Bağımsız Çizgi Roman İncelemeleri

The Unwritten # 1- 5

DC Comics’in “alt yayını” Vertigo’nun Amerikan çizgi romanları içinde ne kadar önemli bir yeri olduğunu açıklamama herhalde fazla gerek yoktur. Yetişkinlere yönelik, kompleks ve birkaç gün önce değindiğimiz  “grafik roman türü”ne ait eserleriyle, İngiliz ekolü ve Amerikan çizgi roman alt-kültürünü, Mainstream ile bir araya getiren yayınevinin son cevherlerinden biri de, 2009 yılından beri devam etmekte olan The Unwritten serisi.

2009 yılı oldukça yakın bir tarih gibi gözükebilir, fakat bu sizi yanıltmasın. Şu anda toplam elli iki sayısı bulunan The Unwritten, yayın politikasını sadece “yaratıcılara ait” yayınları sürdürmek olarak değiştiren Vertigo’nun, kendi içinde bir kült haline gelmiş Fables’dan sonraki en uzun ikinci serisi.

Eseri, tek oturuşta okunup bitirilebilecek bir eser olmadığı için, “Farklı Tatlar” kategorimizde incelemiyorum, fakat bu sizi yanıltmasın. Unwritten, her açıdan farklı bir çizgi roman.

Olayın merkezinde, Tom Taylor isimli ana karakterimiz var – fakat Tom Taylor ile ilgili enteresan olan nokta şu: Kendisi hem gerçek bir insan, hem de kurgusal bir karakter.

Tom’un babası, Wilson Taylor isimli çok meşhur bir yazar, ve kendi oğlundan esinlenerek, Harry Potter serisine fazlasıyla benzeyen “Tommy Taylor” kitap serisini yaratıyor. On dört kitabı olan bu seri, büyücü Tommy Taylor ve iki arkadaşının, amansız düşmanları Count Ambrosio’yla savaşını konu alıyor, ve dünyada ciddi bir fenomen haline geliyor – fakat, çizgi roman Tommy Taylor serisi ile değil, bu seriye esin kaynağı olan Tom Taylor ile ilgileniyor.

Tabi durum aslında o kadar basit de değil – babasının enteresan bir şekilde ortadan kaybolmasının ardından, hayatını fan konvansiyonlarında röportajlar vererek, imza dağıtarak kazanan Tom Taylor’un hayatı bir anda tepetaklak oluyor -çünkü serinin başlaması ile birlikte, Tom Taylor’un hayatıyla,  kitap serisi enteresan şekillerde kesişmeye başlıyor. Gerçek anlamda fantastik olaylara karışmaya başlayan Tom Taylor’un bu şöhreti, önce kendisinin sadece Tommy Taylor isminden para kazanan bir sahtekar olmakla suçlanmasına yol açıyor; daha sonra da, kitap serisine biraz da fazla bağlı olan hayranların yaptığı çıkarımlarla, Tom Taylor’un gerçek anlamda Tommy Taylor olduğu ve dünya için bir mesih olacağı fikrine kadar ulaşıyor.

Mesih olsun ya da olmasın, Tom Taylor gerçekten de çeşitli doğaüstü olaylara bulaşıyor, ve bugüne kadar kurgusallığından hiçbir şüphe duymadığı kitap serisi, hayatının önemli unsurlarından biri haline geliyor. Üstelik, çizgi romanın arka planı da, Tom’a yardım etmek isteyen ve Tom’u ortadan kaldırmak isteyen çeştli karakterlerle dolu olduğundan, kitabın kurgusu daha da karışıyor.

İlk beş sayıyı toplayan cildin başında, Fables’ın yaratıcısı Bill Willingham’ın kısa ama çok sağlam bir giriş yazısı var – Willingham’ın “fantastik” çizgi romanları değerlendirdiği ve kategorize ettiği bu yazıda, The Unwritten’ı “literature based fantasy” – yani “edebiyat kökenli fantastik” bir eser olarak tanımlıyor.

Bu tanım sonuna kadar doğru – ve hayır, sadece kurgusal Tommy Taylor serisi Harry Potter’la benzerlikler içerdiğinden değil. Seriyi, öyle fazla dikkat etmeden, rahatça okuduğunuzda bile, edebiyatla ilgili ciddi göndermeler, hatta tamamen edebiyata ayrılmış sayılar görebiliyorsunuz. Rudyard Kipling’in emperyalist yazılarının arkasına bir mantık yerleştiren yarı biyografik beşinci sayı, bunlara bir örnek; ve benzer tarzda bir hikaye olarak, Sandman’in en meşhur sayılarından Sandman # 19’daki “A Midsummer Night’s Dream” hikayesini andırıyor.

Kısacası, The Unwritten rahat okunan, ve bu rahatlıktan pek de beklemeyeceğiniz bir derinlik içeren sağlam bir seri. Yazar Mike Carey, pek çok yazara “Keşke bunu ben düşünmüş olsaydım!” dedirten bir olay örgüsü yaratmış, çizer Peter Gross da, serinin büyük bölümünde bu hikayeyi taşıyabilen çizimler sunmuş. Beşinci sayının büyük bölümünü bize aktaran el yazısı bölümler dışında, sevmediğim herhangi  bir şey yok, ve bu yüzden, rahatlıkla tavsiye edebileceğim bir çalışma.