Marvel Comics İncelemeleri

Secret Wars # 1 – 9

secretwars1 9 2Marvel Comics on yılı aşkın süredir piyasaya çıkarttığı her büyük hikayeyi “Tarihimizin en büyük hikayesi! Marvel Evreni artık asla bildiğiniz gibi olmayacak! Her şey değişiyor!” gibi abartılı sloganlarla tanıttığından bu söylediğim ne kadar ciddiye alınabilir bilmiyorum. Ama Ocak ayında yayınlanan Secret Wars # 9 ile, Marvel’ın yayınladığı büyük hikayelerden gerçek anlamda “en büyüğü” sona ermiş durumda.

Toplamda altmış civarı yan seriye yayılan ve kendi içinde bile yüzlerce sayılık bir sürecin sonucu olan Secret Wars – buradaki Marvel Tarihi yazısında da belirttiğim gibi – tek yazıyla değerlendirilebilecek bir eser değil. Bu açıdan, en azından bir fikir vermesi açısından yeterli olacağını umarak, seri hakkındaki temel fikirlerimi üç ana başlık üzerinden sizlere aktarmaya çalışacağım.

 

Marvel ve DC Comics’in yayınladığı büyük hikayeleri inceleme mantığımız doğrultusunda, bu yazı yalnızca benim Secret Wars ile ilgili kişisel görüşlerimi içeriyor. Seride neler olduğunu öğrenmek için, yukarıda linkini verdiğim Marvel Tarihi kapsamındaki yazıya göz atabilirsiniz.

Kurgu

Özellikle Marvel’ın yayınladığı “event” hikayelerinde şöyle bir durum vardır: hikayenin genel kurgusu, çoğu zaman başlıktan az çok anlaşılabilir (Civil War, Avengers vs. X-Men, Schism, vb.) ve anlaşılamadığı durumlarda bile, Marvel zaten sürekli olarak reklam yaptığı, fuarlarda ve internet üzerinde bilgiler paylaştığı için, serinin genel kurgusu fazla sürpriz olmaz. Bu bağlamda, birinci sayılar da genellikle tahmin ettiğiniz olayların yaşandığı, sizi fazla şaşırtmayan, zaten “evren dışında” bildiğiniz gelişmelerin, evren içinde yaşanarak asıl hikayeye temel hazırladığı sayılar olur.

Secret Wars’da da durum aynıydı. Birinci sayı, Marvel ve Ultimate evrenlerinin yok olması gibi abartılı bir kurguya ev sahipliği yapmakla birlikte, aslında gerçekleşeceğini bildiğimiz olayları işliyordu. Editör Tom Breevort’ın açıklamaları sayesinde, birinci sayıda bu iki evrenin de yok olacağını, ve sonsuz Marvel Multiverse’ünden geriye yalnızca Battleworld’ün kalacağını gayet iyi biliyorduk – burada asıl soru, Battleworld’ün tam anlamıyla nasıl bir yer olacağı sorusuydu.

Secret Wars’un ilk sayılarını okurken, beni en çok şaşırtan, Battleworld gibi, aslında çıkış ve ilham noktası Marvel’ın kendi (orijinal) Secret Wars’una dayanan bir fikrin, Jonathan Hickman gibi yetenekli bir yazar ellerinde, orijinallikten ne kadar uzak bir kurgu olarak hazırlandığı gerçeğiydi. Çünkü aylardır merakla beklenen Battleworld, son dönemin en popüler dizisi Game of Thrones’dan “esinlenme” olarak kabul edilebilecek miktarın biraz üzerinde besleniyordu.

doomydgrassil

Bu dediğimi hemen çeşitli örneklerle özetleyeyim:

– Battleworld kurgusunda, tıpkı Game of Thrones’da olduğu gibi, tek bir kral (Dr. Doom) tarafından yönetilen, farklı “ülkeler” / diyarlar vardı. Bunlar, Game of Thrones’daki “lord”ların yerine “baron”lar tarafından yönetiliyor, ve bu baron aileleri içinde çeşitli kan davaları olduğu ikinci sayıdaki Captain Britain – Mr. Sinister mücadelesinden anlaşılıyordu.

– Bunun tipik bir feodal kurgu olduğunu kabul edebiliriz, ama benzerlikler devam ediyordu: Mr. Sinister, Captain Britain’e karşı suçlu bulunduğunda, hakkındaki hükmün bir düello sonrasında verilmesini talep ediyordu, ki bu da Game of Thrones’daki “Trial by Combat” kavramına epey çağrıştıran bir istekti.

