DC Comics Yazıları

DC Comics Joker’ın Gerçek Kimliğini Açıklıyor!

jokerkimlik0Batman v Superman filmiyle şu sıralar adından sıkça söz ettirmekte olan DC Comics, bu durumu WonderCon 2016’da yaptığı çeşitli açıklamalarla daha da ileriye götürmeyi başardı. Önümüzdeki aylarda New 52 sürecini bitirerek start alacak Rebirth projesi, çizgi roman açısından en önemli gündem maddesiydi. Fakat Rebirth öncesinde yaşanacak önemli bir gelişme, çizgi roman okurlarının ilgisini çok daha derinden yakalamayı başardı.

Yapılan açıklamada, DC Comics’in “amiral gemisi” olarak adlandırabileceğimiz Justice League serisinin 50. sayısında, Batman’in baş düşmanı Joker’ın gerçek kimliğinin açıklanacağı duyuruldu.

Yazının devamında konuyla ilgili daha fazla bilgiye ulaşabilirsiniz, ancak Justice League serisinde şu sıralarda devam etmekte olan Darkseid War hikayesi hakkında spoiler niteliğinde bilgiler olacağını belirtelim. 

Biraz arka plan bilgisiyle başlayalım.

Yaratıldığı günden beri Batman’in en büyük ve en popüler düşmanı olan Joker’ın tam olarak kim olduğu DC Comics tarafından hiçbir zaman açıklanmamıştı. Bu yönde ipuçları ve iddialar içeren eserler her zaman oldu, fakat Joker karakterinin doğası nedeniyle, kendisinin bu konuda doğruyu söyleyip söylemediğini, hatta, doğruyu bilip bilmediğini hiçbir zaman kesin olarak anlamadık.

Bu hikayelerden muhtemelen en çok bilineni, Alan Moore’un Killing Joke için yazdığı orijin hikayesiydi. Kökleri 1951’e yayınlanan The Man Behind the Red Hood hikayesine dayanan bu çizgi roman, Joker’ı sıradan, hatta iyi niyetli bir kimyager (ya da en azından, bir labaratuar çalışanı) olarak resmediyor, fakat aslında bir komedyen olmak isteyen bu isimsiz karakter, evini geçindirebilmek için çalıştığı yeri soymaya çalışan bir grup hırsıza yardım etmeyi kabul ediyordu.

Bu sırada hamile eşinin öldüğünü öğrenen müstakbel Joker, soygun sırasında Batman tarafından yakalanmanın eşiğine geliyor, fakat kendisini kurtarmaya çalışırken kimyasal dolu bir varile düşerek beyaz tenli, yeşil saçlı ve tamamen çıldırmış bir adama dönüşüyordu.

Yalnızca bir kötü günün, herkesi tamamen delirtebileceği fikri üzerine kurulu bu hikaye, en çok bilinen Joker orijini olmakla birlikte, pek çok noktada soru işaretleri bırakıyordu.

jokerkimlik3

Birincisi, ve en önemlisi, bu hikaye tamamen delirmiş olan Joker tarafından anlatılıyor, ve Joker açık ve net bir şekilde, hikayeyi “bazen öyle, bazen böyle” hatırladığını bildiriliyordu. Eğer illa bir geçmişi olacaksa, bunun “çoktan seçmeli olmasını tercih edeceğini” söyleyerek kahkahalarla gülen bir Joker paneli, bize bu hikayenin aslında gerçek olmayabileceğini de açıkça gösteriyordu.

İkincisi, bu hikaye her şeye rağmen bir “kimlik” vermiyordu. Daha sonraki çeşitli çizgi romanlarda, Joker’ın asıl adının “Jack” olduğu yönünde bilgiler paylaşılsa da, bunlar hiçbir zaman teyit edilmiyor, hepsinden önemlisi, Joker’ın bu hale gelmeden önceki kişiliği, önemsiz, “herhangi bir insan” şeklinde sunuluyordu.

Ve sonuncusu, bu anlatılan orijin hikayesi doğru olsa bile, DC Comics  geçtiğimiz haftalarda, Killing Joke’un evrenleri açısından herhangi bir resmiyeti kalmadığını bağıra bağıra duyurduğu için, burada anlatılan her şey zaten geçersiz kılınmış oldu.

Peki, bütün bunlardan bu noktaya nasıl gelindi? On yıllardır kesin bir kimliğe sahip olmayan Joker’a böyle bir arkaplan yaratma projesi nereden çıktı? Killing Joke bunun yolunu açmak için mi DC Evreni’nden tamamen çıkartıldı?

Joker’ın gerçek kimliğinin açıklanması yönündeki projeyi bilerek geriye baktığımızda, The Killing Joke’un kafa karışıklığı yaratmaması için evren dışına itilmesi aslında gerçekten de makul bir senaryo gibi gözüküyor. Ama işin temeli bu hikayeye değil, çok daha güncel bir hikaye olan Darkseid War‘a bağlanıyor.

Bu hikaye sürecinde yaşanan çok fazla şey var, ve süreç tamamlandığında bunların hepsini baştan sona değerlendireceğiz. Fakat Joker konusunda önem teşkil eden tek mesele, Batman’in Mobius Chair adlı önemli cihazın kontrolünü eline geçirmesinden kaynaklanıyor.

