DC Comics Yazıları

Bu Hafta Ne Okudum I – Ortaya Karışık Laf Salatası

Çizgi roman acemisinden çizgi roman görüşleri.

Bu hafta Flash #4, Aquaman #4 ve Nightwing #1-4 mercek altında.

 

 

The Flash #4: Mob Rule

Sayının isminden de anlaşılacağı üzere ilk storyline’daki villain rolünü üstelenen Mob Rule isimli grup etrafında dönüyor bu sayı genel olarak. Bilmeyenler için kısaca bahsetmek gerekirse Mob Rule, Manuel Lago isimli bir kaçak CIA ajanının klonlarının oluşturduğu bir grup ve bu klonlar bilinmeyen bir sebepten dolayı 3-4 ay yaşayıp ölüyorlar. Bu klon muhabbeti Manuel’in üzerinde bir takım deneyler yapılmasıyla başlıyor ve eleman regeneration özelliği kazanıyor. Ama hesaba katılmayan şey, tıpkı deniz yıldızında olduğu gibi, kesilen elin yerinden yeniden çıkması değil, tam tersine kesilmiş elden de yeni bir vücut oluşması. Haftalar boyunca orası burası kesilerek gördüğü işkencede kesilmiş olan kadavralardan oluşan klonları sayesinde kurtuluyor Manuel. Artık neden işkence gördüğünden falan bahsetmeyeyim, meraklısı okusun.

 

“Neydim değil, ne olacağım demeli.”

3. sayıyı Barry Allen’ın gözüne mermi yediği sahne ile kapatmıştık hatırlarsanız. Bu sayıda anlıyoruz ki, Mob Rule’u daha yakından tanıyabilmemiz için yapılmış bir hareketmiş aslında bu. Yanlış anlaşılmasın, bir karakter/grup için insight almak, arka alandaki hikayelerini dinlemek çizgi romanlarda en çok sevdiğim şeylerden biri, fakat bunu yapabilmek için Allen’ın gözüne kurşun yollamak biraz etkisiz bir yöntem olmuş. Çünkü ana karakterin ölmesi gibi bir durum olmayacağını, daha da ötesi Flash’ın mermiden daha hızlı hareket edebileceğini gayet iyi biliyoruz, “Oha, mermiden kurtuldu la!” tarzı bir şok ediciliği yok dolayısıyla bu olayın. Uzun lafın kısası, Mob Rule’un hikayesi anlatıldıktan sonra The Flash’da bir Flash sahnesi olmalı mantığıyla en son Barry Allen’ın kurtulup “Şimdi çıranızı yaktım layn!” şeklinde sayıyı bitirmesi biraz hayal kırıklığı verici bir son oldu benim açımdan. Oysa Flash’ın kendi güçlerini sıfırdan keşfedişini anlatan sahneler çok hoşuma gitmişti 2. sayıda. Limitless filminde Bradley Cooper’ın ilk NZT’yi içtikten sonra yaşadıklarına benzer bir durum vardı 2. sayıda hatırlayacaksınız.

“Look at those boobies!”

Çok uzattığımın farkındayım, ama şundan da bahsetmezsem olmaz. Klonlar ve gerçek Manuel Lago arasındaki ilişki gerçekten çok güzel. Bir benzetme yapmak gerekirse Lago bir firavun, klonlar da ona baş kaldıran halkı gibi düşünülebilir. Temelde hem fizyolojik hem de psikolojik olarak birebir aynı olmalarına rağmen klonların Manuel’den gelen duyguları reddetmeleri de ayrı bir hoştu.
7.5/10

+Mob Rule’un background’unun etkili bir şekilde aktarılması.
Bir Flash çizgi romanı için yeterince Flash’lı olmaması.

Aquaman #4: The Trench, Conclusion
Aquaman New 52’deki en cool karakterlerden biri, hatta büyük ihtimalle en cool’u. Bana göre yeni Justice League serisindeki en büyük hata, “Çok önemli bir villain ile başlayak ki okuyucular hemen etkilesin di mi hocam?” mantığıydı. Aquaman ise bu mantığın tam olarak zıt yönünde hareket ederek önemsiz gibi gözüken bir hikayeyle başladı. Kulağa garip geliyor olabilir, ama bu olay Aquaman’i farklı açıdan görebilmemizi sağladı. Aksiyon içinde kaybolmadan biraz “yeni” Aquaman’i tanıdık, bir yandan da hikayesini dinledik. Zaten anlatmaya bile üşendiğim bu kısa hikaye bu sayıda sona erdi ve 2012’ye Atlantis’i kapsayan epik bir hikaye ile başlayacağız.

