DC Comics İncelemeleri

Grayson (2014) #1 – 12

graysonkapakDC Comics’in 2014 yılı büyük hikayesi Forever Evil, çeşitli açılardan ilginç sonuçlar yaratan bir hikaye olmuştu. Bu sonuçlardan bir tanesi de, serinin başlarında Crime Syndicate’ın eline düşen Dick Grayson’ın, tamamen farklı bir şekilde kurgulanarak yeni bir seriye kavuşması oldu.

Pek çok çizgi roman okuru tarafından orijinal Robin olarak hatırlanan, ilerleyen yıllarda “Nightwing” adını alarak – bir anlamda – “ayrı eve çıkan” Dick Grayson, Forever Evil sonunda “süper ajan” konseptine yaklaşarak, kendi adını taşıyan seride karşımıza “Agent 37” olarak çıkmaya başladı.

Henüz okumamış olanlar için ufak bir uyarı ekleyeylim: yazının devamında hem Grayson serisi, hem de bu seriye yol açan Forever Evil hikayesi ile ilgili spoiler niteliğinde bilgiler olabilir.

Spoiler uyarımızı yaptığımıza göre, serinin temelini biraz daha detaylandırabiliriz.

Forever Evil hikayesi sırasında ölümle burun buruna gelen, fakat son anda Batman ve Lex Luthor tarafından kurtarılan Dick Grayson, hikayenin finalinin odak noktalarından bir tanesi olmuştu.

Fakat Batman – aslında biraz kendisinden bekleneni yaparak – seri boyunca ölü olduğuna inanılan Dick hakkındaki iyi haberi kimseyle paylaşmamayı tercih etmiş, ve sadık dostunu, “ölü” olmanın işine yarayabileceği önemli bir görevde kullanmaya karar vermişti.

Grayson serisi, bize aşağı yukarı bu noktadan itibaren olanları aktaran bir seri.

grayson4

Batman tarafından, Spyral adı verilen bir  casus organizasyonuna sızmakla görevlendirilen Dick Grayson, burada hem tamamen farklı bir dünyanın gerekliliklerine alışmaya çalışan,  hem de bugüne dek alışık olduğundan farklı kurallarla oynanan bir oyun içinde yer alan bir karakter olarak resmediliyor.

Bu noktada serinin yaratıcı ekibinin iki önemli başarısı var. Birincisi, Dick Grayson gibi, 1940’lardan beri çizgi romanlarda yer alan bir karakteri orijinal ve farklı bir kurguda değerlendirme konusunda oldukça iyi olmaları, ve ikincisi, bunu yaparken, Dick Grayson’ın karakterinin yerleşmiş özelliklerinin pek çoğunu koruyabilmeleri. Bu şekilde ifade edildiğinde belki çok anlam ifade etmiyor, fakat günümüz süper kahraman çizgi romanlarında, hem bir karakter açısından gerçek anlamda orijinal bir hikaye üretmek, hem de bu karakteri tutarlı bir şekilde kullanmak çok sık görülen bir şey değil.

Analizi biraz sonraya bırakıp daha temel bir konuya dönelim: Grayson serisinde tam olarak neler oluyor?

Serinin tek cümlelik özeti çok basit: Dick Grayson, Helena Bertinelli, Agent 1 ve diğer partnerleri ile, Spyral organizasyonu için çeşitli görevler yerine getiriyor. Fakat bu temel kurgunun ötesinde, ilk on iki sayı itibarıyla, incelenen pek çok alt-kurgu da mevcut. Her şeyi kapsamayan basit bir liste yaptığmızda, ortaya şöyle “alt konular listesi” çıkıyor:

Grayson3





Spyral ile ilgili ilginç noktalardan bir tanesi, JL üyeleri hakkındaki oldukça geniş bilgi birikimleri 

Bu, on iki sayılık bir çizgi roman için çok fazla kurgu öğesi. İyi bir yazar ve iyi bir planın bunları on iki sayıya yedirebileceği bir gerçek, fakat Grayson serisinin en büyük sorunu, sayıları birer birer okuduğunuzda başarılı bir hikaye anlatımı görmenize karşın, çoğu zaman bu sayıların “büyük resme” bağlanmadığını hissetmeniz. Bu da, yaratıcı ekibin hikayeleri ya ilerledikçe kurguladıklarını, ya da serinin arka planındaki mantığı fazla iyi oturtmadıklarını gösteriyor. Grayson’ın en büyük eksikliği bu.

Grayson2

Casusluğun bir parçası olarak, Dick Grayson bu seride “Batman Etik Anlayışı”nın biraz dışına çıkarak tabanca kullanıyor – fakat öldürmemek konusundaki tutumu devam ediyor. 

Öte yandan, tek sayılara baktığımızda – çoğu zaman – başarılı sayılar görüyoruz. Aslında “casus hikayesi” olarak sınıflandırılabilecek bir serinin, bu hikayelerin çok popüler olduğu yılların mantığıyla, tek sayılık hikayeler olarak kurgulanması çok kötü bir fikir değil – fakat bu özel seriler dışında günümüz çizgi roman mantığına pek uymuyor. DC Comics’in yeni duyurduğu “Robin War” gibi hikayelerin, Dick Grayson’ı da bir nebze etkileyeceğini varsayarsak, serinin kendi içinde bağımsız olmasını beklemek de herhalde pek gerçekçi değil.

Ama bunun dışında, yaratıcı ekip tek bir sayıda, minimalist bir hikayeye yoğunlaştığında, Grayson serisi gerçekten çok başarılı hale geliyor. Dick Grayson’ın Gotham’a dönüşünü konu alan on ikinci sayı – Dick’in yaşadığı kimlik krizi nedeniyle beni biraz kendinden soğutsa da – böyle bir örnek. Helena, Midnighter ve Dick’in ıssız bir çölü yürüyerek aşmaya çalıştıkları beşinci sayı (ki, Robin’in geçmişine yaptığı gönderme ve hikaye anlatımının etkisi nedeniyle bence serinin şu ana kadar en iyi sayısı) bir başkası.

Serinin güçlü görselliği ve git gide daha sık kullanmaya başladığı deneysel paneller de pek çok çizgi roman okuru için ilgi çekici olabilecek faktörler. Bir Hawkeye ya da Batwoman kadar ezber bozucu paneller beklemek hayal kırıklığı yaratabilir, fakat özellikle serinin ilerleyen noktalarında pek çok ilginç kullanım göreceğiniz bir gerçek.

Grayson1Grayson’ın başarılı bir seri olduğunu söyleyerek bitirmekte bir sakınca görmüyorum. Elbette, bazı bariz noktaları unutmamak gerekiyor: bu bir Batman, bir Avengers, bir Justice League değil – daha kısıtlı bir kitleye hitap etmesi için yazılmış, daha arkaplanda kalması için tasarlanan bir seri. Bu doğrultuda iddia edebileceğim tek somut bilgi, bunun iyi bir Dick Grayson çizgi romanı olduğu. Serinin karışık boyutlarını, havada kalan noktalarını ve (henüz?) tamamlanmayan alt kurgularını görmezden gelebilecekseniz, ve Dick Grayson’ı seviyorsanız, bence bir göz atmanızda fayda var.