– Eh, bunun da tarihi kökenleri olduğunu kabul edelim – Dr. Doom’un oturduğu taht da oldukça dikkat çekiciydi. “Hardcore” Marvel hayranları için, evet, elbette bu Marvel mitolojisinde yeri olan Yggdrasill ağacı, ama görsel olarak hedeflenen şeyin ne olduğu sanıyorum bariz olmalı.

– Dr. Strange, veya serideki ünvanıyla, Şerif Strange’in rolü ve Dr. Doom ile ilişkisi de kayda değerdi, çünkü kendisine ne kadar şerif derse desin, Strange aslında “hand of the king” rolünden başka bir şeyi üstlenmiyordu.

secretwars1 9 1

– Tıpkı Game of Thrones’da olduğu gibi, Secret Wars’un da en önemli unsurlarından bir tanesi The Wall, veya buradaki adıyla The Shied idi. Tıpkı Game of Thrones’da olduğu gibi, bu da doğal olamayacak büyüklükte bir duvardı, ve (evet, tıpkı Game of Thrones’da olduğu gibi) bu da Annihilation Wave, Ultron robotları ve zombiler gibi canavarımsı unsurları genel dünyanın dışında tutuyordu.

– Night’s Watch konsepti ise iki şekilde işleniyordu. Hayatını dünyayı korumak için feda eden karakterler fikri oldukça onurlu bir grup olan Thors üzerinden hikayeye yediriliyor, ama sadece Shield’ı korumakla görevli, ve çoğu zaman kendi diyarlarından sürgün edilmiş, Doom’u sinirlendirdikleri için buraya gönderilmiş kişilerin bulunduğu bir Hel-Rangers fikri de genel kurgu içinde kullanılıyordu.

Serinin özellikle ilk sayılarının genel tonunda daha farklı benzerlikler bulmak da mümkün, ama sanıyorum bunlar yeterli.

Yine de, bu durumla ilgili söylenebilecek pozitif bir şey de var, zira kurgu aynı kalsa da, hikayenin odak noktası bir noktadan sonra karakterlere ve Doom’u alt etme çabasına yoğunlaştığı için, Secret Wars’ın bir noktadan sonra “kendi sesini bulduğunu” söylemek mümkün. Zararın neresinden dönülse kardır gibi bir bakış açısıyla düşündüğümüzde, olumlu bir nokta olarak bunun altını çizebiliriz.

secretwars1 9 3

Kaçan Potansiyel

Kendi okuma zevkim açısından negatif bir durum olsa da, Secret Wars’un popüler bir kurgudan bu kadar fazla etkilenmesinin objektif olarak ne kadar büyük bir sorun olduğunu bilmiyorum. Kişisel görüşüm, bir hobi olarak yazan insanların dönemin popüler kültür öğelerinden esinlenmesinde, hatta doğrudan onlar içinde geçen hikayeler yazmasında en ufak bir problem olmadığı yönünde – fakat profesyonel olarak hikayeler yazan, bu işten para kazanan insanların, orijinal olmak ve “esinlenmeyi” belli bir ölçüde bırakmak durumunda olduklarına inanıyorum.

Bu bakış açısı bana mantıklı geliyor, ama elbette böyle düşündüğünüz zaman, mesela kimsenin Tolkien’i taklit etmediği bir paralel evreni hayal ederek, “fantastik edebiyat” gibi bir şeyin hiçbir zaman bugünkü potansiyeline ulaşmadığı bir düzen de mümkün kılınmış oluyor.

Dolayısıyla Secret Wars’un ilk sayılarındaki Game of Thrones etkisini kişisel okuma keyfim açısından negatif bir durum olarak değerlendiriyorum, ama bu konuda objektif olarak bir şeyler iddia edip edemeyeceğimden tam olarak emin değilim.

Emin olduğum tek şey, Secret Wars’un tamemen başka bir açıdan ciddi anlamda elden kaçan bir potansiyel olduğu gerçeği, ve bu bizi Marvel’ın “event” mantığına yeniden göz atmak durumunda bırakıyor. 

Marvel bu tarz büyük hikayeler hazırlarken, deyim yerindeyse, “şapkadan çıkan” kurgular üzerine gidiyor. Hem bu hikayelerin satacağından emin oldukları için, hem de büyük hikaylelerini okumak isteyen okurların yıllarca Marvel takip etmek zorunda olmalarını istemedikleri için, hikayelerini genel olarak “bir anda” ortaya çıkan maceralar olarak kurguluyorlar.

