Fransız Çizgi Romanları

Fransız (?) Çizgi Romanları: Frankofon, Franco – Belge, Bande-Dessinée!?

tintin-au-congoTürkiye’de, çizgi romanları coğrafi orijinlerine göre kategorize etme eğilimi, son derece yaygın. Sitelerimizi, forumlarımızı, hatta çizgi roman dükkanlarımızı, bu şekilde ayırıyor,  İtalyan çizgi romanlarına “Fumetti”, Amerikan çizgi romanlarına “comics” gibi isimler takarak, aslında bu bölgelerde pek de var olmayan bir “terminoloji” yaratıyoruz.

Ama, iş “Fransız” çizgi romanlarına geldi mi, olay karışıyor. Fumetti ve Comics, tartışılmayan kavramlarken, Fransızca çizgi romanlar, BD, Frankofon, Franco – Belge gibi, pek çok terimle belirtiliyor.

Peki, nedir bu kavram kargaşası? Neden “Fumetti”, “Comics” ve “Manga” gibi durumlarda tek kavram yeterli olurken, iş Fransız çizgi romanlarına geldi mi, Bande-Dessinée, BD, Fransız, Frankofon, Franco-Belge Ekolü, Fransa-Belçika Çizgi Romanları  gibi, farklı farklı kavramlar duyuyoruz? Bunlar tam olarak ne demek? Hangisini kullanmalıyız?

Öncelikle ilk kullandığım kavramla, yani “Fransız Çizgi Romanları”yla başlayalım. Burada elbette açıklanacak çok bir şey yok, ama daha sonrakileri anlamayı kolaylaştıracağı için biraz üzerinde durmak gerekiyor. “Fransız” kelimesi, “Fransa’ya ait olan, Fransa’dan gelen” gibi bir anlam taşıyor, ve dolayısıyla Fransız Çizgi Romanı dediğimiz zaman, şöyle bir coğrafyadan gelen çizgi romanları ifade etmiş oluyoruz:

crt10

Bunda aslında çok bir sıkıntı yok. Nasıl ki İtalyan, Japon çizgi romanları demek gayet normal bir durumsa, Fransız çizgi romanları demek de bir o kadar normal bir durum. Fakat iş Fransa örneğinde – tahmin edebileceğiniz gibi – biraz daha karışık.

En meşhur “Fransız” çizgi romanlarından biri olan Tenten’i ele alalım. Her ne kadar böyle bir cümle kurmamız, pek çok platformda hiç dikkat çekmeyecek de olsa; pek çok çizgi roman okuru, Tenten’in en meşhur Fransız çizgi romanlarından biri olduğu konusunda bizimle hemfikir olacak da olsa, Tenten aslında bir “Fransız” çizgi romanı değil – çünkü Fransa’dan değil, Belçika’dan geliyor. Evet, Fransızca yazılıyor, Fransa’da çok popüler oluyor, ama “ulus” olarak Fransa’ya ait değil – Belçika’ya ait.

Ve Tenten gibi pek çok örnek var.

İşte bu durumdan yola çıkan bazı çizgi roman okurları, Fransız çizgi romanları demekle yetinmiyor, benzer bir kültürle, benzer bir formatla yazılan ama Fransa dışından gelen çizgi romanları da dahil edip, Fransa – Belçika Çizgi Romanları gibi bir kavram kullanıyorlar. Örneğin, Türkiye’nin önemli çizgi roman forumlarından Altın Madalyon’da, bahsettiğimiz çizgi romanlar bu adla kategorilenmiş.

