DC Comics İncelemeleri

Titans (Rebirth) #1-7

DC Comics’in 2016’da başlattığı Rebirth süreci kapsamında sitede ilk incelenen serinin Titans olması biraz şaşırtıcı gözükebilir. Zira Justice League, Batman, Wonder Woman, Flash, hatta büyük bir değişiklikle sunulan Superman gibi seriler dururken, Titans’ın ikinci planda kalması aslında daha mantıklı olabilir.

Ancak, Rebirth kapsamında Titans’ı önemli hale getiren birkaç durum var. Bunların hepsi ileride net bir yere bağlanacak mı, veya bağlandığı noktada Titans serisi önemini koruyacak mı, bunları söylemek zor. Yine de, bu ihtimali de göz önünde bulundurarak, bu serinin Rebirth’e başlamak için iyi bir nokta olduğunu söyleyebiliriz.

Bu seriyi DC Comics’in yeni süreci açısından önemli yapan birkaç unsur var.

Tıpkı New 52 serisini başlatan karakterin bir Flash olması gibi, Rebirth’ü de başka bir Flash’in, Wally West’in başlattığını hatırlarsınız. İlerleyen dönemlerde siyahi ve orijinal haliyle pek alakası olmayan bir figür olarak yeniden yaratılsa da, New 52 gerçekliğinin büyük ölçüde dışında bırakılan Wally West, aslında DC Comics’in önemli karakterlerinin başında geliyor.

Bu karakterin geri getirilişi, Rebirth’ün en önemli ve en heyecan uyandıran noktalarından bir tanesi. Ve şimdilik kendisine ait bir serisi olmayan Wally, karşımıza ağırlıklı olarak Titans serisinde çıkıyor.

Bunun önemli sonuçlarından bir tanesi, Wally West’in bu New 52 sıfırlaması, Rebirth “müdahelesi” gibi konuların, aslında göründükleri kadar tesadüfe dayalı olaylar olmadığını ifade etmesinden kaynaklanıyor. Wally West’in iddiası şu şekilde: “DC Evreni’ne musallat olan, burada yaşayanların hayatlarından dönemler; yıllar, hatıralar çalan, onları evrensel boyutta müdahalelerle manipüle eden, esrarengiz ve tuhaf bir güç var.”

Bildiğiniz gibi, gerek Rebirth özel sayısında, gerek de internet genelinde, bunun DC Evreni’ne dahil edilen Watchmen ile, ve daha spesifik olarak Dr. Manhattan ile alakalı olduğu konuşuluyor. Bu şimdilik bir söylenti, ama DC Comics bunun 2017 içinde kesinlikle açıklığa kavuşturulacağını söylüyor.

Şu anki ihtimaller neler? Birincisi, ve en bariz şekilde ima edileni, elbette Dr. Manhattan’ın Wally West’in bahsettiği “esrarengiz ve tuhaf gücün” ta kendisi olması. İkincisi, bunun ufak bir ters köşe şeklinde kullanılarak, Dr. Manhattan’ı “iyi” bir karakter olarak DC Evreni’ne dahil etmesi. Üçüncüsü, bir şekilde Dr. Manhattan dışında bir karakter kullanıp, onun bu olaylara başka bir şekilde dahil olması.

Rebirth özel sayısından sonra, Dr. Manhattan’ın DC Evreni’ne dahil olma sürecinin nasıl ilerlediğini görmek istiyorsanız, takip etmeniz gereken seri Titans serisi. Zira evrene olanlardan en çok etkilenen, bu olayların arkasındaki sırrı en çok çözmek isteyen karakter Wally West, ve ona yoğunlaşan en önemli seri bu.

Tabi tüm bu dediklerimin yanlış bir yere çekilmesini de istemem. Titans bu konuyu en çok gündeme getiren seri olsa da, henüz bizlere çok da somut bir şey gösterdiğini söylememiz mümkün değil. Yukarıda gördüğünüze benzer ufak tefek göndermeler, şimdilik bu konuda bize açıklananların büyük bölümünü kapsayacak nitelikte.