Buna bir kaç örnek verebiliriz. Civil War hikayesi, yıllar boyunca Marvel Evreni’ndeki normal insanlar ile süper güçlü insanlar arasında devam eden bir huzursuzluktan, bir memnuniyetsizlikten değil, bir anda yaşanan, tek bir olaydan çıkıyor. X-Men Schism’de Wolverine ve Cyclops birbirleriyle tartışıp farklı yollara giderken, bu durum ikilinin arasında aylar yıllar süren bir çekememezlikten, ideolojik bir süreçten, vesaire kaynaklanmıyor. Avengers vs. X-Men serisi öncesinde – Marvel sanki öyleymiş gibi göstermeye çalışsa da – normal süper kahramanlar ve mutantlar arasında uzun vadede gelişen bir düşmanlık, bir çekememezlik bulunmuyor.

Kısacası, Marvel işine geldiği zaman, “Bakın böyle bir şey var!” diyor, ve bir anda devasa bir hikaye için. devasa bir kurgu, o anda yaratılmış oluyor.

Secret Wars’un kaçan potansiyeli olarak adlandırdığım şey, bu hikayenin bu duruma bir istisna olmasından kaynaklanıyor aslında.

Yukarıda açıklamaya çalıştığım durumun tam tersine, Secret Wars, Marvel ve sürecin başındaki yazar Jonathan Hickman tarafından üç yıldır hazırlanan bir final noktası. Hickman’ın 2012’den beri yazmakta olduğu Avengers ve New Avengers serileri, daha ilk günlerinden itibaren bizi bu seriye doğru götüren hikayeler olma özelliğini taşıyor. Biraz daha örnek vererek açıklayacak olursak, Ultimate Evreni ve Marvel Evreni yok olduğunda, bu olay şapkadan çıkmıyor, üç yıldır devam eden bir sürecin doruk noktası olarak sunuluyor. Veya bu dünyanın yaratıcısı ve kralı, sadece Marvel’ın en önemli kötü karakteri olduğundan değil, zaten aylardır Rabum Alal olarak bu plana yönelik çalıştığı için Dr. Doom olarak belirleniyor. Kısacası, böye bir “event” hikayesi için, belki de ilk kez elimizde tutarlı, uzun vadeli ve gerçek bir plandan söz etmek mümkün. 

secretwars1 9 4

Avengers X-Sanction, Avengers vs. X-Men öncesinde yayınlanan ve finalinde sanki mutantlar ve diğer süper kahramanlar arasında yıllardır sorunlar varmış gibi gösteren, kısa bir seri

Peki ne oldu da böyle ciddi bir potansiyel, serinin en büyük zayıf halkasına dönüştü?

Eh, Marvel denizi aşıp derede boğuldu. Avengers ve New Avengers dergilerindeki son derece karışık kurgu, sadık bir okur kitlesiyle devam ederek Hickman’ın kafasındaki kurgusu ciddi anlamda yerleştirmesine olanak sağlamıştı — Secret Wars’un ilk sayısına geldiğimizde, onlarca çizgi romanlık bu süreç tamamlanmış, geriye yalnızca sekiz sayılık büyük finali halletmek kalmıştı. 

Birbirini hızla takip eden ilk sayıların ardından, seri beşinci sayıdan sonra ciddi anlamda gecikmeler yaşamaya başladı, final ertelendikçe ertelendi, ve Secret Wars’un yaratmış olması gereken All New, All Different Marvel evreninde geçen çizgi romanlar, Secret Wars tamamlanmadan piyasaya çıkmış oldu. 2012’den beri sabırla, dikkatle inşa edilen bu yeni mitoloji, en önemli noktasında, hikaye yetişmediği için yarım kaldı.

All New, All Different Marvel’ın ilk sayılarını merakla bekleyip, bunlar çıkar çıkmaz okuyanlar, Secret Wars’un nasıl bir evren yarattığını, bu evrende nelerin olup bittiğini, hangi karakterlerin varlıklarını aynen sürdürdüklerini, hangi önemli karakterlerin eksik kaldığını ve pek çok benzer konuyu, Secret Wars’un finalinden önce okumuş oldu. Bu yetmezmiş gibi, final planda olmayan bir dokuzuncu sayıya ertlenenince, All New, All Different Marvel evreni, kendisini yaratmış olması gereken Secret Wars bitmeden aylarca devam etmiş bir düzen haline geldi. Dr. Doom gibi, Human Torch gibi, bize final ile ilgili önemli ipuçları veren karakterler bu düzende karşımıza çıktı, ve hikaye bütünlüğü açısından, Secret Wars’un sonunu okumak, neredeyse tamamen önemsiz hale gelmiş oldu.

secretwars1 9 5

Secret Wars kapsamında yayınlanan parodi sayısı Secret Wars Too’dan, Hickman’ın kendi final sorunlarına getirdiği bir özeleştiri 

Buna bir de, üslubu ve işlediği konular nedeniyle Hickman’ın zaten zor takip edilen, mümkün mertebe yazdıkları arka arkaya okunması gereken bir yazar olduğu gerçeği eklenince, ertelemeler sadece hikaye bütünlüğü açısından değil, yaşanan olayları takip edebilmek, hatırlayabilmek ve hikayeden genel olarak keyif alabilmek açısından da neredeyse imkansız hale geldi.