Buradaki sıkıntı şurada: Her ne kadar Fransız ve Belçikalı sanatçıların yarattığı ekolü bir arada kategorilendirmek mantıklı gibi gözükse de, “Fransa – Belçika Çizgi Romanları” dediğinizde – harita üzerinde göstermek gerekirse – ilk örneğe göre tek değiştirdiğiniz şey şu oluyor:

ctr11-620x250

Yani – Fransa’ya sadece Belçika’yı eklemiş oluyorsunuz. Bu, “Tenten ve benzeri çizgi romanları ne yapacağız?” sorununu çözse de, yine aynı ekolü takip eden – örneğin İsviçre çizgi romanlarını – kapsamıyor. “Fransa – Belçika – İsviçre Çizgi Romanları” deseniz, bu sefer hem isim çok uzuyor, hem de, bir başka örnek olarak, bu ekolden fazlasıyla etkilenen, Fransızca olarak yazılan Quebec çizgi romanlarını dışarıda bırakıyor. Eh, bu durumda da “Fransa  – Belçika – İsviçre – Quebec Çizgi Romanları” gibi bir tanım, tahmin edebileceğiniz gibi abartılı oluyor  – ki yine sadece dört “ulus” saymış oluyorsunuz.

Bu sıkıntıdan yola çıkan bazı çizgi roman okurları, Fransız – Belçika Çizgi Romanları derken, bunu “coğrafi” bir konumlandırma olarak değil, bir ekol sınıflandırması olarak ele alıyor, ve ekolün orijin noktası olan Fransa ve Belçika’yı merkeze taşıyarak, Fransa – Belçika Ekolü, veya Franco – Belge Ekolü gibi tanımlar kullanıyor. Bu tanım, hem Fransa ve Belçika’da geliştiği şekliyle, bu ülkelere “ait olan” çizgi roman stilini belirtiyor, hem de bu tarzı takip ederek yazılmış tüm çizgi romanları, coğrafi konum gözetmeksizin, bir şemsiye altında topluyor.

Gelelim işi karıştıran diğer kavramlara… Bu ekole dahil olan çizgi romanları ifade etmek için kullandığımız bir diğer kavram, Frankofon kavramı: Türkiye’nin bir diğer önemli çizgi roman forum sitesi ResimliRoman’a baktığımızda, karşımıza bu kavram çıkıyor: bölüm “Frankofon ve BD” olarak tanımlanmış. Ama bu “frankofon” kelimesi ne demek? Nereden geliyor?

Artık günlük hayatta karşımıza çıkmayan bir kavram olduğundan mıdır, yoksa bir grup çizgi roman okurunun kavramla ilk ve sadece bu alanda karşılaşmasından mıdır bilmiyorum; ama ilk altı çizilmesi gereken şey şu: Frankofon, çizgi romanla sınırlı, çizgi romanla alakalı, çizgi romanları tanımlamak için kullanılan bir kavram değil. Frankofon, kültür ve dil alanında çok uzun süredir varolan bir kavram, ve çizgi roman için kullanıldığında, bu mecra içinde özel bir anlam ifade etmiyor, sadece bu alana uyarlanıyor.

Frankofon, kelime anlamı olarak, “Fransızca konuşan / Fransız diline ait olan” demek. Dolayısıyla, “Frankofon çizgi roman” dediğiniz zaman, dünyanın neresinde yazılmış olursa olsun, orijinal olarak Fransızca yazılmış bir çizgi romandan bahsediyorsunuz.

Ama dikkat! Bu kavram da herhangi bir coğrafi konum belirtmiyor, zira Fransızca son derece yaygın bir dil, ve bu durumda Quebec’te yazılan da, İsviçre’de yazılan da, Belçika’da yazılan da, Cezayir’de yazılan da, bu kavram tarafından kapsanmış oluyor. Hatta ve hatta, ben oturup Türkiye’de, evimden çıkmadan, Fransızca bir çizgi roman yazsam ve bu bir şekilde yayınlansa, bu bile “Frankofon” çizgi roman tanımına uyan bir eser olarak kabul ediliyor. Yani, bir eserin yazarı ve yayınlandığı ülke bakımından bir “Türk Çizgi Romanı”, ama ait olduğu dil açısından “Frankofon” bir eser olması mümkün.

Yine haritalardan faydalanacak olursak, ülkelerin resmi dilleri bakımından Frankofoni dünyası şu şekilde gösteriliyor:

crt11

Dolayısıyla, bu bölgelerden gelen tüm çizgi romanlar – Fransızca yazıldıkları kabul edilirse – aslında “Frankofon” eserler olarak tanımlanabilir.

