DC Dizileri

Arrow S02E23 – Sezon Finali

ARROWArrow da 23. Bölümüyle ikinci sezon finalini yaparken, Slade-Oliver mücadelesini sonuca bağlıyor ve bizleri ortalama bir kurguyla üçüncü Sezonu beklemeye bırakıyor.

Açıkçası sezon finali çok büyük bir sürpriz yapmadı, fakat beklentileri karşıladı bana kalırsa. Slade uzun süren psikolojik savaşı ve onca stratejisine rağmen her kötü adamın yaptığı hatayı yaptı ve düşmanını küçümsedi. Ollie’nin Slade’i yenmek için bakış açısını değiştirmesi ve Felicity’yi kullanması akıllıcaydı. Slade’in gözünde kadınlar sadece kurtarılması gereken varlıklar olduğundan Felicity’den kendisine gelecek bir zararı beklememesi dizinin ilginç bir yorumuydu bence. Arrow kadınlar açısından düşününce oldukça adil yaklaşımlı bir dizi (Çizgi romanlardan gelen seksi kostümlerin ötesine bakabilirseniz tabi ki).

Düşündüğünüzde dizide birçok güçlü kadın figürü var ve bunlar hikâyede önemli roller oynuyorlar. Thea, Sara, Moira, Nyssa, Lyla, Waller, hatta Rochev.. Laurel haricinde hepsi çok sağlam karakterler. Laurel demişken, hepimiz Sara’nın ölüp Laurel’in Canary olmasını bekliyorduk sanırım ama dizi bunu yapmadı, iyi de oldu. Hatta bölüm sonunda bunun şakasını yapmaları eğlendirdi.

arrows2e23i

Finalin en büyük sürprizi Quentyn’in akıbeti ve Lyla’nın hamileliği oldu. İkisi de beni biraz endişelendirdi, Quentyn’i kaybetmek istemem, Diggle da bebeği korumak için Lyla ile beraber ortadan kaybolabilir, bu da Ollie’nin yeni bir “koruma”ya ihtiyacı olduğu anlamına gelir ki en büyük aday olarak çırağı Roy bu role uygun görünüyor.

Roy’un yeni maskesiyle Red Arrow’a dönüşümü başarılıydı. Aynı Barry’nin Ollie’ye maskeyi teslim etmesi gibi Ollie’nin de Roy’a maskeyi teslim etmesi sembolik açıdan güzel düşünülmüş. Dediğim gibi, bundan sonra Roy’u Oliver’ın yanında daha çok görme ihtimalimiz çok yüksek.

Arrow

Finalin en etkileyici sahnesi ise flashback’le birleştirilmiş Slade-Oliver dövüş sahnesiydi. Kim düşündüyse tebrik etmek istiyorum. Dizinin 2 ayrı zamanını aynı sahnede bir araya getirmek görsel olarak ilginç bir yaratı ortaya çıkarmış. İlk sezonda Slade’i tanıtarak temelleri atılan, 2. Sezonda tam bir çerçeveye oturtulan düşmanlık, bu sahneyle tepe noktasına ulaşmış ve Ollie’nin galibiyetiyle sonuçlanmış oldu. Slade tabi ki ileride dönecek, ekibimizin başına bela olacaktır fakat bu kadar uzun süre bizi meşgul ettikten sonra biraz kendisinden uzaklaşmak iyi olacak gibime geliyor.

Daha öncesinde Mirakuru ilacının oklara entegre edilerek Slade’in ordusunun durdurulmaya çalışılacağını tahmin etmiştim. Tahminim doğru çıktı, fakat tahmin edemediğim işin içine League of Assassins’in okçularının karışması oldu. Sara’nın Nyssa’yla geri dönmeyi kabul ederek getirdiği okçuların kullanımını mantıklı buldum, çünkü öbür türlü çok dengesiz bir karşılaşma olacaktı. Şu haliyle Slade’in ordusunun alt edilmesi o kadar mantıksız gelmedi.

Tabi Sara şu an için Starling City’den uzaklaşacak olsa da ileride ekibimizin en çok ihtiyacının olduğu anda dönmesini beklemek makul olur, tıpkı Merlyn’in Thea’nın en ihtiyacı olduğu anda ortaya çıkması gibi. Bunlar hep aksiyon filmi/dizisi klişeleri tabi ama artık hepimiz alıştık sanırım.

Thea/Merlyn demişken, burada da tahminim doğru çıktı, Merlyn’e çelik yelek giydirerek kendisini dizide tuttular, ölmesi çok manasız olurdu, her ne kadar çelik yelek çok klişe bir çözüm olsa da. Merlyn’in kızıyla gurur duyması, Thea’nın ise Merlyn’in her türlü pisliğine rağmen bundan sonra güçlü olmak adına onunla gitmeyi kabul etmesi ilginç ve yeni bir baba/kız ilişkisi doğurdu. Tabi arada olan Roy’a oldu, Thea’yı tamamen kaybetti. Kahramanların kaderi olan yalnızlık konseptinin Roy’a da işlenmesi açısından önemli bir gelişmeydi tabi ama daha önce de değindiğim gibi Roy/Thea ilişkisi dizinin en olgunlaşmış ilişkisi olduğundan bu ilişkiye yazık oldu.

arrows2eiv

Slade’e dönecek olursak, kendisinin tekrar adaya hapsedilmesi uygun bir ceza oldu sanıyorum. Ollie’nin kendisine “Araftasın” dedikten sonra adının anlamı “Araf” olan Lian Yu adasını görmemiz güzel düşünülmüş bir detaydı. Ollie’nin öldürmeme politikasını sonuna kadar sürdürmesi en azından dizinin son zamanlarında bir tutarlılık oluşmasını sağladı. Fakat dizinin ilk zamanlarını düşündüğümüzde oldukça sulandırılmış bir “Arrow”la karşı karşıya olduğumuzu hatırlamanın vakti sanırım geldi. Oliver ilk zamanlardaki sert, karanlık kahraman/anti-kahraman imajını bayağı kaybetmiş durumda.

Son bir parantez de Waller’a, ARGUS’a ve Suicide Squad’a açmak gerek. Finalin en zayıf kısmı burasıydı galiba. Suicide Squad, Suicide Squad olamamış, Diggle ve Lyla sadece Deadshot’ı kapıp geldi, ne Bronze Tiger’ı, ne de diğer üyeleri göremedik. Waller ve ARGUS da dolgu malzemesi olmaktan öteye gidemedi. Geçen sezon finalini düşündüğünüzde “Undertaking”in başarılı olması ve oluşan büyük yıkım karşısında bu sezon da Slade’in ordusu dışında daha korkunç bir final potansiyeli vardı ARGUS tehdidinin, ama galiba o bombanın patlamayacağını hepimiz daha başından biliyorduk. ARGUS’u hiç karıştırmasalar, ya da en azından bu şekilde kullanmasalar iyiydi, yazık oldu.

Bu incelemeyle beraber şimdilik Arrow yazılarımız da sona eriyor. 3. Sezonda tekrar görüşene dek hoşça kalın sevgili okurlar.