Bu konuya birkaç kez daha değindim, ama yeri gelmişken burada da söyleyeyim. Eminim birkaç ay sonra, Secret Wars serisi cilt olarak toplanıp, Hickman’ın bütün Avengers hikayesi ciltler üzerinden okunabilir hale geldiğinde, veya Marvel hepsini devasa bir “Hickman’s Avengers Omnibus” içinde topladığında, bu ertlemelerin kaynak olduğu okuma keyfi sorunu da ortadan kalkmış olacak.

Ama hikayeyi güncel olarak takip etmeye çalışanlar için, bu çok ciddi bir sorun. Secret Wars örneğinde Marvel, en son Forever Evil örneğinde DC Comics, ve hatta (muhtemelen hiçbir zaman tamamlanmayacak) Image United örneğinde Image Comics… Bütün büyük şirketler bu tarz hikayelerde bu sorunları yaşıyor, ve bana kalırsa artık bu kadar önemli hikayeler söz konusu olduğunda reklam yapmaya başlamadan, serinin ne kadar büyük olaylara yol açacağı planlanmadan, ilk sayı piyasaya çıkarılmadan, şirketlerin serinin tamamlanmış bir şekilde ellerinde olduğundan emin olması gerekiyor.

Çünkü Avengers – New Avengers – Secret Wars sürecinde, tamamen bu seriler arasındaki devamlılıktan kaynaklanan ciddi bir potansiyel var. Ama devamlılık en önemli olduğu anda bütün iş karmakarışık hale getirildiğinde, okurların süreci takip etmesi de imkansız hale geliyor. Secret Wars’un “kaçan potansiyeli” olarak adlandırdığım şey tam olarak bu. 

secretwars1 9 6

 Sonuç

Game of Thrones “esinlenmesi” ve serinin düzensiz yayın düzeni, beni Secret Wars ile ilgili rahatsız eden en önemli iki nokta, ama bu iki durum serinin kötü bir hikaye anlattığı anlamına gelmiyor. Secret Wars, Avengers ve New Avengers serilerinde üç yıldır işlenen hikaye için makul ve beklenen bir son. 

Seri boyunca okuyucuyu şaşırtan fazla gelişme olmaması bir negatif özellik olarak düşünülebilir. Ama Infinity Gauntlet meselesinin bir “ters köşe” çıkması ve Reed Richards’ın The Maker tarafından ihanete uğraması gibi beklenmeyen, daha doğrusu okuyucuyu heyecanlandıran gelişmeler bu eksikliği kapatacak nitelikte. Hikayenin sonuç olarak ulaştığı son da, aslında bir anlamda Hickman’ın yıllardır üzerinde çalıştığı kurgunun belki de hayal edilebilecek en uygun finali. Bu açılardan, Secret Wars, yukarıda değindiğim iki önemli nokta dışında, bence başarısız bir seri değil. 

Elbette, bir sıkıntı da insanların okuma şekillerine göre serinin son derece sübjektif olarak değerlendirilmesi gerektiği gerçeğinde yatıyor. Avengers ve New Avengers’ı baştan sona okuyup, bu seriyi daha sonra okuyan bir okurun alacağı keyif ile, sadece Secret Wars’u okuyan bir okurun alacağı keyif çok farklı. Bunların öncesinde Hickman’ın Fantastic Four’unu da okumuş birinin alacağı keyif çok farklı. Her şeyin üzerine bütün tie-in serilerini de okuyan birinin, her şeyi biriktirip bir anda okuyan birinin, sadece ilgisini çeken tie-in serilerini okuyan birinin… Farklı okuma deneyimleri için yaratılan imkanlar bu durumun doğası gereği çok farklı değerlendirmeleri de mümkün kılıyor. 

Bu kadar kapsamlı bir serinin değerlendirmesi de, bu açıdan fazlasıyla zor. Ben elimden geleni yapmaya devam ediyorum – ama dediğim gibi, bir yazı yeterli değil. Okumaya devam etmek isteyenler için, bir sonraki yazıda, Secret Wars’u okumanın çok farklı bir yolunu, ve bu yolun neden Marvel Evreni’nin bütün tarihi nezdinde mantıklı bir tercih olacağı sorusuna yoğunlaşmaya çalışacağım.