Bu kadar detaya girmişken, pek çok çevrede tartışılan bir konuyu da gündeme getirelim. Aslında, “Frankofon” kavramının, Fransa’nın kendisini ne kadar kapsadığına yönelik çeşitli tartışmalar var – zira, örneğin sadece “Fransız Edebiyatı”ndan bahsederken, “Frankofon Edebiyat” gibi bir şey söylemeye gerek yok – Fransız Edebiyatı zaten yeterince anlaşılabilir, yeterince zengin bir birikimi anlatmak için kabul edilebilir bir kavram.

Bunun için, Frankofon kelimesinin geleneksel kullanımı, aslında daha çok “Fransa dışında Fransızca konuşulan ülkeler” ile alakalı. Bir başka deyişle, Frankofon Edebiyat dediğinizde bu Fransa dışında yazılmış Fransızca edebiyatı ifade ediyor – Fransa’da yazılmış Fransızca eserler için “Fransız” kelimesi zaten yeterli oluyor.

Bu konuda – içinde benim de açıklamalarım olan – şu forum tartışması çok faydalı olacaktır diye tahmin ediyorum. İzninizle, bu tartışmada Frankofon – Fransız arasındaki ayrımın nedenini açıklama şeklimi de doğrudan buraya aktaracağım:

Şöyle bir örnek vereyim: Bizim tabi Fransa kadar geniş etkili bir dil alanımız yok Türkiye Türkçesi olarak, ama Türkçe, Azerice, ve benzeri Türk kökenli dilleri “Türkofoni” diye uydurma bir kavram altında değerlendirelim. Dışarıdan bakıldığında, bütün bu dillerin edebiyatı, “Türkofon Edebiyat” gibi bir kavramla bir araya getirilebilir.

Ama biz ülkemizde, kendi edebiyatımızdan bahsederken, böyle bir kavram olsa bile, “Ahmet Hamdi Tanpınar Türkofon Edebiyatın en başarılı yazarıdır.” falan gibi bir cümle kurmayız, çünkü Türk Edebiyatı demek yeterlidir. Aynı şekilde, benzer bir çerçeve içinde düşünürsek, Türkiye sınırları içinde “Türkofon Edebiyat” dendiğinde otomatik olarak kendi edebiyatımızı dışarıda bırakarak düşünürüz, çünkü kendi edebiyatımızdan bahsedecek olsak her zaman daha küçük, daha tanıdık, daha dar anlamlı kavramları (=Türk Edebiyatı) kullanabiliriz. Fransa’da olan durum da bu.

(…) hem Fransa içinde bu anlamda kullanılmasına gerek olmadığından, hem de Fransa’nın başlı başına çok zengin ve Fransızca dili ile üretilmiş edebiyatın en meşhur örneklerinin neredeyse tamamını kapsayan bir edebiyatı olduğundan, “Frankofon Edebiyat” kavramı Fransa için değil,  Fransızca dili ile yazan diğer ülkeler için kullanılagelmiş. Bu yüzden kimse, sadece Fransa’dan bahsederken “Frankofon Edebiyat” veya “Frankofon Çizgi Roman” demez, bu yanlış olur.

(…) Fransa’da yazılıp çizilen çizgi romanlara” “Frankofon Çizgi Roman”lar demek, Asterix’i tanımlamak için “frankofon” kavramını kullanmak, teknik olarak yanlış değildir. Lüzumsuz ve biraz zorlamadır, ama yanlış değildir. Hem Tenten, hem Asterix’i barındıracak bir kavram gerektiğinde ise, Frankofon kavramı rahatlıkla kullanılabilir.

Kısacası, Frankofon kavramı yıllar boyunca, “Fransız” demenin yeterli olmayacağı, veya Fransa’nın dışındaki örnekler açısından kullanılmış olduğundan, “Fransa dışında üretilen Fransızca eserler” için daha yaygın olarak kullanılmış bir kavram.

