DC Comics İncelemeleri

Earth 2 # 004

Geçen yazıda bu sayı için artık Doctor Fate’i görmeyi beklediğimi söylemiştim. Robinson sağ gösterip bir şeyler yapmış, hiç beklemediğim gibi olaylar gelişse de Robinson bu sayı ile karakterlerin yanında evrenin de içini doldurmaya başlamış. Röportajlarında da belirttiği gibi sadece Justice Society karakterlerini değil aynı zamanda Earth 2 evreninin tamamından sorumlu olduğundan ve evrenin içini doldurmakla da uğraştığından bahsetmişti zaten. Bunu karakterleri tanıtırken paralel olarak yapmaya başlaması iyi olmuş.

Yine geçen sayının sonunda Grundy’nin olaya dahil olmasından bahsetmiştim. Gümbür gümbür bir Grundy, Green Lantern çarpışması beklerken bir anda Atom olaya dahil olarak Grundy’i parçalara ayırıyor. Tabii bir önceki sayıda Robinson Grundy’i o kadar olaya hazırladı ki, iş burada mutlaka bitmeyecektir. 

Bu sayıda tanıtılan yeni karakter olarak Atom’ın tam olarak güçlerini nasıl hazandığını Hawkgirl gibi bilmiyoruz. Yine de sayının başında BM gibi bir devletler birliğinin savaştan kalan Apokolips teknoloji bulmak için dünyayı talan ederken karşılarına Atom’ın bir anda belirdiğini görüyoruz. Ama sanki burası biraz muallak gibi. Sahnedeki patlama sonucunda mı Atom’a orada bulunduğu için bir şeyler oldu yoksa patlamanın sebebi Atom muydu pek bilmiyoruz. Bu noktada şunu belirtmekte fayda var, Superman ve kankalarının ölümlerinden sonraki beş yıl boyunca dünyada süperkahramanlarının gözükmemesinin sebebinin bu devletler birliği olduğu şüphesini aklımıza düşürüyor Robinson. Bunu tabii ki Hawkgirl ile Atom’ın konuşmasından anlıyoruz.

Hawkgirl ve The Flash’ın arasındaki etkileşimden de bahsetmek lazım. Robinson, Hawkgirl’ü güçlerinden emin, patronluk taslayan, olaya hakim, “no bullshit” bir kahraman olarak tasarlarken Jay Garrick’i tam tersine amatör, güçlerinin farkında olmaya ve tam olarak ne yapması gerektiğini bilmeyen, kendinden emin olamayan biri olarak aktarmış. Bu yüzden iki karakter arasındaki diyaloglar ve Grundy ile çarpışmaları sırasındaki tavır ve davranışları arasındaki zıtlık çok net gözlendiği gibi birbirini tamamladıkları görülüyor. Burada Robinson’ın çok başarılı olduğunu söylemek lazım. Her karaktere kimliklerini o kadar net ve özenle yedirmiş ki, karakterlerden çıkan her cümle uygun, oturaklı ve yerinde duruyor. Karakter gelişimleri ve aktarılma şekilleri muazzam.

Son olarak sanırım Earth 2’yu Justice League ile karışlaştırmak durumundayız. Fark edilebileceği gibi iki serinin ilk hikayeleri karakterlerin tanıtımı, takımın oluşması ve takım üyelerinin birbirlerini tanımaları ve birlikte şavaşmanın nasıl olacağını öğrenmeleri üzerine. Fakat bunu başarma konusunda iki seri arasındaki fark o kadar belirgin ki Johns’un JL’in ilk hikayesi ile ne kadar yanlış işler yaptığını fark ediyorsunuz. Johns takımı bir an önce toplayıp ilk savaşlarına yollamıştı. Robinson ise alttan alttan hikayenin ana hatlarını oluştururken karakterleri tanıtmakla tek tek uğraşıyor ve böylece serinin daha oturaklı olmasını sağlıyor. Bu son sayı ile serideki karakter sayısı iyice artmasına rağmen, her karaktere eşit zaman ayırmayı başarmış. JL incelemelerimde de hep belirttiğim gibi henüz Aquaman’i bir sayı içinde iki cümleden fazla bir şey söylerken görmedik, ki seri 12 sayıyı devirmek üzere.

Neyse, toparlayacak olursak Earth 2’nun bu sayısı da muhteşem ve bence şu anda kesinlikle DC’nin en iyi serisi. Bir sonraki sayı sıfırıncı sayılar ayı olacağı için Earth 2 Superman ve kankalarına geri dönüş yapacağız. Belirtmem gerekir ki sıfırıncı sayılar arasında da en çok heyecan uyandıran Earth 2.