Çizgi roman şirketlerinin “devasa” event’leri her bittiğinde, zamanın nasıl geçtiğine şaşırıyorum. Avengers vs. X-Men’in birinci sayısının incelemesini yazdığım gün daha dün gibi gelse de, Avengers vs. X-Men serisi, bu hafta Çarşamba günü çıkan on ikinci sayısıyla sona erdi.
Avengers vs. X-Men serisi, teknik anlamda düşünüldüğünde, son sayısıyla aslında ilk sayısını oldukça andırıyor. Nasıl ki ilk sayı, seri ile ilgili gelişmeleri takip eden, arada bir açıp Marvel sitesinin görsellerine bakan biri için, hiç sürpriz içermeyen bir sayıysa, AvX’i takip edenler için on ikinci sayı da aynı durumda: Olması gerekenlerin olduğu, fazla sürprizin yaşanmadığı, sıradan bir final sayısı.
AvX # 12’ye, Tony Stark’ın, Cyclops Dark Phoenix haline gelmeden yetmiş iki saat önce yaptığı bir konuşma ile başlıyoruz. Stark, Hope ve Wanda’nın iki büyük kozmik gücün parçaları olduğunu, ve ikisinin bir arada, birbirini tamamlayan bir “yin-yang”a benzediğini açıklıyor, ve bir anlamda, Phoenix’i durdurmanın tek yolunun, bu iki son derece güçlü karakterin, birlikte savaşması olduğunu ima ediyor.
Fakat, Hope ile Wanda’ya döndüğümüzde, bu iki karakterin aslında aynı tarafta savaşmak konusunda çok da istekli olmadıklarını görüyoruz. Wanda, Hope’a “Artık kendini suçlamayı bırak” şeklinde, abla-vari bir tutumla yaklaşsa da, Hope bütün bunların Wanda’nın mutant ırkını yok etmesiyle alakalı olduğu sonucunu çıkarıyor, ve suçlanması gerekenin kendisi değil, Wanda olduğuna karar veriyor. Daha sonra da, bu iki karakterin birbirleriyle, Captain America onları ayırıncaya kadar sürecek, şiddetli bir savaşa girmelerini takip ediyoruz.
Günümüzde ise, dünyada olanlar da pek iç açıcı şeyler değil. Dark Phoenix haline gelmiş olan Cyclops, dünyanın farklı farklı yerlerini, artık kontrolünü tamamen kaybetmiş halde yok etmeye ve yakmaya başlamış durumda karşımıza çıkıyor. Avengers ve X-Men ekiplerinin onu durdurmak için tüm çabalarını boşa çıkaran Cyclops, aynı zamanda sürpriz bir şekilde bu sayıda yeniden karşımıza çıkan Nova’yı da rahatlıkla alt ediyor, ve tıpkı daha önceki sayılarda olduğu gibi, Avengers takımının Cyke – Phoenix tehditi karşısında çaresiz kaldığını hissetmeye başlıyoruz.
Bu noktadan sonra, Tony Stark ve Captain America, “Hope ile Wanda”nın birlikte kullanılması planını bir kez daha tartışıyorlar. Cap, Hope ile Wanda’nın birbirlerine girdikleri sahneyi çok iyi hatırladığı için, bu iki karakterin birlikte çalışamayacağını düşünüyor. Stark ise, Captain America’nın konu ile ilgili endişelerini anladığını, fakat şu andan itibaren yapacak başka bir şey kalmadığını belirtiyor. Bu noktada çaresizliğini kabullenen Cap, en sonunda Wanda ve Hope’u Cyclops’la karşı karşıya getiriyor.
Hope ile Wanda ile karşı karşıya geldiği anda, Cyclops’un kısa bir süre için Dark Phoenix üzerinde kontrol sağladığını, ve etrafındakinden kendisini öldürmelerini istediğini görüyoruz – fakat Phoenix’in kontrolü yeniden kazanması uzun sürmüyor. Bundan sonra, Cyclops, Wanda ve Hope önderliğindeki kahramanlara son kez saldırıyor, fakat, Stark’ın planı yavaş yavaş doğru çıkmaya başlıyor. Wanda’nın “chaos magic” güçleri ile Hope’un mimik ve Iron Fist yetenekleri, Cyclops’u gerçekten de yavaşlatmaya başlıyor, ve sonunda Cyclops zayıf düşüyor.
