DC Comics İncelemeleri

Batman: Gothic

batman gothic 4Grant Morrison, günümüzde tüm zamanların en iyi süper kahraman yazarlarından biri olarak görülen, son derece önemli bir figür. New 52 döneminin hemen öncesinde Batman karakteri ile yaptıkları da, çizgi roman okurları tarafından gayet iyi biliniyor.

Batman RIP hikayesi ile doruğuna ulaşan bu süreçten aşağı yukarı on sekiz sene önce yayınlanan Batman Gothic hikayesi, bu kadar meşhur değil. Fakat Grant Morrison’un Batman karakteriyle yaptığı ilk işlerden biri olan Gothic, kesinlikle enteresan bir çizgi roman.

 

 

1990 yılında, yazar – çizer kadrosunun bir hikaye anlattıktan sonra yerini başka yazar – çizerlere bıraktığı Legends of the Dark Knight serisinin altıncı ila onuncu sayıları arasında yayınlanan Batman Gothic, Klaus Janson tarafından çizilmiş.

Daha önce hiç Batman çizgi romanı okumamış olsanız bile, Batman Gothic’in kurgusunun neden farklı olduğunu anlayabilirsiniz: serinin başında, gizemli bir katil, çeşitli suç organizasyonlarının üyelerini ve liderlerini birer birer öldürmeye başlıyor. Tam olarak nasıl olduğunu anlayamasalar da, katilin kim olduğunu bilen ve henüz sağ olan mafya liderleri, sıranın kendilerine geleceğini bildikleri için bütün korkularını ve düşmanlıklarını bir kenara bırakıyorlar, ve son derece ilginç bir şekilde, Batman’den yardım istiyorlar. Meşhur Bat-Signal’ın ters çevrilmiş bir halinin, Batman’in ilgisini çekmek için bu mafya liderleri tarafından gökyüzüne yansıtılması, muhtemelen görsel olarak serinin en çarpıcı ve sıradışı anı.

 

batmangothic1_thumb[1]

Gotham’ı temizlemek için ant içtiği insanların kendisinden yardım istemesi, elbette Batman için garip bir durum oluyor – fakat Batman, sonuç olarak onlara yardım etmeyeceğini söylüyor. Tabi daha sonra, mafyanın işbirliği teklifinden bağımsız olarak Whisper adı verilen bu seri katilin peşine düşüyor.

Ortada işlenen cinayetler olmasına karşın, Batman Gothic’in Long Halloween; Dark Victory ya da Hush gibi, “Katil kim?” sorusu etrafında şekillenen bir Batman hikayesi olduğu söylenemez. Daha ilk sayfalardan itibaren, Whisper cinayetlerine paralel olarak Bruce Wayne’in çocukluğunda bir süre devam ettiği bir okulun müdürüyle yaşadığı korkunç anlar da bizlere aktarılıyor, ve hikayenin en fazla ikinci sayısından itibaren, Whisper’ın eninde sonunda bu karakter çıkacağı rahatlıkla anlaşılıyor.

Bu noktadan itibaren, serinin asıl gizemi, Wayne’in okul yıllarında bile son derece yaşlı olan Whisper’ın nasıl olup da bu kadar uzun süre yaşadığı, ve neden bir türlü öldürülemediği sorusu etrafında şekilleniyor.

Bu soru, Batman’i Gotham’dan Avrupa’da manastırlara ve kiliselere kadar uzanan bir yolculuğa çıkartıyor – ve sonuç olarak, oldukça gerçekçi, noir bir hikaye kurgusu ve atmosferiyle başlayan Batman Gothic, son derece mistik ve doğaüstü bir final yapıyor.

batman gothic 3_thumb[22]

Batman Gothic’i öne çıkaran yanları; Batman – mafya ilişkisinin normalden oldukça farklı olarak ele alınması, Bruce Wayne’in çocukluğundan – ve daha spesifik olarak, anne babası ölmeden önceki hayatından – kesitler sunması ve Wayne’in geçmişinden gelen bir tehdidin, doğrudan Batman ile karşı karşıya getirilmesi olarak sıralanabilir.

Özellikle son örnekte, Whisper ile Batman’in daha ilk karşılaşmasında, Whisper’ın karşısındakinin Bruce Wayne olduğunu anlaması, enteresan bir kurgu öğesi olarak karşımıza çıkıyor. Bunun dışında, Grant Morrison’un doğrusal olmayan hikaye anlatma tarzı da, bu erken dönem Batman hikayesinde karşılaştığımız durumlardan biri.

Beş sayılık seride, her şeyin biraz fazla kolay bir şekilde birbirine bağlanıyor olması, oldukça gerçekçi bir havayla başlayan bir hikayenin, ruhunu Şeytan’a satmış bir adamın laneti kadar doğaüstü bir olaya bağlanması ve Batman’in hikayenin gizemini biz okurlardan daha sonra çözmesi gibi, bazı negatif noktalar olduğu söylenebilir.

Fakat açıkçası, bunları eserin “zayıflıkları” olmaktan çok, geç seksen – erken  doksanlı yılların çizgi roman gariplikleri ve bu garipliklerin bir uzantısı olarak görmek de mümkün – işe böyle bir nostaljik bakış açısıyla yaklaştığınızda, Gothic’ten alacağınız keyif de kesinlikle artıyor.

Tabi internetin çeşitli yerlerinde, Batman karakteri etrafında gelişen hikayelerin olabildiğince gerçekçi veya en azından bilimsel olarak açıklanabilecek doğaüstü faktörler üzerinden gelişmesi gibi bir beklenti olduğu da unutulmamalı – eğer bu tarz gerçekçi Batman hikayelerini daha çok seviyorsanız, Gothic size fazla hitap etmeyebilir.

gothicson

Batman karakterizasyonu açısından; bu eserin Tim Burton’un meşhur Batman filmi ve başta Frank Miller olmak üzere, Batman’i bugün bildiğimiz “Kara Şövalye” mantığı etrafında yeniden kurgulama çabaları sonrasında yazıldığını hatırlatmak önemli olabilir. Bu da, büyük ölçüde tanıdık bir Batman göreceğiniz anlamına geliyor – ama tabi bugün alıp okuyacak olursanız, Gothic’in tam yirmi dört yıllık bir hikaye olduğunu da unutmamanız gerekli.

Yazıyı ufak bir deneyle noktalamak istiyorum: Google’a, “Essential Batman Graphic Novels”, yani İngilizce olarak “En Önemli Batman Çizgi Romanları” diye bir şey yazdığınızda, ilk sayfada çıkan sonuçlar beş, on, on iki, on beş ve yirmi beş en önemli / en iyi Batman hikayesini sıralayan eserler oluyor. Gothic, bu listelerde genel olarak ilk beşe, ilk ona, ilk on beşe giren bir çalışma değil – ama aramanın ilk sayfasında çıkan yirmi beş sayılık üç sonuçta (ki bunlar, Amazon, IGN ve Complex siteleri tarafından derlenmiş listeler) Gothic’i görmek mümkün.

Bu popüler listeleri baz alarak konuşacak olursak Batman Gothic; Year One, The Dark Knight Returns, Long Halloween, Knightfall gibi, “olmazsa olmaz” bir çizgi roman profili çizmiyor. Ama, eğer spesifik olarak Batman ile ilgileniyorsanız, Gothic’in mutlaka okumanız gereken çizgi romanlar arasında olduğu bir gerçek.