ÇROY

ÇROY 9 – Marvel vs. DC (!)

Arkasındaki bilimsel açıklamayı bilmiyorum, fakat her nedense, insan beyni ikili karşıtlıkları çok rahat bir şekilde algılayabiliyor. “İyi”nin karşısına “kötü”yü, “güzel”in karşıına “çirkin”i, “siyah”ın karşısına “beyaz”ı koyunca, bir şekilde, her iki kavram üzerindeki algımız da daha kuvvetli hale geliyor.

Bu durum tabi modern dünyadaki kurum ve kuruluşlar için de fazlasıyla geçerli. Hele bir de iş rekabete dayalı bir ortamda yaratılan ikili karşıtlıklara gelince, birbirine zıt olarak görülmeye başlanan “ikilemeler”den biri tercih ediliyor, diğerinden ise tıpkı bir terazinin iki kolu gibi, yavaş yavaş nefret edilmeye başlanıyor.

Buna onlarca örnek vermek mümkün. Galatasaray’ı tutuyorsanız Fenerbahçe’den, Coca Cola içiyorsanız Pepsi’den, Apple ürünleri seviyorsanız Microsoft’tan, ve tabi ki, Marvel’ı seviyorsanız, DC’den “nefret etmeye” çok meyilli oluyorsunuz. Bir çizgi roman sitesi sahibi olarak, diğer konular hakkında yorum yapacak bir konumda değilim, fakat Marvel ile DC arasında “yaratılan” bu anlamsız nefret ilişkisinin, aslında ne kadar boş bir iş olduğunu kanıtlayabileceğimi düşünüyorum.

Bu konu hakkında yazmak nereden çıktı?

Açıkçası, kendimi bildim bileli içinde bulunduğum sanal çizgi roman ortamları, Marvel – DC tartışmalarından her zaman nasibini alıyor, ve bu yazı da, yedi – sekiz yıldır bu tartışmaları hem gözlemlemiş, hem de “eski” bir “Marvel’cı” olarak yer yer içinde bulunmuş birinden geliyor. Özellikle son yıllarda çizgi romanın git gide daha popülerleşmesi ve Türkiye’de çizgi roman konulu internet sitelerinin artması ile, bu “Marvel’cı / DC’ci” kavramlarının daha sık karşıma çıkıyor oluşu, çeşitli çizgi roman platformlarında bunu tartışan insanlar görmeme yol açıyor, ve bu durum da beni içten içe rahatsız ediyor.

ÇROY yazı serimiz bu iki yayınevini okumak için tavsiyeler veren, ve asıl amacı okurların, çizgi roman okurluğunun “ikinci aşaması” olarak adlandırdığım “her çizgi romandan nefret etme, hiçbir okuduğunu beğenmeme, her şeyi delicesine eleştirme” boyutunu aşıp, “üçüncü aşama” olarak adlandırdığım “olayları, çizgi roman endüstrisinin gereklilik ve fonksiyonlarını anlayarak objektif olarak eleştirme” boyutuna ulaşmalarına yardımcı olmak olan bir yazı serisi. Bu açıdan, bu yayınevlerinden sadece birini okuyup, kendini “Marvel’cı”, “DC’ci” olarak adlandıran, ve diğer yayıncıdan nefret ettiğini, asla okumadığını, hatta okumaya çalışıp da katlanamadığını söyleyen arkadaşlar için, faydalı olabilecek bir şey yazdığımı düşünüyorum.

Birkaç makul sebep sunmadan, bu yazıda savunacağım tezi son derece açık bir dille ortaya koymaya çalışacağım: Bir çizgi roman okurunun, bu yayınevlerinden biri ile başlamasını, ve belli bir süre boyunca, sadece birinin yayınlarıyla devam etmesini eleştirmiyorum, hatta destekliyorum. Bir okurun, bu yayınevlerinden birini, diğerinden daha fazla sevmesini eleştirmiyorum. Marvel’cı, ve DC’ci derken, “Marvel’ı daha çok seven” veya “DC’yi daha çok seven” insanları değil, birini daha çok sevdiği için ötekinden nefret ettiğini iddia eden, ötekini asla okumayacağını gururla duyuran, hatta çeşitli çizgi roman platformlarında, kendi okudukları yayınevini savunup, diğerine karşı propaganda yapan okurları kastediyorum. Amacım da, bu tarz okurları, ve daha genel olarak, “Marvel severim, DC’den nefret ederim,” “Marvel sevdiğim için asla DC okumam” şeklinde gereksiz bir mentaliteyi eleştirmek.

