DC Dizileri

Arrow S02E18

ARROWArrow’da bir hafta daha geride kalırken, Slade’in planları alabildiğine etkili oluyor ve Oliver’ı hiç olmadığı kadar dibe gönderiyor. 

Hatırlayacağınız üzere geçen hafta Slade’in Thea’yı kaçırmasında kalmıştık. Bu bölümde bir süre Thea’yı rehin tutan Slade, Thea’ya babası hakkındaki gerçeği söyledikten sonra (babasının Merlyn olduğunu) onu serbest bırakıyor ve bu sefer de Laurel’e giderek Oliver’ın Arrow olduğunu söylüyor. Bütün bunlardan anladık ki, Slade Oliver’ı fiziksel değil psikolojik olarak çökertmeye çalışıyor ve bunda da oldukça başarılı oluyor. 

Bölüm sonunda verdiği bütün kararların hatalı olduğunu ve en büyük düşmanının kendisi olduğunu düşünen Oliver, tam anlamıyla dibe vurmuş bir durumda. Dibe vuran birinin gidebileceği tek yönün tekrar yukarısı olduğunun da farkında. Bu yüzden artık kalkıp Slade’e karşı savaşması gerektiğinin bilincinde.

Bölümle ilgili neleri beğendim? Açıkçası Slade’in bu kadar tahmin edilemez planlar yapması, Olllie’yi moral olarak bitirip yenmeye çalışması hoşuma gitti. Thea’yı kaçırarak zaten etkili bir hamle yapmıştı, bir de bunu kullanarak hapishaneden bir araç dolusu suçluyu çıkarması ve ordusuna katması bir taşla iki kuş vurmak oldu. Üstelik Oliver’ın dikkatini daha da dağıtmak adına Laurel’e de Ollie’nin sırrını söyleyerek bir darbe daha vurdu, bu dikkat dağıtmayla önümüzdeki hafta neye kalkışacağını tahmin bile edemiyorum. Isabel Rochev aracılığıyla Queen Consolidated’ı ele geçirmesi, şirketin bilim bölümünü Mirakuru üretimine yönlendirmesi de yine dahiyane bir plandı. 

arrows2e18ii

Neyi beğenmediğime gelecek olursak da bence Isabel Rochev mevzusu biraz fazla aceleye getirilmiş gibiydi. Çizgi romanlardan Rochev’in hikayesini bilenler onun neden Ollie’ye düşman olduğunu tahmin etse de yalnızca diziyi izleyen kesim buna çok anlam verememiştir diye düşünüyorum. Rochev çizgi romanlarda Robert Queen’le aşk yaşayan ve Queen’in varisi olduğunu düşünen bir karakter, bu yüzden Ollie’yle düşmanlar. Ama dizide buna dair çok bir ibare yoktu, yalnızca “Babalarının günahları oğullara da geçer” lafından konunun baba Queen’le ilgisi olduğunu tahmin edebiliyorsunuz. Bir diğer beğenmediğim nokta da Sebastian Blood oldu. Sezon başında onu bu kadar ön plana çıkardıktan sonra bir anda bu kadar piyon konumuna gelmesi hikayede kurgusal olarak bir boşluk yarattı gibime geliyor.

Bu arada Barry Allen’ı Flash dizisi çıkana kadar göremeyeceğiz sanıyorum, fakat Felicity’nin Barry’yi “Bir çocuğa bir kere doğruyu söyledim, ona da yıldırım çarptı” sözüyle hatırlatması hoştu. 

Ada flashbacklerine de bir değinelim. Hendrick’le Ollie’nin takası sırasında görüyoruz ki Profesör Ivo yaşıyor. Birkaç hafta önce Ivo’nun akıbetinin belirsizliğine değinmiştim. Yaşıyor olması sevindirici, önemli bir çizgi roman karakteri olarak Ivo’nun hikayesinin bu kadar erken bitirilmesi doğru olmazdı diye düşünüyorum. Sara’nın ise git gide daha karanlık yönünün baskın çıkmaya başladığını görüyoruz. Hendrick’i patlatarak Slade’i öldürme fikri oldukça korkunç bir fikirdi. 

Slade’in ise hem adada, hem de günümüzde Shado’nun halisünasyonu tarafından kontrol edildiğine şahit oluyoruz. Mirakuru’nun yan etkilerinden biri olsa gerek.

arrows2e18iii

Mirakuru demişken Roy’a da bir parantez açmak lazım. Roy bölüm sonunda Starling City’den uzaklaşırken görülüyor. Açıkçası nereye gittiğini çok merak ediyorum, hiç bir fikrim yok bununla ilgili. Fakat Roy’un Thea konusunda haklı çıktığını görmek sevindiriciydi. Thea’dan ayrılmasının onu korumaya yetmediğini hepimiz gördük. 

Bu bölümde atlanılan önemli bir nokta, geçen bölümdeki Amanda Waller’la Oliver’ın Slade üzerine konuşmalarıydı. Bir tarafta “Sana Deathstroke diyorlar” diyerek bu konuşmaya doğrudan referans yapan Ollie var. Diğer tarafta ise bu konuşma hiç olmamış gibi Waller’ı bölümde hiç görmememiz söz konusu. Burada tam ne yapmaya çalıştıklarını anlamadım açıkçası, Waller’ın Deathstroke konusunda harekete geçmesini önümüzdeki bölümlerde görmezsek anlamsız bir açık nokta bırakmış olacaklar bence. 

Son olarak Deathstroke ismine değinecek olursak, Slade’in bu ismi beğenmesi bence dizide ilginç bir noktaya geldiğimizi gösteriyor. İlk sezonda Green Arrow ismi bir şaka olmaktan öteye geçmiyordu. Oliver, Merlyn tarafından önerilen bu isimden nefret etmişti. Bu sezon ise Oliver’ın Arrow ismini benimsemesi, Deathstroke’un da kendisine konulan ismi beğenmesi dizinin isimler konusunda politikasının değiştiğinin bir göstergesi. 

Bir sonraki incelemede görüşmek üzere. 

Arrow incelemelerimizin yazarı Ekin Köker’i takip edin! twitter.com/Ekinkoker