açık açık gözüküyor tabi, ama Steve Rogers bu rol altında kesinlikle ezilmemiş – özellikle Manhattan’daki savaş sahnelerinde herkesi bir şey yapmaya gönderdiği o an herhangi bir Avengers çizgi romanından fırlamış havası yarattı bende.

Yalnız, şunu da söylemeden edemeyeceğim, Captain America’nın kostümü gerçekten rezalet.

Tony Stark için söylenebilecek fazla bir şey yok. Robert Downey Jr. o kadar etkileyici bir Tony Stark profili yarattı ki, artık filmler çizgi romandan esinlenmiyor, çizgi romanlar filmden esinleniyor. Bu yüzden diyebilecek bir şey yok, beklenildiği gibi filmin kesin yıldızı bana kalırsa.

Filmin senin için sürprizi ne oldu derseniz, bunun da cevabı kesinlikle Hulk / Bruce Banner. The Incredible Hulk filmindeki performansından sonra Edward Norton’un Avengers’da yer almayacağını öğrendiğimde açıkçası üzülmüştüm – çünkü Norton’un oyunculuğu bana kalırsa Bruce Banner’da olması gereken o trajik havayı çok iyi yakalıyordu. Bir aktör olarak da kalitesi zaten ortada olduğu için, filmin ilk bölümlerinde hep “Ya burada Norton olsaydı?” diye düşünmekten Mark Ruffalo’nun Hulk’una fazla konsantre olamadım – ama filmin ikinci yarısından itibaren, daha spesifik olmak gerekirse, Tony Stark’la tanışmasından itibaren, Ruffalo bana kalırsa Robert Downey Jr. ile filmi taşıyan iki isimden biriydi.

Loki’nin tek “villain” olarak düşünülmemesi de bence mantıklı olmuş, fakat Loki karakteri de başarılı bir şekilde kurgulanan bir başka unsur. Özellikle Black Widow’u etkilemeye çalıştığı sahne, ve başlarda takımın arasındaki kargaşanın Loki’nin düzenbazlığına vurulması da, bana kalırsa mantıklı seçimler olmuş. Bu açıdan, Loki’yi belki bir sonraki Avengers filminde değil ama, sonraki Thor filmlerinde görmek isterim.

Bir negatif eleştri olarak da, Nick Fury karakterinin olmadığını söylemek lazım sanırım. Samuel L. Jackson tamam, ama bence Nick Fury daha sert, daha duygusuz, daha soğukkanlı bir şekilde oynanmalıydı. Açıkçası somut olarak tam ifade edemiyorum, fakat şöyle söyleyeyim, diğer karakterleri izlerken hiçbir şekilde yadırgamazken, Nick Fury’nin hiçbir zaman Nick Fury olduğunu hissetmedim, bu yüzden filmin böyle bir eksikliğinin olduğu bana kalırsa bir gerçek.

Ama Nick Fury eleştrisi bir yana, kısaca özetlemek gerekirse, bence Avengers iyi ve eğlenceli bir film olmuş. Avengers’ın iyi bir film olmasının ne demek olduğunu, Avengers incelemelerimizin üçüncü boyutuna bırakıyorum, ve şimdi tamamen farklı bir tartışma konusuna, geçmek istiyorum.

İkinci sorumuz “Avengers neden iyi olabilmiş?”i de biraz daha açmak istiyorum. Sormak istediğim basitçe şu: Neden Marvel’ın pek çok yapımı izlenemeyecek kadar kötü olurken; ya da çizgi roman okurlarını tatmin etmezken, Avengers çizgi roman okurlarının hoşuna gidecek bir film olmuş?

Bunun bana kalırsa iki cevabı var: Birincisi, Avengers gibi bir filmin, bir çizgi roman okuru için taşıdığı duygusal önem; ikincisi de filmi Joss Whedon’un yazıp – yönettiği gerçeği.

İlk duruma, bundan bir sonraki yazıda zaten uzun uzun değineceğim, fakat bu yazıyı bitirmek istediğim nokta Whedon’un rolü. Joss Whedon, bildiğiniz gibi tam bir çizgi roman fanatiği. En meşhur projesi olan Buffy the Vampire Slayer’ı yaratırken Kitty Pryde’dan etkilendiğini söylecek kadar bu sektörle iç içe olan, hatta daha sonra büyük beğeni toplamış Astonishing X-Men serisinin ilk maceralarını yazan Whedon, bence çizgi roman fanatiklerini tatmin edebilecek bir film yaratmak için ideal bir seçim olmuş.

Yeteri kadar uzattım, daha fazla uzatmıyorum. Her şeyi kısaca özetlemek gerekirse, Avengers filmi çizgi romanlara sadık mı? Hayır. Filmde her şey kusursuz mu? Hayır. Ama keyifle izleniyor mu?

Bence evet.