Benim kafamda oluşan imaj, büyük açıklamaların ve Dr. Manhattan’ın DC Evreni’ne dahil edilmesinin bir event ile, bir crossover ile, ya da en azından Justice League gibi bir seride yapılacağı yönünde. Geoff Johns’un geçtiğimiz günlerde çizgi roman yazmaya bu konuyla döneceğini ima edercesine yaptığı paylaşımlar da, ilk ihtimali güçlendiriyor.

Titans serisinin neyi net olarak göstermediğini açıkladıktan sonra, ne gibi konulara değindiğini tartışmak da mantıklı olabilir. Serinin ilk altı sayısı, Wally West’in (ve tabi Titans ekibinin geri kalanının) Abra Kadabra isimli geleneksel bir “Flash kötüsü” ile mücadelesini anlatıyor. Kısaca Kadabra olarak yeniden etiketlenen bu karakter, bir süre için Wally West’in hayatını “çalan” kişi rolüne de yükseltiliyor, ancak kısa zamanda içinde onun asıl önemli adam olmadığı anlaşılıyor.

Hatta, yukarıdaki “Manhattan” diyaloğu, Kadabra alt edildikten sonra onun zihninden telepatik bir şekilde alınan tek önemli kelime aslında.

Altıncı sayının sonunda, yine DC Comics’in önemli karakterlerinden biri olan ve Titans ile geleneksel bir bağı olan Deathstroke gözüküyor; ki bu da gelecek hikayelerin neye yoğunlaşacağı ile ilgili sağlam bir ipucu. Yedinci sayı bu konuyu doğrudan devam ettirmiyor, ancak varlığı herkesin hafızasından silinen Wally West’i hatırlayan önemli bir karakteri konu alıyor.

Bu karakter de, elbette, Superman’den başkası değil. Tıpkı West gibi, aslında New 52 öncesi döneme ait olan Superman eski dostunu, yıllarca Justice League içinde birlikte çalıştığı takım arkadaşını hatırlıyor, ve bu da bize bu iki karakteri hakkıyla işleyen, oldukça sağlam bir yedinci sayı kazandırıyor.

Bana göre, yaratıcı ekibin böyle bir senaryoyu kaçırmaması, önceki evrene ait iki karakterin, bu özelliklerini hatırlayarak karşılaşması önemli bir konu. Marvel ve DC’de seriler üreten yazar ve çizerler zaman zaman böyle kurgu fırsatlarını kullanmamayı tercih edebiliyor.

Buradaki tercih, Rebirth’ün görece duygusal anlarından bazılarının yaşanmasını mümkün kılmış, ki özellikle New 52 öncesini hatırlayan, takip eden okurlar için bunun nostaljik anlamının daha da ön planda olacağını söylemek zor değil.

Sonuç olarak, Titans şimdilik tatmin edici bir şekilde ilerleyen, başarılı bir seri olarak tanımlanabilir. Elbette, serinin merkezinde Wally West, DC Evreni devamlılığı ve Dr. Manhattan hakkında sorular yatıyor; ama bunlar konusunda fazla aceleci davranılmadan Titans’ın DC Evreni’ne geri getirilmesi, bu takımın yeni düzende de mantıklı bir şekilde kurgulanmaya başlanması, orta ve uzun vadede bana göre son derece makul tercihler.

Hem iyi bir süper kahraman serisi, hem de Rebirth açısından önemli bir seri arayanlar, Titans’a gönül rahatlığıyla şans verebilir.

Hem Rebirth için bir “prolog” görevi gören, hem de eski Titans ekibinin DC’nin şimdiki devamlılığına nasıl bağlandığını açıklayan bir seri için, bu seriden önce sekiz sayılık Titans Hunt serisini okuyabilirsiniz – ama bu şart denebilecek bir ön okuma değil.