Marvel Comics İncelemeleri

Avengers (vol. 5) & New Avengers (vol 3)

avengersvol51Avengers: Age of Ultron filminin vizyona girmesi ve Secret Wars’un iyice yaklaşması, Marvel gündemini bugünlerde epey meşgul ediyor. Belki biraz da bu nedenle, iki gelişmeyle de son derece alakalı olan Avengers ve New Avengers serilerinin finali, henüz internette diğer iki gelişme kadar geniş çaplı etki yaratmadı.

Ama evet – Jonathan Hickman’ın Avengers vs. X-Men’in finalinden beri yazmakta olduğu Avengers ve New Avengers serileri, 44 ve 33. sayılarıyla birlikte final yaptı. İki serinin sonu, bizi doğrudan Secret Wars’a götürürken, Avengers tarihinde bir bölüm daha sona ermiş oldu.

 

 

“Avengers tarihindeki bu bölüm”ü değerlendirmek için – seri bitmiş olmasına rağmen – aslında hala biraz erken olduğunu söyleyebiliriz, zira bundan iki üç sene sonra dönüp baktığımızda, bu Avengers – New Avengers serilerini nasıl göreceğimizi kesitrmek biraz zor. Eğer dramatik bir değişiklik olmazsa, 2012 – 2015 arasındaki bu süreci, tıpkı daha önceki yazarlık dönemlerini hatırladığımız gibi, örneğin, “Bendis’in Avengers dönemi”, “Busiek’in Avengers dönemi” mantığında, basitçe “Jonathan Hickman’ın Avengers dönemi” olarak hatırlayabiliriz.

Öte yandan, bunu “son Avengers hikayesi” olarak hatırlamamız da gayet ciddi bir ihtimal. Elbette, takımın Marvel için önemi, beyaz perdedeki başarısı ve dünya çapındaki popülaritesi düşünüldüğünde bunun “son Avengers hikayesi” olması gibi bir ihtimal yok – fakat Secret Wars’un Marvel Evreni’ni sıfırlaması durumunda, Hickman’ın Avengers dönemi pekala orijinal Marvel Evreni’nde geçen son Avengers serisi olabilir.

Bu doğrultuda, hem Secret Wars’un gerçek anlamda ne yapacağı henüz bilinmediği, hem de serinin anlattığı hikaye aslında – SW’da tamamlanmak üzere – yarım bırakılmış olduğu için, geçtiğimiz günlerde final yapan iki Avengers serisini doğru bir şekilde değerlendirmek şu an için pek mümkün değil. Aynı şekilde, “evren”, “reboot”, “event” gibi kavramları bir kenara bırakıp, sadece kurgu ve çizgi roman açısından yaklaşıldığında da, toplamda yetmiş yedi sayı (ki, aslında daha da fazla) süren bir seriyi tek bir yazıda değerlendirmenin de zorluğu ortada. 

Fakat yine de, söylenebilecek pek çok şey var. 

avengersvol53

Reed Richards ve Dr. Doom, Fantastic Four’dan sonra bu seride de Hickman’ın yıldızları olarak karşımıza çıkıyor. 

Birincisi, bana kalırsa, Marvel’ı böyle iki serinin varlığına izin verdiği için tebrik etmek gerekiyor. Bunu seri çok kaliteli, çok başarılı olduğu için değil, çok farklı ve ciddi anlamda zor bir seri olduğu için söylüyorum. 2012 (İlk Avengers filminin vizyona giriş tarihi) ve 2015 (İkinci Avengers filminin vizyona giriş tarihi) yılları arasında yayınlanan bir seride, Jonathan Hickman’ın bu kadar az editör müdahalesiyle, büyük ölçüde kendi hikayesini anlattığı bir seride yazarlık yapabilmiş olması, elbette önemli bir durum.

Daha basit, çocuklara yönelik, daha tek boyutlu bir Avengers hikayesiyle, takımın marka değerinden rahatlıkla yararlanılabilecekken, pek çok okuyucuyu zorlayacak bir kurgu tercih edilmesi, çoğu zaman sadece popülist düşüncelerle hareket eden Marvel Comics şirketi açısından şaşırtıcı ve sevindirici bir durum. Aynı şekilde, sinemada ve “geek kültürü” içinde git gide popülerleşen Avengers markasının, çizgi roman satışları vasat seviyede kalmasına, örneğin, piyasanın lideri Batman’in yanına bile yaklaşmamasına karşın, bu karardan ödün verilmemesi ve Hickman’ın serisini tamamlamasına izin verilmesi de, bir başka sürpriz. 