Peki, bu nefretin gereksiz olduğuna inanmamın, okuyucuların, birini okuduğu için diğerini okumamasını saçma bulmamın nedenleri neler? Okuma kolaylığı açısından ufak bir liste yapmak sanırım en kolayı olacak.

1 – Her ne kadar birbirlerinin tam “zıttı” olarak görmekten çok hoşlansak da, biraz argoya kaçan popüler bir deyimi kullanacak olursak, bu yayınevleri aynı “şeyin” laciverti bir bakıma. Bunu birden fazla açıdan söylüyorum:

a – Her şeyden önemlisi, ne Marvel, ne de DC, öyle kaliteli çizgi romanlar yapmakla, okuyucuları memnun etmekle, müthiş sanat eserleri sunmakla, bizim ilgilendiklerini düşünmek istediğimiz kadar ilgilenmiyorlar. Bu her şeyden önce bir “endüstri”, ve asıl amaç her zaman, olabildiğince hızlı bir üretim ve az masrafla, mümkün olduğu kadar fazla kar etmek.

b – İkincisi, bu yayın evleri temellerini “pulp” kültürü üzerine kurmuş, büyük ölçüde birbirlerini kopyalayan, satış yapmak için her türlü stratejiyi kullanan ve hızlı tüketilecek eğlencelik işler yarattıklarının büyük ölçüde farkında olan şirketler. Burada birbirlerini kopyalayan derken, “Marvel Superman’i kopyaladı Sentry’yi yarattı!”, “Deadpool aslında Deathstroke çakmasıydı!” “DC Aquaman’i Namor’dan çaldı” falan gibi daha “basit” bir kopyalama mantığından bahsetmiyorum. Demek istediğim şey, ikisinin de süper kahraman çizgi romanları basan şirketler olmaları.

Evet, süper kahramanlar ve çizgi romanlar günümüzde neredeyse eş anlamlı, fakat aslında süper kahraman o kadar da geniş bir “tür” değil, hikaye tarzları ve karakter yapıları da büyük ölçüde tahmin edilebilir. Bu açıdan, her ikisi de süper kahraman basan, yani işin temelinde büyük ölçüde aynı konuları ele alan şirketlerin, bu kadar hırsla karşılaştırılması bana anlamsız geliyor.

c – Yazarlar, çizerler, tarzlar istisnai örnekler dışında yine çok benzer  ve birbirinden fazlasıyla esinlenmiş durumda. Bu yüzden basılan Marvel çizgi romanlarının edebi ve sanatsal olarak DC’den, DC çizgi romanlarının da aynı şekilde Marvel’dan çok üstün olduğunu iddia edebilmek mümkün değil.

 2 – Daha genel olarak, bence buradaki en önemli mesele pek çok konuda olduğu gibi, cehalet ile ilgili. Dediğim gibi, internette çeşitli çizgi roman oluşumlarında gezinirken, “Marvel’dan tiksinirim,” “Kimse DC okumamalı, rezalet” falan gibi yorumlar görüyorum. Burada aklıma otomatik olarak şu soru geliyor: Yahu, bu insanlar ne okuyor, ne biliyor da Marvel’dan ya da DC’den hoşlanmadıklarını iddia edebiliyorlar? Nasıl oluyor da, bir şeyi okumadıklarını (=konu hakkında somut hiçbir bilgileri olmadığını) gururla duyururken, aynı zamanda bunu beğenmediklerini söyleyebiliyorlar?

Marvel ve DC, çoğu zaman Wolverine, Spider-Man, Batman ve Superman gibi sembolik karakterlerine indirgeniyor, bazen de insanlar bir yayınevi konusundaki bilgisizliklerini, bilinçli bir tercih olarak gösterip örtbas etmeye çalışıyorlar.

DC Comics, bir ayda elliden fazla çizgi roman yayınlıyor. Marvel Comics’in yayınladığı seri sayısı da bundan daha az değil. Açıkçası çok merak ediyorum. Bu insanlar, bu serilerin kaç tanesine adam gibi bir şans veriyor, gerekli arka plana sahip olarak başlayıp beğenmiyor da, bütün yayınevinden nefret etmek gibi iddialı yorumlar yapıyorlar?

Eğer “Marvel’cı olmak” Avengers dergilerini takip etmekten, “DC’ci olmak” ise Justice League’i tercih etmekten ibaretse, bu serilerin en fazla beş – altı tanesini okuyup, diğer yayınevinin iğrenç olduğunu, okunmaması gerektiğini savunmak gerçekten çok saçma bir mentalite.

