Genel Çizgi Roman Yazıları

Sandıktan Notlar IV

 

transmetropolitan04a

Goolge’a Sandıktan Notlar yazdığınızda ilk çıkan sonuçlar AltEvren’den geliyor, ki AltEvren için henüz pek fazla konuda söylenebilecek bir durum değil bu. Bunu neden söylüyorum? Çünkü Google’a Sandıktan Notlar yazdığınızda ilk çıkan sonuçların AltEvren’den olması, benim bu yaratıcı başlığı kendim bulduğum anlamına geliyor. Aslında bir yerlerden “esinlendiğime” emin gibiyim, ama öyle olmasa bile ironik; yaratıcı başlık bulma stresinden yarattığım genel başlığın yaratıcı olması gibi bir durum çıkıyor çünkü ortaya. Tabi bir başka mümkün açıklama da, aslında başlığın aslında hiç de yaratıcı olmadığı ve benim sadece kendi kendimi avuttuğum açıklaması.

Bu yazıda kayda değer pek fazla bir şey söylemeyeceğim, biraz kişisel, biraz genel gelişme aktarma, biraz da boş laf.

AltEvren’e yazı yazarken zorlandığım iki nokta var: Resimler ve başlıklar. Asıl yazıları yazarken hiç zorlanmıyorum. Bin kelimeyse bin kelime, beş bin kelimeyse beş bin kelime, Marvel Tarihi’yse Marvel Tarihi. Konu çizgi roman olduğu zaman zaten refleksif yazıyorum neredeyse, düşünmeme gerek bile kalmadan, sanki ne yazacağımı haftalardır planlıyormuşum gibi… Ama olay başlık koymaya, yazıyı güzelleştirmeye geldi mi sıkıntı oluyor bende. Ama resimsiz “çizgi” roman yazısı da olur mu? Olmaz muhtemelen, site zaten bomboş gözüküyor resimsiz yazı koyduğumuz zaman.

Başlık bulma stresinden yırttığım bu yazıda, uygun bir resim bulmakla da uğraşmadım o yüzden,  kafama göre bir resim koyup yazıyı ona göre yazıyorum. Bir nevi stres atma yöntemi yani.

Yukarıda gördüğünüz resim Spider Jerusalem’in resmi. Transmetropolitan’ın ana karakteri. Bizim gibi  çizgi romanla ilgili yazı yazanlara en çok gelen soru bu, en sevdiğin seri nedir sorusu. Benimki Transmetropolitan. “iPad: Çizgi Romanlarınızı Çöpe Atın!” yazısında Rüzgar Uluer isimli okuyucumuz (inşallah doğru tahmin ediyorumdur ismini nick’inden dolayı, hata varsa affola) sormuş, incelemesi gelecek mi diye. Vaktim olunca yaparım dedim, ama aslında bende şöyle garip bir durum oluyor bazen:

Okuduğum bir şeyi, izlediğim bir şeyi, gördüğüm bir şeyi, yazarak (veya konuşarak) anlatmak istemiyorum; anlatmanın kesmeyeceğini hissediyorum, gidip herkes okusun, görsün, izlesin istiyorum. Mesela Yüzyıllık Yalnızlık romanı var, en sevdiğim kitap diyorum, anlat diyorlar. Bazen maç izlerken duygu işini abartıyorum, Xavi’yi neden bu kadar seviyorsun, anlat diyorlar. Geçen çok güzel bir kız gördüm diyorum, anlat diyorlar.

Bunlar anlatılacak şeyler değil bence. Belki görmüşsünüzdür, geçen Earth X’i yazdım Özel Dosya olarak. O da öyle bir çizgi roman mesela, benim anlatmamla olacak iş değil.Tam altı bin kelime o yazı, ama dürüst konuşuyorum, ben ne kadar yazsam boş, gidip okumadan o keyfi anlamak zor.

Neyse, bu kadar yazdım bakın, gidin Transmetropolitan’ı okuyun demeye getiriyorum. Pişman olmayacağınızı garanti edebilirim.

Biraz da gelişmelerden bahsedeyim.

AltEvren’de biliyorsunuz “Sayı – Seri İncelemeleri” diye bir bölüm açtık. Oraya yoğunlaşıyorum şu anda, sağolsun Buğra da nefis bir geri dönüş yaparak DC bölümünü ayağa kaldırdı, o yüzden fena gitmiyoruz diye düşünüyorum. Yalnız, çizgi roman piyasası şu an biraz enteresan bir durumda. Birkaç sene önce, Marvel böyle her hikayeyi Trade Paperback olarak toplayıp basmaya başladığında, artık tek sayı olarak çizgi roman diye bir şeyin kalmayacağını konuşmaya başlamıştı millet. Daha sonra, tablet bilgisayar olayıyla birlikte, dijital çizgi romanların piyasanın büyük bölümünü ele geçireceği konuşulmaya başlandı. Şu an enteresan bir biçimde, TPB – Fasikül – Dijital çizgi romanlar son derece güzel bir ahenk içinde birlikte sürdürüyorlar hayatlarını. İdeali de bu tabi, ama şöyle bir durum oluyor, örneğin Marvel serilerini tek tek her sayıyla incelemeye çalıştığınız zaman, aslında temel olarak “beş sayısı çıksın da, birleştirip basalım” diye düşünülerek planlanmış bir olayın X. bölümünü incelemiş oluyorsunuz. Bu da, sayıları değerlendirmeyi zorlaştırıyor: Bir romanı tek bir bölümüne göre değerlendirmeye çalışmak gibi bir şey yani.

Bunun dışında, şunu da söyleyecek bir yer arıyorum uzun zamandır: AltEvren’in kalıcı bir site olabilmesi için en önemli şey güncel kalmasına, sürekli yeni içeriğin eklenmesine özen göstermek. Bu nedenle, çizgi romanla ilgili yazı yazmak isteyen herkesi, her zaman aramızda görmek istiyoruz. Özellikle de Sayı / Seri İncelemelerini açtıktan sonra bu daha da güzel bir sistem olabilir: Sadece okuduğunuz bir çizgi romanın kısa bir özetini, yorumunu, incelemesini yazsanız bile, bu siteye inanılmaz bir katkı yapmış olursunuz. Üstelik, hiçbir sınırlama, hiçbir zorunluluk da yok, isterseniz kişisel blog’unuz gibi kullanın siteyi, günde on mesaj atın, isterseniz on ayda bir kere yazın. Bana nasıl ulaşacağınızı bilmiyorsanız – her türlü iletişim bilgim burada mevcut.

Bir başka yenilik olarak, zamanında AltEvren için bir Formspring hesabı almıştım, Twitter ve Facebook hesaplarıyla beraber. Sonra bunu uzun süre ihmal ettim, bir süre sonra da kapattım. Dün yeniden açmaya karar verdim. Çizgi roman ile ilgil her türlü sorunuzu, ister tepedeki menümüzün en sağındaki “Sorularınız” kısmına tıklayıp doğrudan Formspring’e giderek, ister AltEvren’den hiç ayrılmadan, anasayfada Son Haberler’in altındaki modülü kullanarak bana iletebilirsiniz. En kısa sürede tüm sorularınızı cevaplayacağımı garanti ediyorum.