Peki, nedir bu seriyi bu kadar zor ve karışık yapan? 

Öncelikle Avengers ve New Avengers serileri konusundaki “tekil” kullanımımı açıklayıp, neden ikisini bir ele aldığımdan bahsetmem gerekiyor. İkisi büyük ölçüde farklı kurgularla, farkl takımlarla, hatta görsel açıdan bile farklı stillerle ilerleseler de, New Avengers ve Avengers’ı birbirinden ayrı değerlendirmek çok zor. Özellikle Infinity süreci sonrasında, bu iki takımın hikayesi birbirine ayırt edilemeyecek kadar fazla yaklaşıyor, ve son sayıları kapsayan Time Runs Out sürecinde, iki seri neredeyse tamamen  birlikte ilerliyor. Bu açıdan, yazarın, temel kurgunun ve ana meselenin aynı olduğunu düşünerek, bu iki seriyi birlikte değerlendirmeyi faydalı buluyorum.

Sayı miktarı olarak uzun kabul edebileceğimiz bu iki serinin kompleksliğinin altında, aslında sadece yazar Jonathan Hickman bulunuyor. “Seriyi Hickman’ın yazması” ve serinin gerçek anlamda bir “Jonathan Hickman serisi olması” farklı şeyler. Yukarıda da belirttiğim gibi, Hickman’a bu seride ciddi miktarda özgürlük tanınmış olmalı, zira işin sonunda okuduğumuz seri, SHIELD veya Fantastic Four yazarken “Bu adam Avengers yazsa nasıl olurdu acaba?” gibi bir soruya verebileceğimiz cevabı büyük ölçüde yansıtıyor.

avengersvol58

Dr. Strange, serinin en şaşırtıcı karakterlerinden birisi – okuyucuyu ters köşeye yatıran birden fazla anı var. 

Kalabalık bir takım, evrensel, hatta “multi-evrensel” hikayeler, zaman yolculukları, paralel evrenler, güçlü karakter anları ve sağlam bir anlatı, Avengers – New Avengers serilerinin güçlü yanlarını oluşturuyor. Ama bu güçlü anların altını çizerken, çeşitli “zayıflıkların” da altı çizilmeli. 

Bu seriler, bir bütün olarak okunması için yazılmış seriler. Henüz birinci Avengers sayısı yayınlanmadan editör Tom Breevort’un yaptığı “Neredeyse altmış sayılık kurgunun planlaması tamamlandı” açıklamasından da bir nebze anlaşılacağı gibi, bize yetmiş yedi sayı boyunca anlatılan kurgu bir bütün olarak inşa edilmiş. Bu da, sitede ara sıra bahsettiğim “tek sayılık çizgi romanların artık fazla karşımıza çıkmaması” meselesine paralel bir durum.

Ben, kişisel olarak, 20 – 25 sayfalık bir çizgi roman ile; girişi, gelişmesi ve sonucu olan bir hikaye anlatabilmenin ciddi bir yetenek olduğuna inanıyorum. Hickman kesinlikle yetenekli bir yazar, ama yeteneği bu mantığa pek uymuuyor. O günümüzün, “ciltli çizgi roman” akımının bir temsilcisi, dolayısıyla seriyi okumak istiyorsanız, bir bütün olarak okumanızda fayda var.

Seriyi zorlaştıran faktörlerden bir başkası, yaratılan yeni mitoloji. Fantastic Four serisinde – başta Celestials olmak üzere – Marvel’ın mevcut kozmik mitolojisinden bir nebze yararlanan yazar, bu sefer varolan karakterler / konseptler yerine, kendi yarattığı bir mantık üzerinden hareket etmeye karar vermiş. İlk bakışta bunun yeni okurlar için pozitif bir durum olduğu düşünülebilir, ki bir nebze öyle, ama Ex Nihilo‘yla başlayıp Builders‘a, Black Swan‘la başlayıp Sidera Maris‘e, Black Priests‘e, Mapmakers‘a, Rabum Alal ve Ivory Kings‘e uzanan konseptler – hikayenin genel karmaşasıyla bir arada düşünüldüğünde – bu iki serinin oldukça karmaşık bir kurguya ev sahipliği yapmasına neden oluyor. 

Bu noktada, “yeni okur” – “eski okur” konusunda bir şeyler eklenebilir – yukarıda kalın olarak yazdığım tüm konsetpler, ne kadar tecrübeli bir çizgi roman okuru olursanız olun yeni ve anlaması vakit alan konseptler olarak karşımıza çıkıyor. Hikaye gereği bunların büyük bir kısmı sır olarak kaldığı için, seriyi okumaya başlamak için aslında Marvel Evreni’ne çok hakim olmaya, bilgi seviyenizin çok yüksek olmasına gerek yok — bu, yeni okurlar için bir avantaj.