Fakat günümüzde, Frankofon git gide Fransa’yı da kapsayan bir kavram olarak kullanılır hale geliyor – o yüzden, bundan bir kırk yıl önce, “1970’in En İyi 10 Frankofon Eseri” gibi bir liste yaptığınızda, Fransa’dan eserler koymanız garip karşılanabilecek de olsa, günümüzde “2010’lu yılların En İyi 20 Frankofon Edebiyat Eseri” gibi bir listede, Fransız romanlarının yer alması, son derece normal bir durum.

Kısacası, “Frankofon” ve “Fransız” arasındaki bu geleneksel ayrımı bilmek, detay bir bilgi olarak önemli – ama günümüzde Frankofon kavramını “Fransız”ı da kapsayacak şekilde kullanmak, her zaman gerekli olmasa da, kabul edilebilir bir kullanım.

festival-de-la-BD-quebecoise-150x150

Bu da bizi, Fransız çizgi romanları için kullanılan son kavrama, yani Bande – Dessinée’ye getiriyor. Kısaca BD (Bede – “bee dee” değil, dede der gibi, hızlı bir şekilde) de telaffuz edilebilecek bu kavram, tıpkı Fumetti gibi, Comics gibi, Fransızların “çizgi roman” için kullandığı kelime. Nasıl ki İtalyanlar her çizgi romana “Fumetti” diyorsa, nasıl ki Amerikalılar her çizgi romana “Comics” diyorsa, Fransızlar da, kültür, coğrafya, dil gözetmeksizin, her çizgi romanı Bande Dessinée olarak adlandırıyor. Bu konu hakkında daha fazlası ve açıklamalar için, AltEvren’deki Türkiye’de ve Dünya’da Çizgi Roman Coğrafyası özel dosyasına göz atabilirsiniz.

Peki, bu kavramlardan hangisi kullanılmalı?

Açıkçası, bu yazıyı yazmamdan anlayacağınız gibi, bu kavramların ne demek olduklarının, aralarındaki anlam farklarının, nüansların bilinmesi bence önemli. Fakat hangi kavramı kullandığınızın çok da önemi yok – neden bahsettiğiniz konusunda hemfikir olduğunuz sürece, Frankofon deseniz de, Franco – Belge deseniz de, Fransız deseniz de, karşınızdaki sizi anlayabiliyorsa, çok kurcalamak şart değil. Yapabileceğiniz en büyük hata, “Tenten” ve “Fransız Çizgi Romanı” demek – ki bu da elbette dünyanın sonu değil.

Ama fikrimi söylemem gerekirse, ben kişisel olarak Bande-Desinnée kavramını kullanmayı tercih ediyorum. Çizgi romanların “fumetti”, “comics”, “BD” ve “manga” olarak kesin bir şekilde ayrılması dürüst olmam gerekirse çok hoşuma gitmiyor – ve bu ayrı bir yazının konusu – fakat bu durumun kısa süre içinde değişmeyeceğini kabullenirsek, en azından biraz tutarlılık olması daha mantıklı.

Eğer İtalyanlar tüm çizgi romanlara “Fumetti” derken, biz onların “çizgi roman” anlamına gelen kelimesini alıp, “İtalyan Çizgi Romanı” anlamında kullanıyorsak; eğer Amerikalılar tüm çizgi romanlara “comics” derken, biz onların “çizgi roman” anlamına gelen kelimesini alıp “Amerikan Çizgi Romanı” anlamında kullanıyorsak, o halde aynı durum Fransa – Belçika ekolü için de geçerli olmalı.

Yukarıda verdiğim tartışma linkinin son mesajında, bir kullanıcının – son derece haklı olarak – “Frankofon” kavramının “Bande – Desinnée”‘ye göre daha az iğreti durduğunu yazmış olduğunu görebilirsiniz. Kendisine katılmıyor değilim, ama Fumetti kelimesini, Comics kelimesini neredeyse tamamen Türkçe anlamlar yükleyerek dilimize kazandırmışken, “Bandesine” veya “Bede” demek bence çok da iğreti değil.

Tabi en önemlisi, o son mesajın son cümlesi, ama ona girerek moralimizi bozmayı da, başka bir yazıya bırakıyorum.