Marvel Comics İncelemeleri

The Death of Captain Marvel

thedeathofcaptainmarvel1“Grafik roman” kavramına ve bu kavramın çeşitli kullanımlarına, hem Comics Alemine Giriş Rehberi’nde, hem de, biraz daha detaylı olarak, Grafik Roman Kavramı ve Sıkıntıları özel dosyasında değinmiştim. Marvel ve DC gibi şirketler, bu kavramı genellikle devam eden serilerini bir araya getirdikleri ciltler için kullanıyorlar – fakat 1980’li yıllarda, Marvel gerçek anlamda grafik romanlar çıkarttığı, yani, bitmiş olarak basılan, tek okumalık “kitaplar” bastığı bir “Marvel Graphic Novel” serisi de çıkartıyordu.

“The Death of Captain Marvel”, Marvel’ın bu serisi içinde yayınladığı ilk, en önemli, ve muhtemelen en kayda değer eser.

Adından da anlaşılacağı gibi, The Death of Captain Marvel grafik romanı, yayın tarihi hakkında birkaç gün önce yazdığım Captain Marvel karakterinin ölümünü ele alıyor. Marvel’ın kozmik evreni içinde önemli bir yer oynamasına rağmen, hiçbir zaman okuyucular arasında ciddi bir popülarite kazanamayan Captain Marvel, bu hikayeyle öldürülüyor, ve bu onun Marvel çizgi romanları içindeki son gerçek hikayesi oluyor.

Tutmayan bir karakterin öldürülmesi için, başlı başına bir grafik roman çıkarılması, Marvel’ın bir kaç sene önce “Madem bu işten para kazanamıyoruz, şöyle sansasyonel bir şeyler yapalım ki bari son hareketimizle biraz gelir elde edelim” mantığıyla yaptığı “Ultimatum” hikayesi gibi görülebilir – fakat durum tam olarak bu değil – birincisi, Captain Marvel ana akım içerisinde “tutmamış” bir karakter olsa da onu seven ciddi bir “kült” takipçi kitlesi var, ve daha da önemlisi, The Death of Captain Marvel içerik olarak çok sağlam bir eser.

Marvel’ın kozmik dünyasının mimarlarından biri olarak adlandırabileceğimiz Jim Starlin’in hem yazıp, hem çizdiği bu hikaye, Captain Marvel’ın hayatı, Thanos’la karşılaşmaları ve benzeri konularda bir “otobiyografi” kaydetmeye başlamasıyla açılıyor. Thanos’un babası ve Mar – Vell’in dostu olan Mentor, Saturn’ün ayı Titan’da bulunan Mar – Vell’e “Bunu yapmak için biraz genç değil misin?” diye sorduğunda, birkaç sayfa sonra netleşecek meselenin de ipuçları veriliyor: Cosmic Awareness denilen, “bilmesi gereken her şeyi bilme” özelliği sayesinde, Captain Marvel kanser olduğunu, yavaş yavaş ölmekte olduğunu fark ediyor, ve Mentor’un yaptığı testler de bu sonucu doğruluyor.

Yaşamak için üç ayı kaldığını öğrenen Mar – Vell, bu süreyi kendisi için önemli olan insanlarla, Mentor’la, Mentor’un oğlu ve kendi dostu Eros’la, sevgilisi Elysius’la geçirmeye koyuluyor. Yavaş yavaş ölümü kabullenen Captain Marvel, haberi yıllarca onunla birlikte savaşmış olan Rick Jones’a verdiğinde, Jones şaşırtıcı bir tepki vererek dostunun bu kadar çabuk pes etmesine sinirleniyor, ve onu bir binanın tepesinde bırakarak terk ediyor.

Rick’in “kanser olduğuna sinirlenmesi” karşısında şaşıran Mar – Vell Titan’a dönerken, Jones Avengers ve Fantastic Four takımlarına gidip, Beast, Reed Richards ve diğer “dahi” süper kahramanlardan arkadaşını kurtarmak için çalışmalarını istiyor. Mentor ile birlikte çalışan bu kahramanlar, Mar – Vell’in hastalığının iyileştirilemeyeceğini kısa sürede anlıyorlar.

Yıllar önce Nitro ile savaşırken, Compound 13 adlı bir maddeden zehirlenen Captain Marvel’ın kollarındaki Nega Band’ler, hastalığa karşı savaşıyor, fakat bir noktadan sonra kanser tekrar mutasyona uğrayarak Nega Band’lerin de savaşamayacağı bir forma giriyor. İronik bir şekilde, Mar – Vell’i hayatta tutan bu bileklikler, ona karşı yapılan herhangi bir tedaviyi (örneğin vücuduna radyasyon verilmesi) de bir “tehdit” olarak algılayıp, engelliyorlar. Sonuç olarak, kahramanımızın hayatta kalmasını sağlayan tek şey, aynı zamanda onun iyileştirilmesini de önlüyor.

