DC Dizileri

2014-2015 DC Dizileri

2014 2015 DC Dizi1

Ant-Man ile tekrar başlattığımız Sinema/TV incelemeleri serimize 2014-2015 sezonu DC dizilerine bir genel bakış ile devam ediyoruz. Bildiğiniz gibi çizgi roman uyarlamalarının süper popüler hale gelmesiyle TV’de de bir dizi patlaması yaşandı ve artık bunları bölüm bölüm incelemeyi geçin, sezon sezon incelemek bile çok zorlaştı. O yüzden genel yazılarla 2014-2015 dönemini aradan çıkarmak istiyorum, bu yazıda da DC dizilerinin üzerinden geçeceğim. Marvel yazısı da takiben gelecek. Her diziye bir paragraf ayırsam zaten oldukça uzun bir yazı olacak gibi görünüyor. Lafı çok uzatmadan başlayalım ve hatırlatalım, yazımız spoiler içerebilir. Eğer henüz izlemediğiniz diziler varsa onların paragraflarını atlayarak okuyabilirsiniz.

Macerası çok kısa süren Constantine ile giriş yapalım. Bildiğiniz gibi 13 bölüm süren ilk sezonundan sonra Constantine projesi iptal edilerek rafa kaldırıldı. Bana kalırsa burada en büyük suçu kanala/kanal seçimini yapan yöneticilere atmak doğru olur. NBC çok rahat dizi iptal eden bir kanal ve Constantine gibi riskli bir projeyi (özellikle de çok benzeri Supernatural gibi 11. sezonuna girmiş bir rakibi varken) NBC’ye vermek daha baştan dizinin sonunu getirdi gibime geliyor. Dizinin hikâyesi ve kalitesi bana kalırsa fena değildi fakat tüm camiada Supernatural ile karşılaştırılmaktan kurtulamadı.

Orijinaline 2005’teki Keanu Reeves’li film uyarlamasından daha sadık da olsa Constantine’in niye bu kadar kısa ömürlü olduğunu görmek zor değil. Her ne kadar keyifle izlediysem de çok farklı, çok müthiş bir yapım olmadığından NBC’de tutunmasının zorluğunu anlayabiliyorum. Constantine için belki de en baştan Netflix, Amazon, Yahoo gibi online bir platform seçilmeliydi. Marvel’ın Daredevil’la Netflix’te yaptıkları ortada, Marvel yazısında da değineceğim. Neyse ki Constantine’i tamamen kaybetmiş değiliz, Matt Ryan karakteri aynen alarak önümüzdeki sezon Arrow’a konuk olacak. Umarım orada yan karakter olarak bile olsa daha kalıcı olabilir.

Arrow’dan bahsetmişken Arrow’la devam edelim. Ra’s al Ghul ve League of Assassins üzerine odaklanan üçüncü sezon bence önceki sezonlarından çok daha kötüydü. Sezon arasında yaptıkları Oliver’ı neredeyse öldürüp diriltme hamlesi inanılmaz başarısızdı. Böğrüne kılıcı yiyerek o kadar yükseklikten düşen kimsenin hayatta kalması mümkün değil, madem Lazarus Pit mevzusunu kullanacaksınız, bari beklendiği üzere Oliver üzerinden kullansaydınız. Önce kardeşi üzerinde kullandılar, şimdi de anladığımız üzere Sara’yı geri getirmekte de kullanacaklar. Ayrıca Sara’nın ölümü üzerine bütün sezonu kurup bir sonraki sezonda geri getirmek de akıl kârı değil. Nasıl bağlayacaklarını merakla bekliyorum.