Fakat, Avengers takımı çok büyük olarak başlayan ve git gide kalabalıklaşan bir kadro olarak sunuluyor. Bu karakterler arasında, biraz daha bilgili okurların tanıyacağı Hyperion gibi figürlerden, Marvel’ın neredeyse tamamen unutulmuş New Universe çizgisinden gelen Starbrand’e kadar figürler var. Bu da, ynei okurların seriyi anlamak konusunda biraz daha zorlanabileceği  anlamına geliyor. 

avengersvol54

Eski mitoloji ve yeni mitoloji bir araya geliyor, ama bunun için beklemeniz gerekiyor. 

Tabi daha tecrübeli okurlar açısından da şöyle bir sorun var: kalın bir şekilde ifade ettiğim (ve serinin merkezinde bulunan) bütün bu karakterler Marvel evreninin kozmik boyutuyla alakalı olduğu için, eski okurların kafasında, tanıdığımız ve bildiğimiz kozmik karakterler ile ilgili sorular da oluşuyor. Tamam, bütün bu yeni olaylar iyi güzel ama, bizim tanıdığımız, evrende varolması gereken varlıklar, Eternity, Infinity, Living Tribunal, In-Betweener, Celestials, bunlar nerede? Bu yeni yaratılan konseptlerle, bizim tanıdıklarımız arasındaki ilişki ne? Bu sorular kafanıza takıldığında, hikaye olduğundan daha garip gözükebiliyor, ama şanslıyız, zira son sayılara doğru, Jonathan Hickman Hank Pym vasıtasıyla bize bu soruların cevabını veriyor.

Burada da, eğer seriyi henüz okumadıysanız, hepsini bir arada okumak gibi bir avantajınız olduğunu söyleyebilirim. Serinin kurgusu “zor” değil, sadece karışık. Dolayısıyla, ara vermeden, hiçbir şeyi unutmadan, sayılar arasına boşluk koymadan okunduğunda, aslında ortaya son derece akıcı bir seri çıkıyor. Bu noktada, seriyi henüz okumamış olanların, benim gibi sayıları bekleyerek okuyanlara göre böyle bir avantajı olduğu doğru. 

Bu karışık konseptler ötesinde de, serinin Jonathan Hickman’ın yazarlık tarzını büyük ölçüde yansıttığını söylemek mümkün. Hickman’ın kendi üslubuyla harmanladığı, B-Sınıfı bilim kurgu hikayelerinden Grant Morrison tarzı süper kahraman kurgularına kadar çeşitli esin kaynakları var, ve bunlar Hickman hikayelerini büyük ölçüde karakteristik hale getiriyor. Bu doğrultuda söyleyebileceğim tek şey şu: Eğer Hickman’ın bu tarzını seviyorsanız, ve yukarıda açıkladığım nedenlerden dolayı, seriye biraz efor harcamayı göze alıyorsanız, bunun okuduğunuz en sağlam Avengers hikayelerinden biri olmaması için bir sebep yok. 

Eğer Hickman’ın üslubunu, kurgu anlayışını sevmiyor veya daha rahat okunacak bir şeyler arıyorsanız, eh, bu durumda farklı serilere yönelmeniz herhalde en doğrusu.

Benim biraz daha objektif olarak yapabileceğim değerlendirme şu: Jonathan Hickman, kurgu yaratma açısından olduğu kadar, doğrudan yazma açısından da çok iyi bir yazar. Gerek “caption”larda, gerek diyaloglarda, özellikle de Dr. Doom ve Reed Richards gibi, bariz şekilde hayranı olduğu karakterler açısından, çok sağlam, yer yer tüyleri diken diken edecek sahneler kaleme alabiliyor. Bu da, Avengers ve New Avengers serilerinin, en azından başarılı karakter anları ve “gaza getirici sahneler” açısından çok sağlam iki seri olmasına yol açıyor. 

Seriyi okumuş veya okumakta olan, belki biraz daha ciddi okurlar, bu diyalogların yer yer fazla “ucuz” olup olmadığını sorgulayabilir. Kesinlikle evet!

Ama bu serinin doğasından kaynaklanıyor. Bu iki seri sonuna kadar pulp eserler olarak değerlendirilmeli, ve bu şekilde bakıldığında, o ucuz anlar bile hikayenin genel seyrine – tabi ki, birkaç istisna dışında – başarıyla yediriliyor. 

