Türk Çizgi Romanları

Dip – Hakan Tacal

Hakan Tacal, çizgi roman okurları arasında Mahmud Asrar veya Yıldıray Çınar kadar bilinen bir isim değil, fakat aslında onlarla ciddi anlamda kesişen bir geçmişi var. Asrar ve Çınar’ın çizgi roman üretiminde ilk adımlarını attıkları Çapa Çizgi Roman grubunun üçüncü ana üyesi olan Tacal, kariyerine Marvel – DC gibi çizgi roman devlerinde devam etmemiş – fakat bu çizgi romanla bağlantısını tamamen kestiği anlamına da gelmiyor.

Hakan Tacal’ın hem yazdığı, hem de çizdiği “Dip” de, Çapa Çizgi Roman etiketiyle basılan yeni bir grafik roman.

Kitabın arka kapağındaki açıklamayı biraz ödünç alacak olursak, Dip bir mafya babasının, kendisini “tamamen farklı bir yeraltı dünyasında bulmasını” anlatan bir çizgi roman. Konuyu kısaca özetleyelim; kendi evliliğinde de sıkıntılar yaşayan mafya babası ana karakterimiz, Aksaray’da kendisine olan “borcunu” ödemeyen bir mekana baskın yapıyor – fakat burada, haraç kesilecek bir mekanın aksine, adamlarını ve kendisini baştan çıkarmak için ellerinden geleni yapan bir grup esrarengiz kadınla karşılaşıyor.

Hikaye ilerledikçe, bu mistik kadınların, “Yeraltı Dünyası’nın Kralı” olarak tanımlanan Erlik’in tutsakları olduğu, ve kendi özgürlüklerine kavuşmak için, çizgi romanın mafyatik ana karakterlerini kullanmayı düşündüğü ortaya çıkıyor – ve bundan sonrası da mafya takımımız ile Erlik arasındaki bir mücadeleye dönüşüyor.

Konunun ve özellikle sonucun daha fazla detayına, bu yazıdan sonra Dip’i de okumak isteyenleri de düşünerek, girmiyorum.

Eser aşağı yukarı yüz sayfadan oluşuyor, ki bu her ne kadar kolay ve hızlı bir okuma için ideal olsa da, hikayenin derinliğini elbette biraz azaltan bir faktör. Dolayısıyla, mafya babası ana karakterin ilişksi, yaşadığı sorunlar, Erlik’in yeraltı dünyası ve daha pek çok konu, belki daha kapsamlı bir çalışmada ele alınabileceğinden daha yüzeysel olarak işleniyor. Bu Hakan Tacal’ın bir seçimi, yoksa farklı koşullar nedeniyle ortaya çıkan bir gereklilik mi bilmiyorum, fakat eserin kısalığı ne yazık ki derinliğinden bir şeyler götürüyor.

Bununla birlikte, Dip bana kalırsa başarısız bir çalışma değil. Eser kesinlikle ilerlemesini ve bitmesini istediğinizden daha hızlı bir şekilde ilerleyip bitiyor, fakat 100 sayfa içinde ortaya çıkan okuma deneyimi eğlenceli bir deneyim. Her ne kadar hikayenin ve eserin kurgusunun çok derin olduğu söylenemeyecek olsa da, kullanılan doğal dil esere oldukça sağlam, mizahi bir yön katıyor. Hakan Tacal’ın böyle bir amacı olup olmadığını bilmiyorum, fakat Dip’in kesinlikle eğlenceli bir anlatıya sahip olduğunu söyleyebilirim.

Hatta, kitabın içindeki çeşitli sahnelerde, bu “doğal Türkçe” kullanımı ve eğlenceli anlatımın, Türk çizgi romanlarında çok sık gördüğümüz yapay ve “çeviri özentisi” anlatılara da bir gönderme yaptığını iddia etmek de mümkün.

Buna sağlam bir örnek olarak, aşağıdaki diyalog verilebilir.

Yine alakalı bir konudan gidecek olursak, “yeraltı dünyası” gibi fantastik bir temanın, son derece rahat kullanılabilecek, tanıdık yabancı örneklerden ziyade, Erlik gibi Türk mitolojisine ait olan bir karakter üzerinden yürütülmesi de, kendi çizgi romanlarımızda bile nadir olarak gördüğümüz bir seçim. Dürüst konuşmak gerekirse, sadece bize ait bir şey kullanıldı diye bir eseri övececk, takdir edecek bir insan değilim, fakat diğer türlüsünün de iyi işlenmediği sürece fazlasıyla özenti durduğunu düşünüyorum, ve Dip’in beni bu açıdan rahatsız etmediğini söyleyebilirim.

Bunlar dışında, yazar ve çizerin aynı olduğu pek çok çizgi romanda olduğu gibi, Dip’de de ortalamanın üstünde bir görsel anlatısı var. Çizimler olağanüstü değil, fakat eserin karanlık havasını yansıtmak için kullanılan “sketchy” çizim tarzı hikayeyle güzel bir uyum sağlamış – arka kapakta bulunan “(…) karanlığında dibe sürüklenen ruhlar üzerine kaba fırça darbeleriyle (…)” açıklaması da, eserin çizim tarzını ve bu konudaki mütevazi yaklaşımı özetliyor.

“Görsel anlatı” olarak tabir ettiğimiz şey elbette çizim tarzının çok ötesinde bir konu, ve Hakan Tacal da eser boyunca bu duruma ciddi anlamda saygı göstermiş. Dip’i inceleyecek kadar kayda değer bulmamın en önemli sebebi, bu alanda oldukça deneysel sahnelerin bulunmasından kaynaklanıyor. Aşağıda görebileceğiniz birinci örnekte panellerin birbirinden ayrılma şekli, ve İngilizce’de “gutter” olarak tanımlanan “paneller arası boşluğun” Tacal tarafından yorumlanması, Dip’in modern çizgi romana hakim olan biri tarafından hazılranmış bir eser olduğunu ortaya koyuyor.

Bir başka örnek olarak gösterilebilecek, mafya babasını bir türlü rahat bırakmayan “dırdır” sahnesi de, yine görsel anlatı açısından dikkate değer bir uygulama, ki bu konudaki örnekler de çoğaltılabilir.

Sonuç olarak, Dip, hikaye ve kurgu açısından ihtiyaç  duyduğu sayfa sayısına pek ulaşmamış, ve dolayısıyla, çoğu konuyu olması gerektiğinden biraz daha hızlı geçmiş, yeteri kadar derinleştirememiş bir çizgi roman. Ama yine de, bu eserin kötü olduğu anlamına gelmiyor – birincisi, hızlı bitmesinden şikayet etmemden de anlayabileceğiniz gibi – kurgu okuyucunun ilgisini çekmek konusunda başarısız değil, ve ikincisi, Türk çizgi romanı için hoş bir sürpriz olarak, çizgi roman anlatı formlarında beklenmedik arayışlara giriyor.

Bu yüzden, eğer okuyacak bir şeyler arıyorsanız, en azından eğlencelik bir çizgi roman olarak olsa da, Dip’e bir şans vermenizi önerebilirim.