DC Comics Yazıları

1960’larda JLA Hakkında Muhtemelen Bilmediğiniz 5 Şey – 1

njla0AltEvren açıldığı dönemde ilgi uyandıran yazılarımızdan bazıları, Avengers ve X-Men ile ilgili yazdığımız “nostaljik” inceleme yazılarıydı. Bunlara fazla geri dönme imkanı bulamadık – fakat biraz farklı bir şekilde olsa da, benzer temalı yazıları önümüzdeki günlerde siteye eklemek istiyoruz.

Bu sürecin ilk adımında da, başlıktan anlayabileceğiniz gibi, DC Comics’in en meşhur süper kahraman takımı, Justice League’e göz atacağız.

Yazıda gördüğünüz bilgiler, Justice League of America’nın 1960 yılında başlayan ilk serisinin, ilk sayılarına yoğunlaşıyor.

njla3

1 – Hikayeler – işin özünde – hep aynı

Bu kadar erken dönem çizgi romanlarını okuyanlar, muhtemelen bunu bekliyordur, fakat erken dönem JLA dergilerinin en büyük özelliklerinden bir tanesi, hikayelerin hep aynı olması!

Yüzde yetmiş – seksen ihtimalle uzaylı veya mistik güçlü bir varlık, dünyayı işgal etmeye, veya bir şekilde dünyaya musallat olmaya kalkıyor, JLA takımı bunu durdurmak için gruplara ayrılıyor, kötü adam hepsine karşılığını hazırlamış oluyor, fakat sonunda kazanan JLA oluyor.

Bunun en güzel örneklerinden birisi, karakterlerin zayıflıkları. Yazar Gardner Fox, hikayeleri “Yahu Superman şunları dövse, olsa bitse!” boyutunun ötesine geçirmek için, tüm karakterlerin zayıf noktalarından alabildiğine faydalanıyor. Green Lantern için her sayıda bir “sarı” faktörü, Martian Manhunter için her sayıda ateş, Superman için her sayıda – güncel DC çizgi romanlarında nadir bir element olarak sunulan – bir çeşit kriptonit mevcut!

njla4

2 – Snapper Carl!

Erken dönem Justice League çizgi romanlarını okursanız, en iğreti bulacağınız karakterlerden bir tanesi de Snapper Carl olacak.

En meşhuru Robin olmak üzere, genç okurlara hikayeyi okurken empati kurabilecekleri, anlayabilecekleri, tipik, kendileri gibi henüz çocuk yaşta olan karakterlerin geleneğinden hareketle yaratılan Snapper, ilk maceralarında onlara yardım ettikten sonra JLA’nın “onursal üyesi” haline getiriliyor.

Tabi günümüzde bu çizgi romanları okuyan genç bir okurun, Snapper ile ne kadar empati kuracağı, ne kadar kendisini dövmek isteyeceği, yukarıdaki resimden de biraz anlaşılabilir gibi.

njla5

Muhteşem, altmışlı yıllar çizgi roman gariplikleri

3 – Okurlar Justice League of America’yı seviyor…ama karakterlerin hemen hepsinden nefret ediyor!

Çizgi romanları okurken, mutlaka göz attığım bölümlerden bir tanesi okurlardan gelen mektuplardır. JLA dergisinde, bu mektuplar oldukça ilgi çekici – zira okurlar JLA dergisinden keyif aldıklarını belirtiyorlar, ama neredeyse her sayıda X karakterden nefret ettiğini söyleyen bir okur çıkıyor.

“Green Arrow tam bir Batman kopyası!” diyen mi istersiniz, “Wonder Woman’ı o topuklu ayakkabılarla savaşırken görmek çok saçma!” diye söylenen mi, Superman’i fazla güçlü bulan, Martian Manhunter’ı lüzümsuz, Green Lantern’ı sıkıcı, hatta Batman’i bile “too gadgety”, yani bir olayı yok, sadece enteresan ufak cihazlar kullanıyor şeklinde göreni mi, hepsi mevcut.njla2

4 – Justice League tam anlamıyla bir takım mı?

Evet, JLA bir takım, ama yazış şeklimden de anlayacağınız üzere – tam olarak değil.

Zira çoğu macerada, Justice League bir takım olarak çalışmıyor, karargahlarında gruplara ayrılıyorlar, ve ikili – üçlü gruplar halinde çalışarak sorunları çözmeye çalışıyorlar.

Bütün takımı bir arada gördüğümüz sahne sayısı, JLA’nın kendi içinde ikili gruplara ayrıldığı sahne sayısına göre, oldukça az!

njla1

5 – Superman ve Batman!

Size Justice League’in en önemli iki karakteri, hatta ana karakterleri kim diye sorsam, ne cevap verirdiniz?

Muhtemelen Superman ve Batman der, ve tabi ki haklı olurdunuz: baksanıza film evreninde, Justice League’i yaratma çabası bile, adı Superman v. Batman olan bir film ile başlıyor.

Fakat, JLA’in ilk sayılarında, durum bu değil. Superman ve Batman, özellikle ilk birkaç sayının ardından, neredeyse hiç kritik rol oynamıyor, ara sıra yaptıkları önemli katkılar haricinde, genelde daha arka planda kalıyorlar. Çoğu zaman, bütün JLA takımı esir alındığında veya benzer bir durum olduğunda, Superman ve Batman olay yerine en son gelenler, ve en hızlı şekilde aradan çıkartılanlar oluyor, bazen de sadece “önemli bir dava üzerinde çalıştıkları” söylenerek, hikayenin dışında bırakılıyorlar.

Üstelik, bu durum çizgi romanda da okurların rahatlıkla görebileceği şekilde dile getiriliyor. Mesela yukarıdaki panelde, kötü adamımız Dr. Light, bakın Superman ve Batman’e nasıl hitap ediyor:

“Whew! For awhile I was afraid you two were tied up on a case — as you often are — and wouldn’t show up here!

“Oh! Bir an için siz ikiniz – sık sık olduğunuz gibi – yine başka bir davayla meşgul olup buraya gelmeyeceksiniz diye korkmuştum!”

Yani okurlar bile, sık sık, böyle yarı gerçek, yarı diyalog cümlelerle, Superman ve Batman’in bu dergilerde fazla gözükmediğini, ve bunun bir sebebi olduğunu görmüş oluyorlar.

DC Comics’in bu duruma getirdiği açıklama ise aslında oldukça mantıklı. 1960’ların başındaki bu süper kahraman rönesansında, Superman ve Batman DC’nin en popüler iki karakteri olmayı sürdürüyorlar, ve sıklıkla pek çok seride boy gösteriyorlar. Dolayısıyla, DC JLA dergisinde onları arka planda tutup, başka dergilerde rol oynamayan, daha az gözüken karakterleri ön plana çıkartmayı tercih ediyor. Tabi bu durum sizi korkutmasın, Batman ve Superman gerçekten arka planda, ama hiç gözükmüyorlar da denemez.