Belki Hickman’ın üslubunun ne ifade ettiği de biraz daha detaylı açıklanmalı. “Başarılı yazılmış diyalog sahneleri” çok açık bir cümle değil – Avengers serüveninin sonlarına doğru ciddi anlamda eleştirilmiş olsa da, Brian Michael Bendis de karakterleri konuşturma açısından çok başarılı bir yazar; ama Hickman ile tarzları oldukça farklı. Bir tarafta, psikolojileri ile, birbirleriyle ilişkileri ile, “mutfak masası etrafındaki” konuşmaları ile hatırlanan Avengers üyeleri varken, bu sefer tamamen kozmik, tamamen “epik” bir diyalog ve karakterizasyon mantığınıdan söz ediyoruz.

Dolayısıyla, bir önceki serinin kucaklarında bebek ile Luke Cage – Jessica Jones sahneleri yerine, uzayda intergalaktik ordular komuta eden bir Captain America görmeyi beklemeniz gerekiyor. Diyalogların başarısı derken, birbirleriyle gerçek insanlarmış gibi iletişim kuran, “Onlar da bizim gibi insan!” süper kahramanlardan değil, ultra-zeki, ultra-karizmatik tek cümlelik, tek diyalogluk doruk noktalarından bahsettiğimizin altını çizmek önemli. 

avengersvol56

Elbette, bu kişisel anlar yok demek değil

Daha fazla uzatmadan bitirmek için iki kritik soru soralım: Avengers ve New Avengers serileri başarılı seriler mi? Bu serileri okumaya değer mi?

Okumaya değer mi sorusunu cevaplarken, elbette Secret Wars açısından da bakmak gerekiyor. Secret Wars, kendi içinde anlam ifade eden bir seri olacak – zira Marvel ve DC gibi şirketler, çok satmasına güvendikleri seriler için yetmiş yedi sayı ön okuma yapmanızı beklemek gibi bir lükse sahip değiller. Fakat büyük ölçüde, Secret Wars hikayesinin bütün temeli bu iki seride atılıyor. Hatta bir adım daha ileriye gideyim, bu serilerin tek amacı, Secret Wars kurgusunun temelini atmak üzerine kurulu.

Bu açıdan, okumaya karar vermek ya da vermemek size bağlı. Tek hatırlatmak istediğim, bu iki serinin gerçek anlamda bir bütün olduğu gerçeği. Yalnızca Secret Wars öncesini okumak gibi bir durum ne yazık ki pek mümkün değil. 

Serilerin başarısı ise, tabi her şeyden önce okur zevklerine göre değişecek sübjektif bir konu. Benim şahsi okuma deneyimim, başrolünde Avengers ekibinin olduğu epik bir uzay operası olması açısından iki serinin oldukça başarılı olduğu yönünde. Hickman’ın kaleminin, gecenin dördünde biriktirmiş olduğunuz sayıları birbiri ardına okurken sizi gerçek anlamda gaza getirip, sabah yediye kadar uyumanızı engelleyecek kadar etkili olduğu anlar var. 

Ama buna karşın, şunu söylemek zorundayım: Evet, seri güzel, karakterlerin işlenişi başarılı, kurgu ilgi çekici, sonuçlar çok büyük çaplı, ama bence… Avengers / New Avengers, bir Fantastic Four değil. 

Ya da şöyle söyleyeyim, Hickman bence bu seride Fantastic Four’da zaten yapmadığı çok bir şey yapmıyor.

Eğer Fantastic Four’u okumamış olsaydım, bunun modern zamanların en büyük süper kahraman hikayelerinden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirdim — şimdi ise, bu iki seriyi sadece “Hickman’ı ve üslubunu sevenler için olağanüstü bir çizgi roman hikayesi” olarak tanımlıyorum. Bu iki seri, kişisel anlamda çok keyif alarak okumuş olmama rağmen, benim için “herkesin mutlaka okuması gereken olağanüstü bir süper kahraman hikayesi” oluşturmuyor. Hickman’ın eserleri arasında bu ünvan şimdilik Fantastic Four’a ait. 

avengersvol52

Seri boyunca, ama özellikle son “bölüm” Time Runs Out’ta hissedilen çaresizlik, kahramanların sorunları bir şekilde hep çözdüğü çizgi romanlarda hoş bir farklılık.

Ama elbette, belki de onları bugüne kadar bildiğimiz anlamıyla, son Avengers hikayesinden bahsettiğimiz de unutulmamalı. Secret Wars’a giden yolda her şeyi anlamak, duruma hakim olmak ve iyi bir süper kahraman hikayesi okumak için, Avengers ve New Avengers serileri ideal seriler.