Marvel Comics İncelemeleri

Original Sin: Marvel Tarihi

originalsin7Bildiğiniz gibi, sitemizin önemli özel dosyalarından Marvel Tarihi’ni büyük ölçüde bir düzene sokmuş durumdayız. Bu düzeni sürdürmek için, Marvel’ın evren içindeki durumu değiştiren, büyük hikayelerini, iki farklı yazıyla ele alacağız: birinci yazı, bu başlıkta gördüğünüz gibi, “Hikaye Adı: Marvel Tarihi” şeklinde sunulacak, ve serinin bir özetinden oluşacak. İkinci yazı ise, sitemizdeki diğer inceleme yazıları gibi, hikaye hakkında yorum ve düşüncelere ayrılacak.

Bu kısa tanıtımın ardından, Marvel NOW döneminin Age of Ultron ve Infinity’den sonraki büyük hikayesi, Original Sin’i kısaca özetlemeye başlayabiliriz.

Bu özeti okumaya başlamadan önce, retcon kelimesinin anlamını bildiğinize emin olmanızı şiddetle tavsiye ederim, zira Original Sin her şeyden önce bir retcon hikayesi.

Hikaye, hiç vakit kaybetmeden, doğrudan Uatu’nun ölümüyle başlıyor. Ay’da yaşayan, ve neredeyse Gümüş Çağ’ın başından beri Dünya’daki olayları (güya) müdahale etmeden takip eden Uatu the Watcher, kimliği bilinmeyen birisi tarafından öldürülüyor, ve gördüğü tüm sırları kaydetmiş olan gözleri, katil veya katiller tarafından çalınıyor. Original Sin’in temel konusu da, katilin kim olduğunu bulmak üzerine kurulu.

Bu soruya cevap vermek için, iki farklı takım kuruluyor. Vücudundaki Infinity Formula’nın yok olması nedeniyle, yerini oğlu Nick Fury Jr.’a bırakarak Marvel Evreni’nden çekilen Nick Fury, araştırmayı yürütmek için geri dönüyor, ve Captain America, Wolverine, Black Widow, Iron Man gibi karakterler, onun soruşturmasında yer alıyor. Fakat öte yandan, Winter Soldier, Dr. Strange, Black Panther, Moon Knight, Punisher, Emma Frost gibi daha esrarengiz karakterlerin yer aldığı ikinci bir takım da, kimliği bilinmeyen bir şahıs tarafından ayrı bir soruşturma için bir araya getiriliyor.

Bu farklı karakterler, Uatu’nun ölümünü Ay’da ve uzayın derinliklerinde araştırırken, New York’ta bulunan Spider-Man, Thing gibi karakterler, Mindless Ones adlı verilen, güçlü fakat normal koşullarda aptal varlıklar tarafından saldırıya uğruyorlar. Kendilerine ilk saldıran Mindless One, Uatu’nun Ay’daki karargahında olması gereken Ultimate Nullifier’ı kullanarak kendisini öldürdüğünde, Uatu cinayeti ile Mindless Ones arasında bir ilişki olması gerektiği anlaşılıyor, ve kısa süre sonra, Mindless Ones denen bu ırkın, Dr. Midas ve kızı Exterminatrix için çalıştığı ortaya çıkıyor.originalsin2

Exterminatrix ve Mindless Ones

Bu olaylar sırasında, Dr. Midas’ın yanında gezen, ve suratı hep bir örtüyle kaplı olan, gizemli bir karakter daha var. İkinci sayının sonlarına doğru, bu karakterin daha önceden Astonishing Spider-Man and Wolverine serisinde gözüken, son derece önemsiz bir kötü karakter, The Orb olduğu ortaya çıkıyor. Elinde Uatu’nun – dünyanın tüm sırlarını kaydetmiş olan – gözlerinden birini tutan The Orb, bunun artık bir göz değil, bir bomba olduğunu söylüyor, ve kendisini seyreden tüm karakterlerin gözü önünde, bu “bomba”yı kullanarak, herkesin en büyük sırlarının ve günahlarının ortaya çıkmasına yol açıyor.

