Marvel Comics İncelemeleri

Fearless Defenders # 1 – 12

Marvel’ın birkaç gün önce Secret Wars sırasında başlatacağını duyurduğu A-Force dergisi internet genelinde kayda değer bir heyecan yarattı. Yalnızca kadın karakterlerin dahil olacağı bu Avengers takımı, Marvel’ın baş editörü Axel Alonso tarafından Secret Wars döneminin ana Avengers dergisi olarak tanımlandı.

Sadece kadınlardan oluşan bir süper kahraman takımı fikri, elbette, çok yeni bir fikir değil. DC’nin meşhur Birds of Prey konsepti bir yana, Marvel da geçtiğimiz dönemde hiçbir erkek karakterin yer almadığı bir süper kahraman takımı mantığını Fearless Defenders serisinde denemişti.

Her ne kadar Avengers kadar ön planda olmasa da, Defenders Marvel için aslında önemli bir takım. İlk olarak 1970’li yıllarda ortaya çıkan bu ekip; Thor, Captain America, Iron Man gibi karakterlerle özdeşleşen Avengers’ın aksine, Dr. Strange, Namor, Silver Surfer ve Hulk gibi karaktererin başrol oynadığı bir süper kahraman takımı olarak yaratılmıştı.

Avengers her zaman Marvel Evreni’nin bir numaralı süper kahraman takımı olsa da, Defenders konsepti de zaman zaman önemli konuma yükseltilmiş, pek çok karakter bu takıma üye olmuş, hatta Infinity Gauntlet gibi önemli hikayelerde bile, bu takımın yarattığı bazı bağlar (örneğin Dr. Strange –  Silver Surfer ilişkisi) kritik roller oynamıştı. Kısacası, 2010’lu yıllara kadar Defenders Marvel’ın arka plandaki önemli markalarından biri olmayı sürdürmüş, bu takımı konu alan pek çok seri yayınlanmıştı.

Defenders ismi, 2013 yılında – iki sene önce yayınlanan ve bir bakıma kendi kendisini geçersiz sayan – on iki sayılık bir Matt Fraction hikayesinin ardından “Fearless Defenders” serisiyle yeniden gündeme getirildi. Cullen Bunn tarafından yazılan ve Will Sliney / Phil Jimenez tarafından çizilen bu seri, yalnızca kadın karakterleri konu alıyordu, ve bir önceki Defenders serisi gibi, on iki sayı sürdü.

*             *               *

“Başrol” olarak tanımlayabileceğimiz konuma Valkyrie, Misty Knight ve aslında bir arkeolog olan Anabelle Riggs’i yerleştiren Fearless Defenders, teknik olarak Valkyrie’nin yeni bir Valkyrior yaratma çabasıyla başlayan, fakat daha sonra bu karakterin geçmişinden gelen sırlarla seyri epey değişen bir mantığa sahip. Zaten başından beri pek sürpriz olmasa da, serinin ortalarına doğru Morgana Le Fay’in kızı olduğunu öğrendiğimiz Caroline Le Fay, on iki sayılık serinin neredeyse tamamı boyunca “ana kötü karakter” olarak karşımıza çıkıyor.

fearlessdefenders01

Misty Knight ve Valkyrie dışında da, takım sadece kadın üyelerden oluşuyor: Dani Moonstar, Hippolyta, Clea, Elsa Bloodstone ve yeni yaratılan Ren Kimura, serinin çeşitli noktalarında takıma katılan önemli karakterler.

Satışların düşüklüğü gerekçesiyle on ikinci sayısında iptal edilen bu seri zaten oldukça kısa, dolayısıyla serinin hikayesini incelemeyi sizlere bırakıyorum. Benim ilgilenmek istediğim kısım, sadece kadın karakterleri merkeze alan bir seri olarak Fearless Defenders’ın ne derece başarılı olduğu.