“Oh yo mama!”

O değil de şöyle bir yazdıklarıma bakıyorum, 4. sayıdan bahsetmedim resmen. Bahsetmedim, çünkü okumayanlar için o güzelim karelerin heyecanını kaçırmak istemedim galiba. 3. sayıda kurtardığı köpeğin 4. sayıda kendisinin olması da ne güzel bir şeydir. You lucky DAWG! Aynı şekilde 1. Sayıda bunu rahatsız eden dallamanın sorusuna da bu sayıda cevap veriliyor. Okulda öğretmenlerimiz bize “Bir konudan başka bir konuya geçildiğinde yeni paragraf yapılır.” diye öğretmişti hep, ama bu kurala neredeyse hiç uymadığımı aşağı yukarı anlamışsınızdır.
8.5/10, ilk 4 sayıya toplamda bir not vermek gerekirse 9.5/10

+Önceki sayılara yapılan göndermeler.
+Ne cool bir kahramanımızsın sen Aquaman.
Aksiyonsuz hikaye olmaz mantığıyla hazırlanıp takip ederken insanı yoran sahneler.

Nightwing #1, #2, #3, #4 – Alayı
İtiraf ediyorum, adam gibi çizgi roman okumaya yeni başlayan biri olarak Batman evrenindeki karakterler benim için önem sırasına göre Alfred, Bruce Wayne ve Commissioner Gordon’dır. Ya da öyleydi demek daha doğru olur sanırım. Scott Snyder’ın muhteşem Batman’inin ardından Batman açlığını gidermek isteyen ben sırasıyla Detective Comics, Batman & Robin, Batwoman ve şimdi de Nightwing’e başlamış bulunuyorum. Günler geçtikçe eskiden ne kadar öküz ve sığ bir görüşe sahipmişim, yavaş yavaş fark ediyorum bunu.
Nightwing’i özel kılan, kendini okutan şey ne peki? Benim aksime Batman serilerinin uzun zamandır yakından takip edenler için bu sorunun cevabı Dick Grayson tabii ki. New 52 ile beraber Batman olmayı bırakan Grayson, tekrar Nightwing kostümünü güymiş durumda. Fakat bu sefer mavi-siyah değil kırmızı-siyah bir kostüm ile karşımıza çıkıyor. Açıkçası Batman ailesinde aşağı yukarı herkeste bir kırmızıdır gidiyor, mavi çok da orijinaldi bence. Karakter olarak Dick’in farklılığını ortaya koyuyordu.
Konuya geri dönelim. Dick ilk sayının başında, ailesi geberip Bruce bunu evlatlık edinene kadar büyüdüğü sirk ile tekrar temasa geçiyor. Olaylar da burada başlıyor. Dick’in Gotham’daki en acımaz katil olduğunu iddia ede maskeli, Deadpool-Wolverine karışımı bir amcamız bunu öldürmeye çalışıyor, olaylar gelişiyor. Tesadüfe bak ki bu Saito Killer isimli katilimizin de yine sirk ile ilgili bir geçmişi var. Ooov, allam yareppim, çok heyecanlı.

 

“Now kiss!”

Hayır değil. Yazının başında da dediğim gibi Nightwing’i okumanız için bir sebep vermiyor çizgi roman size. Batman’e doyamadım, Dick’in gözlerinin hastasıyım falan demeyenler için es geçmek çok da kötü bir fikir değil. Dick bir ladiesman olarak görevini yerine getirip eski günlerden Raya isimli hanım hanımcık(!) bir ablamızı mercimeği fırına veriyor. 4. sayıda Batgirl ile yollarının kesişmesi ile bir aşk üçgeni oluşuyor adete. Hem Barbara hem de Raya’nın redhead olmaları, Dick üstadın elini öptürtüyor insana. Hani ben Natalia Oreiro dizilerini de çok seviyorum, Batman çizgi romanlarını da çok seviyorum derseniz belki Nightwing okumak için bir sebebiniz bu olabilir. Ama hikaye derinliği olsun, aksiyon olsun henüz çok bir şey vaad etmiyor Nightwing. Evet, kesinlikle okunması gereken bir seri değil şu an için Nightwing. Fakat güzel bir alternatif denebilir. Özellikle Batgirl ile combo olarak okunduğunda.

7/10

+Dick Grayson.
+Ha Dick Grayson var bir de.
+Dick Grayson demiş miydim?
+-Hikaye açısından henüz sağlam değil, ama önümüzdeki sayılar daha iyi şeylere gebe gibi.