Mobius Chair, DC Comics’in New Gods konseptine ait olan karakterlerden Metron’un kullandığı, sonsuz bilginin kapısını açan kritik bir alet. Darkseid War sürecinde, bu “sandalye” Batman’in eline geçiyor ve tanrısal güçler elde eden Batman, istediği her şeyi bilebilmek yönünde bir imkan kazanıyor. Justice League # 42’de yaşanan bu gelişme sonrasında, Batman Mobius Chair’e derhal iki soru yönelityor.

jokerkimlik4

“Annemi ve babamı kim öldürdü?” sorusunun cevabı, herkesin tahmin edebileceği gibi Joe Chill oluyor. Fakat “Joker’ın gerçek kimliği nedir?” diye sorduğunda, aldığı cevap Batman’i – deyim yerindeyse – sudan çıkmış balığa çeviriyor.

Bu hikayede, ve Joker’ın kimliğinin açıklanması konusunda en önemli mesele bu. Daha önceki orijin hikayelerinin aksine, Batman’in Joker’ın kimliğini öğrendikten sonra “Hayır! Bu mümkün değil!” gibi bir tepki vermesi, Joker’ın herhangi biri olma olasılığını da ortadan kaldırıyor. Böyle bir tepki, Joker’ın bu kimliği kazanmadan önce de kayda değer, veya en azından Batman’i bu tepkiye itecek nitelikte biri olduğu anlamına geliyor.

Dürüst konuşmak gerekirse, Justice League # 42’de bu sahneyi okuduğumda, yazar Geoff Johns’un bunu okuyucuları biraz heyecanlandırmak, belki biraz meraklandırmak, belki de Joker’ın kimliği konusundaki belirsizlikle biraz eğlenmek amacıyla eklediğini, ve Batman’e malum olan bu bilginin okuyucularla muhtemelen paylaşılmayacağını düşünmüştüm. Fakat görünen o ki, DC Comics son anda bir ters köşe yapmazsa (ki, Marvel ve DC gibi şirketler söz konusu olduğunda, bu her zaman bir ihtimal) Joker’a önemli bir orijin hikayesi yaratılmış durumda.

jokerkimlik2

Joker’ın orijinine değinen ilk hikaye, The Man Under the Red Hood

Bu durum bence hikaye açısından da mantıklı ve tutarlı bir durum. Batman’i Mobius Chair gibi her şeyi bilmesine imkan tanıyan bir cihazla bir araya getirip, Joker’ın kimliğini öğrenmeden oradan ayırmak, özellikle de bu tarz konuları fazlasıyla kurcalamayı seven çizgi roman okurları açısından düşünüldüğünde, gerçekten de pek mantıklı bir tutum değil. Fakat bu bilgiyi Batman’in kurgusal zihninde saklamayı seçmeyip, okuyucularla da paylaşmak, yani Joker’ın kim olduğunu kesin ve net bir şekilde açıklamak, son derece riskli bir senaryo.

Zira, Joker açısından tek önemli olan şey onun Joker olması. Bu karakterin, okuyucular tarafından sevilmesi, ciddiye alınması ve kabul edilmesi için bir orijine ihtiyacı – geride bıraktığımız altmış yılda olmadığı gibi – bugün de yok. Fakat yazılacak kötü bir orijin hikayesinin, karakteri zayıflatma imkanı bulunuyor.

Bu açıdan DC Comics’in risk almadığını düşünmemizi sağlayabilecek önemli bir nokta, elbette yukarıda da bahsettiğim Rebirth süreci. DC Comics’in (Action Comics ve Detective Comics hariç) tüm dergilerini tekrar birinci sayıya döndürecek olan Rebirth, aynı zamanda evren içinde de çeşitli rötüşlar görebileceğimiz bir süreç gibi şekilleniyor. Bu da, Joker’ın kimliğni New 52’nun son anlarında öğrenip, Rebirth’e yine karakter hakkında hiçbir şey bilmeden girebileceğimiz anlamına geliyor.

Şu anda tek kesin olan, elimizdeki kanıtların, Justice League # 50’de Joker için “kötü bir gün geçirmiş herhangi biri” konseptinden oldukça farklı bir orijin hikayesi okuyacağımıza işaret ettiği gerçeği. DC Comics bu hikayeyi nasıl anlatacak, Joker’ın kimliği okuyucular tarafından kabul edilecek mi, bir ters köşe yaşanacak mı, ve bu yenilik kalıcı olacak mı, bunları hep beraber göreceğiz.

Darkseid War’un son halkası olan Justice League # 50, bir gecikme olmadığı takdirde, 25 Mayıs 2016 tarihinde piyasaya çıkacak. 

Yukarıda da görebileceğiniz gibi, bu yazı 2016 tarihinde yazılmıştı. Joker’ın gerçek kimliği hakkında sürecin nasıl ilerlediğini ve yaklaşık üç buçuk yıl sonra ne gibi bilgilere sahip olduğumuzu görmek için bu yazıya da göz atabilirsiniz.