Bu serinin organik olarak ortaya çıkan bir seri olmadığını görmek için çizgi roman ustası olmak gerekmiyor. Fearless Defenders, Marvel’ın son dönemde büyük önem verdiği “diversity” meselesinin bir sonucu olarak, her şeyden önce “Bakın, bizim sadece kadın karakterlerden oluşan bir serimiz var!” gibi bir şey söyleyebilmek amacıyla yaratılmış olmalı.

Popüler Çizgi Romanlar ve “Diversity” – 1

Yanlış anlaşılmasın, dergilerin sonundaki mektup / mail sayfalarına, yazar – çizer – editörlerin röportajlarına baktığınızda onların bu seriyle ilgili heyecanlı olduklarını, yaratıcı bir şeyler yapmaya çalıştıklarını, iptal kararı alınca ciddi anlamda üzüldüklerini ve hayal kırıklığına uğradıklarını görebiliyorsunuz. Dolayısıyla seri tamamen yapay, içinde hiçbir şey olmayan bir seri değil – fakat sonuç olarak ortaya çıkışı, hikayenin gidişatında tespit edebileceğimiz bazı editör müdahaleleri bu temel mesaja bağlanıyor.

fearlessdefenders02

Önce pozitif yanlardan bahsedelim. Cullen Bunn güçlü ve etkili kadın karakterler yaratmak konusunda oldukça başarılı. Derginin merkezindeki Valkyrie’nin karakterizasyonu – belki onu daha önce okuduğumuz serilere göre çok farklı olduğu için – biraz iğreti duruyor ama, ikinci ana karakter Misty Knight bence son derece başarılı bir şekilde yazılmış. Benzer şeyler, (7. sayıdan sonra hikaye gereği biraz saçma hale gelse de) Anabelle Riggs ve seriye onuncu sayıda katılan Ren Kimura için de geçerli.

Özellikle Kimura’nın – bir sayıyı bile doldurmayan – orijin, güçlerini keşfetme ve Fearless Defenders’a katılma hikayesi, bence Marvel’ın son dönemlerde en çok beğenilen işlerinden Ms. Marvel’daki Kamala Khan’ın karakter gelişimine bile rakip olabilecek düzeyde. Kamala Khan’a bütün bir seri ayrılmışken, Kimura’nın bu kadar inandırıcı bir karaktere sadece birkaç sayfada ulaşıyor olması da tabi kayda değer.

Popüler Çizgi Romanlar ve “Diversity” – 2

Fakat bu, serinin genelindeki büyük sorunun önüne geçemiyor. Yukarıdaki yazıda genel olarak “diversity” meselesi için sorduğum bir soruyu, bu sefer çizgi romanlarda kadınların resmedilmesi konusuna daraltarak alıntılamak istiyorum:

1 – Marvel ve DC, bu konuyla gerçekten ilgileniyor mu? Kurgusal hikayelerinin içinde geçtiği toplumu daha doğru bir şekilde yansıtmak onlar için gerçek bir amaç mı, yoksa bunu sadece daha sevimli gözükmek, imajlarını korumak için mi yapıyorlar? 

Bu seride benim gördüğüm ne yazık ki ikincisi: Hikaye boyunca, çizgi romanın kadınlara ayrıldığı, bunun kadın karakterlerle ilgili bir çizgi roman olduğu okuyucunun gözüne sokularak işleniyor ki, bir noktadan sonra her şey fazlasıyla yapmacık, fazlasıyla zorlama haline geliyor.

fearlessdefenders03

Serinin başından örneklerle gidelim.