Okuma listesi yazısında da söylediğim gibi, eğer bu serinin tie-in’lerini okumak istiyorsanız, başlamanız gereken yer burası – zira bütün tie-in sayıları karakterlerin bir anda öğrendiği bu sırlara yoğunlaşıyor.

Peki, ne olmuş da bu Mindless Ones denen ırkın bir üyesi, Ultimate Nullifier gibi bir silahı ele geçirmiş? Veya ne olmuş da The Orb gibi önemsiz bir adam, Uatu’nun gözlerinden birine sahip?

Olay şu: The Orb adlı bu Z-Sınıfı süper suçlu, kendisinden daha güçlü ve varlıklı olan Dr. Midas ve kızı Exterminatrix’i, Uatu’nun Ay’daki cephanesini soymaya ve Uatu’nun – başta gözleri olmak üzere – güçlerini çalmaya ikna ediyor. Fakat, ikinci sayının sonunda bu gözlerden birisiyle gözükmesine ve kahramanlar tarafından yakalanmasına karşın, Watcher’ı öldürenin kendisi olduğunu inkar ediyor.

Watcher’ı kimin öldürdüğü konusundaki sır büyümeye devam ederken, sırrı araştıran ve kim tarafından görevlendirildiklerini bilmediğimiz ikinci kahraman grubunda, enteresan bir gelişme yaşanıyor. Winter Soldier, birlikte çalıştığı Moon Knight ve Gamora’yı uzayda bırakarak Dünya’ya dönüyor, ve burada The Orb’dan aldığı gözü inceleyen Nick Fury’yi buluyor. Daha ne okuyucular, ne de Nick Fury ne olduğunu anlayamadan, Winter Soldier silahına sarılıyor, ve Nick Fury’yi önce vurup, sonra kafasını keserek öldürüyor!

originalsin4

Daha sonra Winter Soldier’ı Ay’da, elinde Fury’nin kafası, bir şey ararken görüyoruz. Kısa süre içinde, Gamora, Black Panther, Punisher, Dr.Strange ve diğer karakterler de oraya geliyor, ve Winter Soldier ile savaşmaya başlıyorlar. Kısa süre içinde, bu kahramanları bir araya getiren kişinin de Nick Fury olduğunu öğreniyoruz. Üstelik, Fury ölü falan da değil – zira Winter Soldier’ın öldürdüğü, serinin başından beri gözükmekte olan Fury bir LMD, ve asıl Nick Fury şöyle gözüküyor:originalsin5

Retcon kelimesinden bahsetmiştim…Bu sahnenin ardından, Nick Fury karakteri ile ilgili, son derece önemli bir gerçek açıklanıyor. Yıllar önce, askeri istihbarat için bir görevdeyken, Nick Fury bir uzaylı istilasıyla karşı karşıya kalıyor, ve bu istilayı durdurmak için, Woody McCord adlı bir adam kendisini feda ediyor. Daha sonra ortaya çıkan Howard Stark, Fury’ye McCord’un gerçekte kim olduğunu açıklıyor: Dünyayı tehdit eden her türlü tehlikeye karşı savaşan, uzaylı, büyülü, doğası ne olursa olsun, dünyayı başka kimsenin koruyamayacağı korkunç tehditlerden koruyan tek bir adam. Stark, bu “görevi” “Man on the Wall”, “Duvardaki Adam” olarak tanımlıyor, ve McCord’un ölümünden sonra, bu görevi Nick Fury’ye teklif ediyor.

Kısacası, ulaştığımız sonuç şu: Bizim onu bir SHIELD ajanı, Secret Warriors lideri, süper kahraman toplumunun lideri vs. olarak bildiğimiz sürenin tamamı boyunca, Nick Fury aslında “Man on the Wall” olarak her türlü mistik, kozmik tehlikeye karşı savaşan, önemli bir süper kahramanmış.