O yüzden, doğrudan “Marvel’cı, veya DC’ci” arkadaşlara soruyorum: Beğenmediğinizi, sevmediğinizi iddia ettiğiniz yayınevi ve yayınları hakkında ne biliyorsunuz da, bunları okumak için ne kadar çaba sarf ettiniz de, kendi okuduğunuzun daha iyi olduğundan bu kadar eminsiniz? Okumamaktan gurur duyduğunuz bir şey hakkında nasıl bu kadar somut ve iddialı yorumlar yapabiliyorsunuz?

Ki bu da bizi bir diğer konuya getiriyor.

3 – Bundan aşağı yukarı iki sene önce, DC New 52 denen olay ile bir anda büyük dikkat çekmeyi, daha da önemlisi, neredeyse tüm çizgi roman aleminin övgüsünü kazanmayı başarmıştı – hatta okurları arasında o kadar ciddi bir imaj farkı yaratmıştı ki, okuyucularımız Formspring yoluyla (aslında maddi olarak hala daha çok para kazanan) Marvel Comics’in filmler ve çizgi romanlar açısından nasıl toparlanacağını, DC’yi nasıl yakalayacağını soruyordu.

Gerçekten de, DC’nin bu dönem içinde çıkarttığı çizgi romanlar daha rahat okunuyor, kurgulara daha basit giriş yaplıyor, hikayeler de çoğu zaman Marvel çizgi romanlarına göre daha kaliteli oluyordu. Kısacası, New 52 dönemi DC’ci olmak için gayet iyi bir dönemdi, ve gerçekten de, 90’lı yılların sonundaki başarısının pek çok Galatasaray taraftarı yaratması gibi, New 52 da pek çok “DC’ci” çizgi roman okuru yarattı. Kaldı ki, o güne kadar Marvel çizgi romanlarını tercih etmiş biri olarak ben bile, bir ayda Marvel okuduğumdan daha fazla DC okumaya başlamış, hatta AltEvren Ödülleri’nin ilk senesinde En İyi Yayınevi olarak DC Comics yazarken bir an bile düşünmemiştim.

Ama, DC’nin adeta parladığı bu dönemde bile, bana sorarsanız, çizgi roman dünyasının en iyi serisi, açık arayla günümüzün Avengers yazarı Jonathan Hickman’ın yazdığı Fantastic Four serisiydi. Günümüzde de, DC’nin New 52’su başarıyla devam etse de, kalburüstü bir çizgi roman okurunu tatmin etme açısından, Marvel’ın Hawkeye serisi muhtemelen en başarılı çizgi roman serisi. 

Şunu söylemeye çalışıyorum: Bir yayınevinin ne kadar iyi, diğerinin ne kadar kötü olduğuna inanırsanız inanın – hatta ve hatta, New 52 döneminde olduğu gibi, bu durum gerçeğe ne kadar yakın olursa olsun, bu sizin okumadığınız eserler içinde harika çalışmalar olabileceği gerçeğini değiştirmiyor. Dolayısıyla, “sadece Marvel” veya “sadece DC” okuma meselesi, gurur duyulacak bir mesele değil, tam aksine, “okumadım, okumam, okumayacağım, çünkü sevmiyorum” önyargısı çerçevesinde düşünüldüğünde, bu yazı dizimizin yedinci bölümünde değindiğimiz “bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olma” hareketinin bir örneği.

Demek istediğim her şeyi uzunca bir paragrafla tekrar özetleyeyim. Çizgi romana Marvel veya DC’den biriyle başlamanızda, daha sonra da başladığınız yayınevine karşı daha fazla sempati beslemenizde yanlış olan, değiştirilmesi gereken hiçbir şey yok. Fakat, eğer Marvel ile DC’nin birbirinden çok farklı amaçlar ile çalışan şirketler olduğunu düşünüyorsanız, eğer objektif olarak bu şirketlerden biri çizgi romanı güzelleştirmek, bir sanat haline getirmek için çalışıyor da, diğeri sadece para kazanmaya çalışıyor sanıyorsanız; Marvel veya DC “fanı” olduğunuz için diğer şirketin hiçbir yayınını okumuyor, online platformlarda, bunların birinin diğerinden açık ara daha iyi olduğunu amansızca savunuyorsanız, büyük ihtimalle hem yanılıyorsunuz, hem de sadece biraz “şov” yapabilmek için kendinizi gerçek anlamda iyi çizgi romanlardan mahrum ediyorsunuz.

Sonnot:

Yukarıda dediğim şeylerle çelişiyormuş gibi gözüken ve DC’nin Marvel’dan ayrı değerlendirilmesi gereken bir alan var – ama onu ayrı bir yazıda ele alacağım, yorumlarda muhtemelen söylenecektir bu, şimdiden aradan çıkartmış olayım.