Sadece kadın karakterlerin dahil olduğu bir takımla başlıyoruz: burada her şey güzel.  Daha sonra hikaye ilerlemeye başlıyor, ana konunun çıktığı yer Asgard’ın kadın karakterlerine bağlanıyor. Kötü karakter, yine kadın. Kötü karakterin Defenders’ı alt etmek için kurduğu takım? Tamamen kadınlardan oluşuyor (bkz: aşağıdaki görsel). Ekibin boyunu aşan bir meselede, diğer süper kahramanlardan yardım isteniyor; yalnızca kadın karakterler geliyor (bkz: yukarıdaki görsel). Peki ya serinin romantik boyutu, aşk ilişkileri? Eh, bu durumda onlar da lezbiyen ilişkiler olarak kurgulanıyor.

Serinin on iki sayısı boyunca, sürekli olarak kadın karakterlerin kullanıldığını, bunun kadın karakterlerle alakalı olduğunu zorlaya zorlaya gözümüze sokmaya çalışan bir tutum görüyoruz.  Bu da bir noktadan sonra serinin ciddiye alınma kapasitesini çok düşürüyor  – çünkü şirketin / yazar – çizerlerin amacını çok rahat bir şekilde görebiliyor, size (güya) anlatılan hikayenin aslında sadece bir bahane olduğunu hissetmeye başlıyorsunuz.

Üzücü olan şu: aslında potansiyel var. Misty Knight, bırakın bir takım içinde bulunmayı, kendi başına bir seriyi taşıyabilecek kadar güçlü bir karakter. Orijin hikayesi daha önceden bahsettiğim Kamala Khan’ı hatırlatan Ren Kimura, bence rahatlıkla kendi serisinde değerlendirilebilir. Annabelle Riggs, herhangi bir seride, süper güçleri olmayan bir figür olarak rahatlıkla kullanılabilir.

fearlessdefenders04

Hatta, bir takım olarak, Fearless Defenders’ın daha gerçekçi bir kurguda iyi kullanılabilecek bir dinamiği var. Fakat bu seri, potansiyeline ve başarılı noktalarına rağmen, Marvel’ın vermeye çalıştığı bir “halkla ilişkiler” mesajı olmanın ötesine geçemiyor.

Güçlü bir kadın karakter kullanmanın mantığı, veya çizgi romanlarda kadınlara ve erkeklere eşit yer vermenin, eşit yer vermeye başlamanın doğası, kadınlar için son derece yapay (ve erkeksiz!) bir “kurtarılmış bölge” oluşturmaktan ibaret olmamalı. Eğer ortada gerçek bir endişe ve niyet varsa; bu kadın karakterler “Marvel Evreni”nden tamamen ayırıp, “Hadi siz de gidin şurada oynayın kızım!” gibi bir düşünce tarzıyla kendi alt-dünyalarına itilmemeli; aşağıdaki grafikte görebileceğiniz durumu geliştirmek için daha somut, daha güçlü, ama hepsinden önemlisi daha içten adımlar atılmalı.

fearlessdefenders5

Kaynak

Elbette, bunun sırrı da yapay, uydurulmuş kurgulardan kurtulup, gerçek hikayeler anlatmaktan, belki kadın yaratıcılara daha çok şans vermekten geçiyor. Bu serinin yaratıcı ekibi kesinlikle bu işin altından kalkamamış veya başarısız olmuş değil, ama asıl anlatmak istedikleri hikaye Ren Kimura’nın, veya Misty Knight’ın hikayesi – öyleyse bunu anlatmalarına izin vermek gerekiyor. Tek bir kadın karakterin başarıyla taşıyacağı bir seri, içinde otuz tane kadın karakterin gözüküp, çizgi romanları asla okumayacak bir medya organında “Marvel’ın sırf kadınlara ait bir serisi var!” dedirtmekten daha önemli olmalı.

Marvel’ın Secret Wars sırasında başlatacağı A-Force dergisi, en azından yaratıcı ekip açısından bu dediğimi sağlayan, hikayeye bir kadının bakış açısından yaklaşacak bir çizgi roman olacak. Bu da, çizgi romanlarda kadınların durumu açısından yeni seri hakkında biraz daha iyimser olabilmemi sağlıyor.