Bir an için, kendi kafası içinde Jean ile bir konuşma yaşayan, ve Jean’in kendisine “artık bırakmasını” söylediğini duyan Cyclops, Wanda ve Hope’dan son bir darbe daha yiyor, ve en sonunda, Phoenix Cyclops’u da terk ediyor!
Tam seri artık bu şekilde sona erecek, Phoenix Dünya’yı terk edecek diye beklerken, serinin başından beri olması gereken şey oluyor, ve Hope Phoenix’in hala kendisini çağırmakta olduğunu söyleyerek, kozmik anka kuşuyla birleşiyor. Cyclops’un aksine, karşımıza White Phoenix olarak çıkan Hope, kısa sürede kahramanların yanından ayrılarak, Cyclops’un verdiği tüm zararı telafi ediyor, her şeyi yoluna koyuyor, ve yeniden kahramanların karşısına çıkıyor.
Kendisinin, diğer X-Adamların nerede yanıldığını bildiğini, onların yaptığı hataları yapmayacağını ve “”White Phoenix” olarak tüm insanlığın kurtarıcısı olacağını söyleyen Hope’u, tüm kahramanlar dikkatli bir şekilde takip ederken, öne çıkıp Hope’a sadece tek bir cümle söyleyen kişi ise, yine Scarlet Witch oluyor: “Hayır. Sen bunun için seçilmedin.”
Scarlet Witch, Hope’a, kendisinin kaderinin Phoenix ile birleşmek olduğunu, fakat kendisinin “Phoenix Force’u kontrol edebilecek kadar güçlü” olduğu için deği, “Phoenix Force’u bırakabilecek kadar güçlü olduğu” için seçildiğini söylüyor. Hope’un da bir anlamda bunu bildiğini anlıyoruz, çünkü Wanda’nın konuşmasından sonra, Hope ve Scarlet Witch el ele veriyorlar, ve “No More Phoenix” diyerek Phoenix Force’un “yok olmasını” sağlıyorlar.
Fakat, görebildiğimiz kadarıyla, bu Phoenix Force’un gerçek anlamda ortadan kaybolması şeklinde gerçekleşmiyor. Phoenix Force, gerçekten de Dünya’yı terk ediyor, fakat “yok olurken” bütün dünyayı baştan sona sarıyor, ve bütün bu olayları Wolverine’in okulundaki Cerebra’dan takip etmekte olan telepatik Cuckoo Üçüzleri, bir anda Dünya’nın çeşitli yerlerinde ortaya çıkmakta olan yeni mutantların sinyallerini almaya başlıyorlar. Yani, bir anlamda House of M’den beri devam eden sürecin, mutant boyutu da ortadan kaldırılmış oluyor, ve Wanda’nın “No More Mutants” lafı geri çevriliyor.
Bundan sonra, Avengers vs. X-Men’in ana serisine ufak bir epilog sahnesiyle son veriyoruz. Kendisine özel tasarlanmış bir hücrede, gözleri tamamen kapatılmış şekilde tutulan Cyclops, Captain America’ya olanlardan dolayı tam sorumluluk aldığını söylüyor. Buna karşın, Cyclops’u hala soğukkanlılığını kaybetmemiş, ve – Charles Xavier’ın ve zarar verdiği insanların dışında – yaptıklarından çok da pişman olmamış bir halde görüyoruz.
Bu sahnelerin ardından, Nova’nın Thor tarafından Avengers takımına davet edilmesi ve Hope’un, “Ne kadar güzel bir gün!” şeklinde sevinmesi gibi “mutlu son” sahneleri görüyoruz, ve AvX’in son sayısı da böylece tamamlanmış oluyor.
Yorumlar
Avengers vs. X-Men serisi ile ilgili genel yorumlarımı “AvX – Yorumlar” adlı bir yazıyla zaten paylaşacağım, bu nedenle son sayı için ayrıca yorum yapmıyorum.