Sara demişken yeni proje Legends of Tomorrow’a da değinmeden olmaz. Fragmanından anlaşıldığı üzere güzel olacak gibi duruyor, beni heyecanlandırmayı başardılar açıkçası. Arrow’un biraz eskimesinden sonra taze kan olması açısından güzel bir hamle. Vandal Savage zaman yolculuğu konsepti için düşman olarak biçilmiş kaftan, Doctor Who mezunu Arthur Darvill’i de Rip Hunter olarak başka bir zaman yolcusu karakterde göstermek de mantıklı bir fikir olmuş. Diziyle ilgili tek itirazım klasik Flash düşmanları olan Rogues’un takıma katılması, kahraman olmadıkları için değil ama Flash’ta onları görememek biraz buruk olacak gibi. Son olarak söylemek istediğim de şu, dizi Justice League filmi gelene kadar Marvel’ın Avengers’ına ve Defenders’ına cevap olması için kurgulanmış gibi. Umarım başarılı olurlar, çünkü Marvel alıp başını yürümüşken DC tarafında paylaşılan evren mantığı hâlâ Arrow, Flash ve şimdi de Legends of Tomorrow’la sınırlı.

LegendsofTomorrow1

Flash’a gelecek olursak, ben çok başarılı bir ilk sezon görüyorum. Arrow’la team-up bölümlerinin müthiş olması bir yana, o kadar çok karakteri başarıyla entegre ettiler ki hangi birine değineceğimi bilemedim. Fakat daha da önemlisi, zaman yolculuğu ve meta-insan mantığını başarıyla kullandılar. Önümüzdeki sezon da Jay Garrick’le beraber paralel evrenler ve “Flash of Two Worlds” olayına gireceğiz gibi görünüyor ki eğer doğru kurgularlarsa TV’de çok farklı bir yapımın önünü açmış olurlar. Diyeceğim o ki, Flash elini korkak alıştırmayarak oldukça doğru adımlar attı. Reverse-Flash’ı daha ilk sezondan Flash’ın karşısına getirmeleri bunun kanıtı. Dizi çizgi romanların verimli kaynağını sonuna kadar kullanacak gibi duruyor.

Son olarak Gotham’a da değinmek lazım. Uzun zamandır TV’de bir Batman işi görmediğimizden normalde Gotham’ın süper heyecanlandırıcı olması gerekiyor. Fakat ilk sezonu izledikten sonra genel Batman külliyatından olabildiğine uzaklaşılması beni çok mutlu etmedi açıkçası. Dedektif Gordon’ın neredeyse Batman’in babası yaşında olması, Wayne cinayetine Wayne Corporation’ı da içeren bir komplo teorisi katılması, Joker’e kesin bir orijin ve isim verilmesi gibi hareketler beni diziden oldukça soğuttu.

Ha, Batman gibi yüksek profilli bir karakteri içerdiğinden mecburen uzak duramadım ve mecburen izliyorum, izlemeye de devam edeceğim. Ama bu eleştiremeyeceğim anlamına gelmiyor. Aslına bakılırsa dizi kendi başına düşünüldüğünde kaliteli sayılır (oyunculuklar, hikâye vs. açısından), üstelik arkasında Mentalist’i yapmış Bruno Heller gibi bir isim de var. Fakat bunun bir Batman işi olması beklentilerimizi çok yükseğe çekiyor. Ayrıca canon olup olmadığının bilinmemesi de bir başka dezavantaj. Devam edegelen ve Batman ile Superman üzerinden yürüyen bir DC Cinematic Universe varken TV’de de ona bağlanmayan bir Batman dizisi olması bana kalırsa oldukça garip ve saçma. Marvel’daki gibi tüm medyada (TV, Sinema, Netflix) tek bir hikâyeyi izlemenin keyfi ne yazık ki DC’de yok.

Devam eden DC dizilerinden bir tek iZombie’yi izlemedim, o yüzden onunla ilgili yorum yapamıyorum. Gelecek dizilerde ise şu anda (Legends of Tomorrow dışında) Supergirl, Lucifer, Preacher, Teen Titans ve Powerless gözüküyor. Bunlarla ilgili yorumlarımı ise yayınlanmalarından sonraya bırakacağım. Legends of Tomorrow Arrowverse’e bağlandığından bir istisnaydı.

Umarım yazımızdan keyif almışsınızdır. Marvel dizileriyle serimize devam edeceğiz.