Bağımsız Çizgi Roman İncelemeleri

The Manhattan Projects # 004

 
Bir önceki sayıda Einstein’ın duvarının ileride hikayeyi bayağı etkileyecek, düğümü çözecek bir yapıda olduğundan bahsetmiştim. Anlaşılan o ki Hickman bu sayıda o düğümü atmamayı tercih etmiş ve hikayeyi son üç sayıdan çok daha farklı noktalara taşımayı tercih etmiş. Hickman olaylara uzaylıları da katmayı tercih etmiş.
 

 

Bu tabii ki anlaşılabilir bir şey. Yüksek dozda bilim-kurgu içeren bir serinin bilim-kurgunun en sevdiği alan olan uzaya açılmaması zor olurdu. Sayının ilk kısmında bizim generali, Oppenheimer ve bir amerikalı, bir de rus generali daha New Mexico’nun ortasında uzaylılarla olan 10 yılda bir gerçekleştirdikleri genel görüşmeyi yaparken buluyoruz. Uzaylılar anlaşılan aşırı vahşi bir ırk fakat bunu bizim elemanlara çaktırmıyorlar. İnsanlara uzay teknolojisi vermek ve karşılığından insanlardan diledikleri her şeyi teklif edebilecekleri bir pazarlık yapmak istiyorlar.
 
Sayının öbür tarafı daha ilginç açılımlar sağlıyor. Öğreniyoruz ki duvarımsı yapıyı inşa eden kişi Einstein’ın tam kendisiymiş. Flashback’lerle Hickman, Einstein’ın duvarı nasıl inşa ettiğini görüyoruz. Fakat bu duvar fikrinin kendisine nereden geldiğini bir türlü hatırlayamıyor- Bu arada flashback’lerde yatağından kalkan Einstein’ın tavşan terlik giymesi hayli ilginç olmuş. Bu yüzden artık koy verip o sırada Yapay Zeka Roosevelt’le uğraşan Feynman’dan yardım istiyor. O sırada arka planda bir roketin yapımıyla uğraşan Von amcayı görüyoruz. 
 
Olayın asıl ilginçleştiği nokta buradan sonra başlıyor. Duvarımız aslında bir kapıymış, Feynman de bu kapının sırlarını bir bir çözmeye başlanınca biraz kıllanıyoruz Einstein’ın bu kadar zorlandığı bir şeyi Feynman’in iki dakikada halletmesine. Bir başka flashback ile üç sayıdır gördüğümüz Einstein’ın aslında paralel bir evrenden gelen Einstein olduğunu öğreniyoruz. Meğersem bizim taraftaki Einstein kapıyı inşa ettikten sonra nasıl açılacağını da bulmuş ve kapının öbür tarafından gelen piskopat Einstein onun yerine geçmiş. Nitekim kapının tekrar nasıl açılacağını bilmeyen piskopat Einstein en sonunda Feynman’dan yardım istemiş.
 
Burada Pitarra, Oppenheimer’ın geçmişini anlatırken yaptığı iyi kalpli olanı mavi, kötü kalpli olan kırmızı olarak çizerek bizi yine bir olası kafa karışıklığından kurtarmış. Oppenheimer bir, Einstein iki oldu piskopat sayıları. Seride hikaye iyice kaosa sürüklenecek gibi duruyor. Aynı zamanda kapının durumu ile sayının başında bizim elemanları ziyaret eden uzaylıların önerisinin de paralellik gösterdiğini söylemek lazım. Uzaylılar uzay teknolojisi vaat ederken, üste Einstein ve Feynman zaten uzaya ve daha bir çok olasılığa açılan bir kapı buldular bile. Bu bakımdan sayının başındaki Einstein kotasyonunda dile getirilen insanın zaman ve mekan algısındaki kıtlığının çözümünü bulacaklar gibi. On numara başlayan seriye, bir on numara sayı daha.