Marvel Comics İncelemeleri

Winter Soldier # 3

winter_soldier_vol_1_3Marvel’ın muhteşem serilerinden Winter Soldier, üçüncü sayısıyla daha da güzelleşerek, aksiyon miktarını daha da arttırarak devam ediyor. Bu sayının teması, Bucky ve Black Widow’un geçtiğimiz sayıda seriye dahil olan Dr. Doom’la ilk karşılaşmaları üstüne kurulmuş.

Brubaker’ın hikayesi ve hikayeyi anlatış tarzı hakkında söylenebilecek fazla bir şey yok, çok sağlam bir başlangıcın ardından, Winter Soldier tam gaz devam ediyor. Üstelik, çizimler de git gide hikayeyle daha fazla uyum sağlamaya başlıyor, özellikle bu sayıda tam kıvamında kullanılan casusvari paneller, çizgi romana renk katmış.

Hatırlayacaksınız, ilk iki sayıda Winter Soldier olarak Sovetler Birliği için çalıştığı dönemde Bucky ile birlikte çalışan, Bucky tarafından eğitilen bir grup Sovyet ajanının uyandırıldığını görmüştük. Hatta, bu ajanlardan biri, ikinci sayıda Dr. Doom’a süikast düzenlemeye çalışmıştı. Bu sayıda, bu ajanların nasıl kullanıldığını görmeye devam ediyoruz. Bu elemanlar, Sovyetler Birliği’nin çöktüğünü, Soğuk Savaş’ın kaybedildiğini bilmiyorlar, ve kimse de kendilerine bunu söylemiyor. Yani, bir anlamda hala aynı şey için savaştıklarını sanıyorlar.

Yine geçtiğimiz sayılardan ortaya çıkan bir sır ise, Lucia von Bardas’ın elinde bulunan Doombot’un sırrı. Bu Doombot, Doom’un Latveria’daki şatosunu korumakla görevli olan robotların aksine, gerektiği takdirde Dr. Doom’un kendisiymiş gibi davranabilecek, deyim yerindeyse, “Dr. Doom olmaya” programlanmış bir Doombot. Von Bardas, bu robotu kendisine koşulsuz bir şekilde itaat edecek şekilde programlamış, ilerleyen sayılarda muhtemelen enteresan kullanımlarını göreceğiz.

Üçüncü sayımızın hatırı sayılır bir bölümü Lucia von Bardas’ın kim olduğunu Nick Fury’den dinlemekle geçiyor – kısa bir Secret War özeti yani. Bundan sonra, Dr. Doom’u Bardas’ın kendisine karşı yaptığı planlardan haberdar etme görevini üstlenen Bucky ve Black Widow’un ABD’deki Latveria Konsolosluğu’na gizlice girmeye ve Dr. Doom ile iletişime geçme çabalarını izliyoruz.

Bu sayının en güzel yanlarından birisi de bu. Brubaker, bütün detaylarıyla bu gizli operasyonu planlıyor – uçaktan atlayıp belli bir mesafaden konsolosluğun içine ışınlanmak, güvenlik sistemlerini devre dışı bırakmak gibi yakalanmama çabaları gayet güzel bir şekilde anlatılıyor. Asıl muhteşem olan ise, pek çok çizgi romanda gördüğümüzün aksine, Brubaker’ın Sezar’ın hakkını Sezar’a vermesi. Dr. Doom, her şeye rağmen Bucky ve Black Widow’un konsolosluğuna sızdığını kolayca anlıyor, ve daha sonra, ikisini de –neredeyse hiç uğraşmadan – bizzat haşat ediyor. Bucky ve Black Widow gibi karakterlerin tek başlarına halledebileceklerinden çok daha güçlü olan bir rakip olan Doom’un, konuk olduğu bazı diğer dergilerde olduğu gibi sıradan bir düşmanmışçasına yenilmesi, durdurulması gibi bir durum yok. Doom, Marvel Evreni içindeki bütün gerçekçiliğiyle – bu derginin daha önceki iki sayısında bol bol bahsettiğim –mantık çerçevesi içinde iki casusumuzu durduruyor.

 Tabi Bucky ve Widow’un, kendisine zarar vermek için değil, kendisini uyarmak için gelmiş olmaları nedeniyle, bu kısa “anlaşmazlık” kanlı bir sona ulaşmıyor, ve Doom ikilinin kendisine söyleyeceklerini dinlemeyi kabul ediyor. Sayının sonunda ise, Birleşmiş Milletler binası önünde, von Bardas’ın kontrol ettiği Dr. Doom robotunu görüyoruz…