Türk Çizgi Romanları

İstanbul Odyssey ve “Bağımsız Çizgi Roman”

indiecomicsSon dönemde Türkiye’de yerli çizgi roman üretimi konusunda umut verici bir artış yaşanıyor. Bu güzel gelişmeye dahil olan çizgi romanlardan biri de, 2014’ün son günlerinde yayınlanan İstanbul Odyssey.

Doğu Yürür tarafından yazılıp – çizilen ve Arka Bahçe tarafından yayınlanan İstanbul Odyssey’in arka kapağında – neredeyse her kitapta olduğu gibi – övgü ve tebrikler yer alıyor. Bu cümlelerde yer alan ilginç bir durum nedeniyle, yazıya oradan başlamak istiyorum.

Doğu Yürür’ü İstanbul Odyssey için tebrik eden altı kişiden üçü, eseri bir bağımsız çizgi roman olarak tanıtmış ve bu bağlamda fazlasıyla ilgi çekici bulduğum bazı ifadeler kullanmış. Bunlar arasında İstanbul Odyssey’i “bağımsız çizgi romanın Türkiye’deki ilk örneği” olarak tanımlamak, ve eserin “çizgisini, anlatımını ve hikayesini” bağmsız çizgi romana benzetmek gibi ifadeler bulunuyor.

“Bağımsız çizgi roman” kavramının bir eserin içeriği, üslubu veya stiliyle herhangi bir alakası olmadığı ve olamayacağı düşünüldüğünde, bu enteresan bir durum.

Levent Cantek de Radikal Kitap’taki İstanbul Odyssey yazısında bu konuya önemli yer ayırmış:

İstanbul Odyssey’nin ilk gerçek bağımsız çizgi romanımız (indie) olduğu iddia edilmiş. Heyecanlı ve sempatik bir niteleme olmakla birlikte bu iddia doğru değil. Bağımsız çizgi roman nedir önce onu açıklayayım. Amerika’da büyük çizgi roman yayınevlerinin kontrolündeki satış dağıtım ağına dâhil olmak istemeyen veya bizzat tekel tarafından dışarıda tutulan, bu yüzden yerel kalan ve az satan çizgi romanlara indie denirdi. Dağıtım ağına girememenin en bariz ölçütü çizgi romanı çocuklar için üretmemektir. O sebeple underground çizgi romanla bağımsız çizgi romanlar çok iç içe geçti. Underground, estetik bir tercih de içeriyordu ama her bağımsız (yayınevinden çıkan) çizgi roman underground değildi. Mesele endüstrinin üretim kodlarını belirleme gücüyle ilgiliydi.

İndie için içerikle ilgili bir niteleme yapılması doğru değil, evet bir Amerikalı, Doğu Yürür’ün çalışmasını görse şunları düşünebilir; bir yabancı çizmiş, az satar bir hikâye içeriyor, Örümcek Adam’a benzemiyor… O halde bağımsız çizgi roman olabilir diyebilir. Hiç garip gelmesin. Benzer bir kestirimi grafik roman için de yapıyorlar. Neye benzeteceklerini bilemedikleri her şeye grafik roman diyebiliyorlar (…)

indiecomics2

Normal şartlarda bahsetmek istediğim bir konunun Levent Cantek tarafından açıklanmış olması benim sadece yazısına link verip devam etmem anlamına gelir, fakat bu noktada onun açıklamalarında da belli bir karışıklık görüyorum.

Amerikan çizgi roman dünyası içinde, Cantek’in de değindiği gibi, underground comics, independent comics (indie, veya indy) alternative comics, hatta x ile comix gibi çok benzer anlamlar taşıyan, fakat önemli noktalarda birbirinden ayrılan çeşitli kavramlar var.

Levent Cantek’in cümleleri belli bir dönem için doğru, fakat kullandığı “dağıtım” ve “dağıtım ağı” gibi kavramlar işin içine getirildiğinde, aslında günümüz koşullarında “bağımsız çizgi roman” kavramını pek karşılamayan açıklamalar haline geliyorlar.