Fury’nin topladığı ikinci gizemli takımı Ay’a getirmesinin sebebi ise, kendisinin ölmek üzere olmasından kaynaklanıyor. Yıllardır evrenin en büyük tehlikelerine karşı savaşmış olan Fury, bu ikinci grupta yer alan kahramanlardan birisini, kendi halefi olarak seçmek, “Man on the Wall” görevini yaşatmak istiyor. Fakat, ne bu seçim işlemi yapılabilmiş, ne de Fury Watcher’ı kimin öldürdüğünü açıklayabilmişken, Avengers takımı hışımla olay yerine geliyor, ve Fury’ye artık sır falan istemediklerini söylüyorlar.

Tabi bir anlık boşluktan yararlanan Fury, The Orb’un taşıdığı “gözü”, olayların başından beri kendisinde olan gözle bir araya getirmiş, ve Uatu’nun tüm sırlarına hakim olmuş durumda.

 originalsin8

Avengers’ı bu şekilde karşılayan Fury, Uatu’dan öğrendiği sırları da kullanarak, tek başına onlarla savaşmaya, ve hepsini alt etmeye başlıyor. Hikayenin sonuna doğru ilerlerken, Dr. Midas, Exterminatrix ve Orb’un, Ay’a ilk ziyaretlerinde Uatu’dan çeşitli silahlar ve gözlerinden birini çaldıklarını, fakat Orb’un da dediği gibi, onu öldürmediklerini görüyoruz.

Hikayemiz de, eşzamanlı olarak anlatılan  iki farklı Nick Fury sahnesiyle sona eriyor.

Bu hikayelerden ilkinde, Watcher’ı kimin öldürdüğünü görüyoruz. Tek gözü ve cephanesinde sakladığı tehlikeli silahlarından bazıları çalındıktan sonra, Uatu Fury’yle karşı karşıya geliyor, ve Fury’ye bu soygunu kimin yaptığını söylememesiyle başlayan gergin bir diyaloğun ardından, Fury – biraz da Watcher’ın kendi isteği ile – Uatu’yu vuruyor. Böylece, hikayenin ortasından beri ipuçları verilen konu netleşiyor, ve Uatu’yu öldüren gerçekten de Nick Fury olduğu ortaya çıkıyor.

Serinin finalini oluşturan hikayede ise Fury, Dr. Midas, Exterminatrix ve Orb ile savaşıyor. Uatu’nun bedenini de kullanarak kendisini ciddi boyutta bir güce kavuşturan Dr. Midas, Nick Fury’yi alt edecekmiş gibi gözükse de, Fury Uatu’nun gözünü kullanarak ona kaldıramayacağı bir güç veriyor, ve sonuç olarak, “Ay’ın Mavi Yüzü” olarak adlandırılan bölgede ciddi bir patlama meydana geliyor.

Epilog bölümünde, bu patlamanın da Nick Fury’yi öldürmediğini görüyoruz. “Man on the Wall” görevi, Fury’nin seçtiği kahramanlardan Winter Soldier’a devredilirken, hikayesini duymamış karakterler, onun yalnızca delirdiğine ve kendi ölümüne sebep olduğuna inanıyor. Nick Fury ise, Uatu the Watcher’dan boşalan görevi devralmış durumda, Dünya’yı gözetlemeye koyuluyor.

originalsin3

Bu hikayeyle ortaya çıkan “günahlar” ve “sırlar”, özellikle de Captain America’nın öğrendiği, Marvel Evreni açısından en az Nick Fury’nin bu gizli hikayesi kadar önemli. Bu bilgiler için, şu adresteki son bölüme göz atabilirsiniz, fakat ne yazık ki bilgiler İngilizce.

Önceki Hikaye: Infinity

Sonraki Hikaye: Axis