Genel Çizgi Roman Yazıları

“Dijitalleşme Karşıtı” Hareketler

Dijital imkanların, bir sanat türü olarak yapabilecekleri zaten çok az araştırılmış çizgi romanları nasıl değiştirebileceğine, Dijital Çizgi Romanların Farklı Boyutları yazısında uzun uzun, örnekler vererek değindim. Bu, giriş yazısında bahsettiğim, dijitalleşmenin çizgi roman sanatını “yeniden yaratma” potansiyeli ile ilgili bir yazıydı.

Ama, dijital çizgi romanların bir sanat olarak çizgi roman dünyasına kattıkları, bir önceki yazıda ele aldığım konularla da sınırlı değil. Yazılara başlarken kullandığım cümleyi bir kez daha hatırlatmak gerekirse, dijitalleşme fenomenine ve bununla yapılabileceklere karşın, işin bir de “dördüncü boyutu” var: Her şeyin elektronik ortama aktarılmasından rahatsız olan; dijital olarak yeniden yaratılamayacak eserler yaratmaya, çizgi roman sanatının sınırını, elektronik ortamların dışında aramaya çalışan sanatçılar.

Dijital dünyanın bize sunduklarıyla, çizgi roman sanatının nasıl değiştirilebileceğini, nasıl daha yaratıcı hale gelebileceğini, ve belki hepsinden önemlisi, yazar ve çizerlerin – hikaye ve çizim tarzı dışında, çizgi roman formatı olarak da – nasıl yaratıcılıklarını ortaya koyabileceklerini, bir önceki yazıda pek çok örnekle göstermeye çalıştım. Fakat, bu dijitalleşmenin çizgi roman türü üzerinde sahip olduğu tek etki olmaktan çok uzak…

Konu hakkında şöyle ufak bir kronoloji yapmak gerekirse, başlangıç noktası olarak 2000 tarihi sanırım en ideali olacaktır: 2000 yılında, Scott McCloud’un Reinventing Comics eseri yayınlandı. McCloud, bu çalışmasında, dijital dünyanın çizgi romanlar için yaratabileceği imkanlardan bahsediyor, ve çizgi romanların varlıklarını devam ettirmek için, kısa vadede dijital platformlara geçiş yapmaları gerektiğini savunuyordu – üstelik, dijital araç – gereçler, çizgi romanların daha önce hiç denenmemiş alanlarını da yazar / çizerlere açacağından, bu müthiş bir fırsattı.

Daha sonra ne oldu?

İlk eseri Understanding Comics’in aksine, Reinventing Comics yerden yere vuruldu, nefret edilen bir çalışma oldu, Scott McCloud’un fikirleri akademik çevrelerden en geek okuyuculara kadar herkes tarafından gülünç olarak tanımlandı – ve gerçekten, tam on yıl boyunca, McCloud’un – çizgi roman hazırlarken bilgisayarların kullanılması dışında tüm “kehanetleri” – tamamen boşa çıktı.

Ve derken, 2010 yılında, Apple iPad’i çıkarttı. Tıpkı “Webcomic” olayı gibi, bir zamanlar çok popüler olacağı, her yerde karşımıza çıkacağı düşünülen, fakat pratik olarak hiçbir zaman çok popüler olamayan Tablet PC’ler, Apple’ın iPad’iyle birlikte muhteşem bir yeniden  doğuş yaşadı, ve bu, tamamen beklemeyen bir sonuç olarak, McCloud’un teorilerini de bir kez daha hayata döndürdü.

Kısacası, 2000 – 2010 yılları arasında, ufak çaplı hareketlerin dışında, dijital çizgi romanlar ciddiye alınacak, büyük bir olay değildi.

2010 – 2013 arasında ise bu seviyeye geldiler. Daha önceki yazılarda görebileceğiniz yaklaşımlar, bu teknolojiyi desteklerken, yeni yeni ortaya çıkmaya başlayan bir trend de – bir bütün olarak dijital çizgi romanlara karşı olsunlar ya da olmasınlar – “dijital ortamda yeniden yaratılamayacak” çizgi romanlar yaratmaya, veya bir başka deyişle, çizgi romanda “form/sunuş olarak yaratıcılık” meselesini, dijital çizgi romanların dışına taşımaya başladılar.

2012 yılında çıkan ve sitemizde de bir incelemesi bulunan Building Stories çizgi romanı, bunun kusursuz bir örneği olarak verilebilir.

Dijital çizgi romanların bir “tehdit” haline gelmesi, açıklamaya çalıştığım gibi, yeni gerçekleşen bir olay. O yüzden, anti – dijital çizgi romanlara verilebilecek örnekler, yaratıcı Webcomic’ler için verdiğim örneklerden çok daha az  – ama yine de yavaş yavaş artıyorlar. Manga sanatçısı Yusuke Murata’nın burada bir incelemesini okuyabileceğiniz çalışması buna bir örnek. Warren Ellis’in belli kısımları sadece Ultraviyole ışıkla okunabilen çizgi roman SVK, bir başkası.

Örnekleri bir kenara bırakıp, teoriye dönecek olursak, bu çizgi romanların da, tıpkı dijital çizgi romanlarda olduğu gibi, kimi “temel” teorileri bulunuyor. Nasıl ki Scott McCloud, dijital çizgi romanları desteklemek için “Infinite Canvas” gibi bir teori kullanıyorsa, bu çizgi romanlar içinde (kökleri tabi daha eskiye dayanan) “Constrained Comics” – “Sıkıştırılmış / Kısıtlanmış Çizgi Roman” teorisi rağbet görüyor.

Çizgi roman sanatçılarının, yaratıcılıklarını çok net, çok kesin, çok küçük sınırlar içinde aramalarını, ve formatlarını bu ufak sınırlar içinde olabildiğinde yenilikçi/değişik hale getirmelerini öngören bu hareket, Building Stories’in yazarı Chris Ware tarafından, hem Building Stories’de, hem de kendisinin en meşhur çalışması olan Jimmy Corrigan, the Smartest Kid on Earth’de karşımıza çıkıyor. Yine Warren Ellis’in Fell çizgi romanı, Fransız Oubapo grubu ve tabi en meşhuru, Watchmen’in beşinci sayısı Fearful Symmetry’de de benzer tutumlardan bahsetmek mümkün.

Fazla uzatmayalım. Dijital ortam, çizgi roman sektörü için artık yadsınamaz bir gerçek haline gelmiş durumda. Hem dağıtım konusunda, hem de dijital yenilikçilik arayışlarında, dijital ortamın avantajları bize çizgi romanın sınırlarını anlamak için yepyeni imkanlar sunuyor.

Son iki – üç senedir, bunun tam zıttı hareketler, çizgi romanı dijitalleşmeden, kendi geleneksel malzemeleriyle yenileştirmeye, ilerletmeye, McCloud’un terimini kullanacak olursak, yeniden keşfetmeye çalışanlar da var – dijitalleşme etkisini arttırdıkça, bu hareket de güçlenecek mi, bunu zaman gösterecek.