Günümüzde Amerikan çizgi romanı içinde dağıtım büyük ölçüde Diamond Comics adlı, çizgi roman “yayınlayan” şirketlerden bağımsız bir firma tarafından yapılıyor, ve neredeyse bir tekel olan bu şirket, Avatar Press’ten Fantagraphics’e, IDW’dan Image’a, Drawn & Quarterly’ye tüm kayda değer şirketlerin çizgi romanlarını dağıtıyor. Bu saydıklarımın neredeyse tümü, süper kahraman türü dışında, sadece yetişkinler için çizgi roman üreten şirketler. Bir başka deyişle, Amerika’da yaklaşık yirmi yıldır “Örümcek Adam’a benzemeyen şeyler”, zaten Örümcek Adam’ı dağıtan şirketle aynı şirket tarafından dağıtılıyorlar. Dolayısyla, Marvel’ın, DC’nin dağıtımını yapan şirket, Fantagraphics’in, Drawn & Quarterly’nin de dağıtımını yapıyor – dağıtım ve dağıtım ağı içinde yer almanın da, tıpkı içerik gibi, “bağımsız çizgi roman” olmakla pek bir alakası yok.

Bu bağlamda, “bağımsız” çizgi roman için verebileceğimiz tanım aslında tüm bu açıklamalardan çok daha basit. Bağımsız çizgi romanlara verilen ödüllere, bu kavramın kullanımına, bağımsız çizgi roman inceleyen web siteleri ve yayın organlarına baktığınızda, 2000’li yıllarda bu kavramın tek bir anlamı var: Amerika’da Marvel ve DC Comics dışında, yani çizgi roman sektörünün süper kahraman odaklı devleri dışında üretilen tüm çizgi romanlar. 

indiecomics3

Bu noktada bir örnek vermekte fayda var. Saga, şu anda Amerika’daki en popüler çizgi romanlardan birisi. Pek çok yerde son yılların en iyi bağımsız çizgi roman serilerinden biri olarak tanımlanıyor, fakat en az Marvel ile DC çizgi romanları kadar yaygın bir şekilde satın alınabiliyor ve aynı “dağıtım ağı”na bağlı. Hatta, cilt olarak toplanmış hali, 2014’ün en çok satan ciltli çizgi romanı.

Bu Levent Cantek’in açıklamasında gördüğüm sıkıntı. Tabi buradaki önemli notka, bu ufak yanlışlık değil, Cantek’in de söylediği gibi, “bağımsız çizgi roman”ın içerik, çizim tarzı, hikaye üslubu gibi konular hakkında en ufak bir anlam ifade etmemesi.

Yine somut davranayım: Alex + Ada, bağımsız bir çizgi roman. Asterios Polyp, bağımsız bir çizgi roman. Berserker, bağımsız bir çizgi roman. Beta Testing the Apocalypse, Building Stories, Classwar, Habibi, Jar of Fools, Paying for It; hatta piyasayı kasıp kavuran, deliler gibi satan Walking Dead, bahsettiğim Saga; hepsi bağımsız çizgi romanlar – ama bunlar arasında stil olarak, tarz olarak, çizim olarak, üslup olarak çok, çok ciddi farklar var.

Dolayısıyla, bir çizgi romanı, Amerikan ana akımının (hatta Batwoman, Hawkeye, Winter Soldier vs. gibi farklı serileri düşünürseniz, ana akımın da ana akımının!) çizgi romanlarına benzemediği için stil olarak “bağımsız” diye tanımlamak, biraz hatalı bir durum. Aynı şekilde, Türkiye gibi bir ülkede, “bağımlı” olunabilecek büyük bir çizgi roman yayıncısı olmadığı düşünüldüğünde, herhangi bir çizgi romanın “bağımsız çizgi roman” olmak dışında pek bir şansı da yok.

Pek çok sanatçının çizgi romanlarını kendileri yazıp çizmekle kalmadığı, aynı zamanda bir de hiçbir yayınevi olmadan, tamamen kendi imkanlarıyla yayınlattığı bir ortamda, bir eserin Türkiye’nin ilk bağımsız çizgi romanı olarak tanımlanması yanlış; ama tabi, asıl yanlış bağımsız çizgi romanı içerikle ilişkilendirip kullanmakta.

Bu bağımsız çizgi roman meselesi, uzun süredir kafamda olduğu için İstanbul Odyssey de bu konuya vesile oldu. Kitabın ayrı bir incelemesine, AltEvren Gurme’den ulaşabilirsiniz.

Levent Cantek’in yazısı için:

http://kitap.radikal.com.tr/makale/haber/tepegozunu-arayan-cizer-412025