Farklı Tatlar

Klaus

Uzun süre sonra yeniden açılan sitemizde favori bölümüme, 2016 yılının ilgi çekici çizgi roman fikirlerinden bir tanesi ile, Klaus ile geri dönüş yapmak istiyorum.

Grant Morrison tarafından yazılan, Dan Mora tarafından çizilen ve Boom! Studios tarafından yayımlanan Klaus, yedi sayılık, tuhaf bir çizgi roman.

Özellikle Grant Morrisonı tanıyan okurlarımızın, ona ait bir çizgi romanı incelemeye başlarken “tuhaf” kelimesini kullanmama pek şaşırmayacağını tahmin ediyorum. Son yıllarda DC Comics’te yazdığı Batman RIP, Final Crisis, Multiversity gibi serilerde bilinçli olarak farklı işler hazırlamaya çalışan yazar, ismi duyulduğunda, “Bakalım şimdi neler yapmış…” şeklinde tepki verilen yazarların da başında geliyor.

Bu sefer yaptığı şey, aslında hepimizin tanıdığı bir popüler kültür karakterini, süper kahraman-vari bir kurgu içinde yeniden yaratmak. Çizgi romanın başlığı, Klaus, Batı kültüründe genellikle Santa Claus olarak bilinen, bizde ise genellikle Noel Baba olarak tanınan figüre gönderme yapıyor.

Morrison’ın yakın olduğu DC Comics kültüründen hareketle, internette bu çizgi romanı Santa Claus: Year One olarak tanımlayan yorumlar var. İşin özünde gerçekten Morrison’ın yaptığı bu – Avrupa’nın kuzeyinde, Ortaçağ temalı bir kurgu içinde, “Noel Baba” figürünün nasıl ortaya çıktığını anlatıyor ve bize onu Noel Baba haline getiren macerayı sunuyor.

Bu konu Morrison için biraz fazla “çocuksu” bir kurgu gibi gözükebilir. Gerçekten öyle olup olmadığını söylemek zor, zira eserin belli noktaları şiddet açısından çocuklara uygun olmasa da, hikaye ve hikaye anlatımı açısından “masalsı” olarak nitelendirebileceğimiz bölümler kesinlikle mevcut.

Bunun Grant Morrison açısından ilginç bir durum olduğunu söylemek gerekiyor. Morrison, özellikle günümüzde, ama aslına bakarsanız yazarlık kariyerinin ilk günlerinden beri, bir “hikaye anlatmak”tan ziyade, zaten “anlatılan hikayeler üzerine çıkarımlar yapmak” ile ilgilenen bir yazar. Sitede incelediğimiz Multiversity serisine kısaca göz atarak, bunun ne anlama geldiğini rahatlıkla görebilirsiniz.

Kendisini okuyan insanların, bu tarzı ister sevsinler, ister sevmesinler, Morrisona karşı “Bakalım bu sefer ne yapmış?..” mantığıyla yaklaşmasının temel nedeni de bu aslında.

klaus3

Klaus bu açıdan ilginç bir eser. Çünkü, evet, belki ortaya çıkarttığı kurgu yine değişik ve tuhaf gözüken bir kurgu ama, hikayenin anlatılışı, okuyucuya sunuluşu, anlatının ilerleyişi ve benzeri açılardan, burada kafa karıştırıcı hiçbir şey yok.

Dolayısıyla, sayfanın içinden size bağıran karakterler, okurken üç sayfa geri, dört sayfa ileri bakmadan anlamayacağınız kurgular, karmakarışık “meta-narrative” öğeleri, veya hikayeyi anlamak için öncesinden okumuş olmanız gereken altı yüz elli sayılık bir külliyattan söz etmek mümkün değil. Bu, Klaus’un hikayesini başından sonuna kadar anlatan, okunması son derece basit, masalsı bir hikaye.

Grant Morrison’un diğer çizgi romanlarında görülen tarzı, okurları bıçak gibi ikiye bölen bir kullanım. Pek çok yazar hakkında objektif görüşleri olan okurlar, söz konusu Morrison olduğunda genellikle “Bayılmak” ve “Nefret etmek” gibi kutuplara gidebiliyorlar. Morrison’un genel yazarlık üslubunu beğenen biri olarak, Klaus’ta bunu görmemenin, hatta, bu kadar basit bir anlatıyla karşılaşmanın, beni şaşırttığını itiraf etmeliyim.

Bu açıdan, yazacağımı hiç düşünmediğim bir şey yazmak ve bir Grant Morrison çizgi romanı olan Klaus’un belki de en kötü yanının, “fazla basitlik” olduğunu söylemek zorundayım. Hikayenin gelişimi, akışı ve kurgusal oluşumu açısından basit olmakta en ufak bir sorun yok, ama bütün hikayenin “çocukları yemek isteyen kötü bir ruh” meselesine bağlanması, yedi sayılık bir seri için bence “Eh işte”lik bir final. Tabi okuduğumuz şeyin ne olduğunu bir kez daha düşünerek, bunun normal olduğunu söylemek de mümkün.

Bu basitliği telafi eden bir unsur varsa, o da Dan Mora’nın eserin ruhunu müthiş şekilde yansıtan çizimleri olmalı. Köydeki günlük yaşantıdan Klaus’un soğuk bir iklimde hayatta kalma çabasına, doğaüstü ruhlardan bu coğrafyanın karakteristik auroralarına kadar, Mora’nın yarattığı atmosfer gerçekten harika.

klaus4

Her şeyiyle, “Noel Baba’yı bir süper kahraman olarak kurgulamak” mantığıyla hareket eden Klaus serisinin, okuyucular ve internet genelinde büyük ölçüde pozitif yorumlar aldığını ve Boom! için tatmin edici satış rakamlarıyla ulaştığını söylemek sanırım mümkün. Bu da, pek de şaşırtıcı olmayan bir şekilde, bizi süper kahraman çizgi romanlarının doğası ile ilgili bir final yapmaya zorluyor.

Tıpkı Year One hikayelerinin sadece daha sonraki hikayelere temel hazırlayan orijinler olması gibi, Klaus’un bu ilk macerası da sadece sonraki hikayelerin bir başlangıcı aslında. Bu doğayı en iyi kavrayan yazarlardan biri olan Grant Morrison’un, kısa süre içinde Klaus’u farklı kurgularda, farklı zaman dilimlerinde, farklı maceralar içinde kullanacak olması, büyük ölçüde beklenilebilir bir durum.

Yedi sayılık bir mini seri olarak kurgulanan Klaus’un elde ettiği başarıdan sonra hazırlanan ilk devam hikayesi, Klaus and the Witch of Winter isimli “one-shot”, 21 Aralık 2016 tarihinde piyasaya çıkacak.

Özetle...
[columns size="1/3" last="false"]

Fantastik - Mitolojik Kurgular Sevenler İçin

Klaus, günümüzün en popüler mitlerinden birinin keyifli bir uyarlaması

[/columns] [columns size="2/3" last="true"] Sevebilirsiniz...

Grant Morrison'u seviyorsanız - Bu büyük ölçüde "Noel Baba Grant Morrison karakteri olsaydı nasıl olurdu?"nun cevabı

Kuzey mitolojisinden, Viking hikayelerinden hoşlanıyorsanız


Sevmeyebilirsiniz...

Çok derin, entelektüel bir çizgi roman arıyorsanız

Grant Morrison'dan ve genel olarak üslubundan hoşlanmıyorsanız

Mitolojik, fantastik kurgulara karşı özel bir ilginiz yoksa

[/columns]
İnceleme sistemimiz hakkında daha fazlası için tıklayın!