İyileştirme çabalarının her durumda boşa çıkacağı anlaşıldıktan sonra, Mar – Vell’in ölümünün git gide yaklaşmakta olduğu kabulleniliyor. Titan’da son günlerini huzur içinde geçiren Captain Marvel, bu günlerini, Eros, Elysius, Mentor, aklınıza gelebilecek tüm süper kahramanlar, hatta kendisini, ezeli düşmanları olan Kree ırkından olmasına karşın, ırklarının en büyük madalyası ile ödüllendiren Skrull’lar ile geçiriyor. Çabuk pes ettiği için arkadaşına kızan Rick Jones da, elbette, son günlerinde onun yanında yer alıyor, ve Mar – Vell, Thanos’un Death ile birlikte kendisini “öbür tarafa” götürdüğünü gördüğü yarı – gerçek bir rüyanın ardından hayatını kaybediyor.

Yorumlar ve Analiz

The Death of Captain Marvel, ana karakteri sevmiyorsanız veya ölümünden etkilenecek kadar tanımıyorsanız bile, son derece ilginç bir çizgi roman. Bir süper kahramanın ölüm karşısındaki çaresizliği, yenilgiyi kabullenmesi, çizgi roman boyunca aksiyon namına neredeyse hiçbir şey olmaması, hikayenin sonuna kadar oldukça düz ve sonu belli bir anlatıyla devam etmesi, diğer süper kahramanların bu ölüm karşısında verdiği tepkiler bu eseri oldukça sıra dışı bir süper kahraman çizgi romanı haline getiriyor.

Bu çizgi romanın, süper kahramanlara bakışımızı yeniden yapılandıracak Watchmen ve The Dark Knight Returns gibi eserlerden oldukça önce yayınlanmış olması da, eserin bu yöndeki gücünü aslında çok daha önemli bir boyuta taşıyor.

Bu özelliklerin dışında, The Death of Captain Marvel farklı açılardan sizi etkileyebilecek bir çalışma: Bütün hikaye sonu belli bir karamsarlık ve umutsuzluk içinde geçiyor, fakat aynı zamanda Mar – Vell’in Elysius’la ve diğer süper kahramanlarla yaşadığı sahneler son derece duygulandırıcı. Mar – Vell’in öleceği haberini Elysius’a verdiği sessiz sahneler, Starlin’in bir grafik anlatıcı olarak başarısını ortaya koyarken, Rick Jones’un ona verdiği tepki, Mar – Vell’in kendi ölüm şekli karşısındaki öfkesi, Spider-Man’ın bu ölümü kabullenmemesi gibi anlar okuyucuyu yakalıyor, en sonunda Thanos’un eski düşmanını öbür tarafa taşıyacak bir rehber olarak gelmesi de, yazardan beklediğiniz “kozmik” dokunuşu ekliyor.

Yalnızca isminden bile sonunda ne olduğu belli bir çizgi roman için, Starlin’in sonu daha beklenmedik hale getirmesi gibi bir beklenti yersiz olsa da, yazar bir iyileşme umudunu birkaç kez gündeme getirmeyi, veya gündeme getiriyormuş gibi yapmayı başarıyor. Her ne kadar bunların sonu değiştirmeyeceği bariz olsa da, Mar – Vell’e duyduğunuz sempati (ki bu da yazarın ayrı bir başarısı) umutlanmanızı sağlıyor, ve sondaki ölüm sahnesini, daha da etkileyici hale getiriyor.

Eseri övüyorum, fakat bu övgü yanlış yerlere çekilmesin – evet, Captain Marvel’ın ölüm hikayesi, çok az sayıda çizgi romanda yakalayabildiğiniz bir gerçekçilik ve “epik” hissi yaratıyor. Watchmen ve Dark Knight Returns gibi eserleri saydım, ama The Death of Captain Marvel bu iki çizgi romanla aynı ligde değil, daha basit, daha iddiasız, daha alçakgönüllü eser; bir uzay / süper kahraman çizgi romanı olarak, kesinlikle etkileyici, hüzünlü, umudu ve umutsuzluğu bir arada yaşatan, ve bana sorarsanız, herkesin okuması gereken bir çalışma.